Giriş
AŞK DOKTORU MEHMET COŞKUNDENİZ YAZDI...
https://twitter.com/askdoktoru
Instagram: askdoktoruu
Akıllı telefonlar hayatımızı ele geçirdi. Hiç inkar etmeyelim, hepimiz bağımlıyız ve 24 saat online durumdayız. Telefonumuzda duyduğumuz bir mesaj sesi elimizdeki tüm işi bırakmamıza ve hemen okumaya koşmamıza neden oluyor. Bu kadar çok iletişim halinde olmanın iyi mi yoksa kötü mü olduğu tartışılabilir. Ama akıllı telefonların ilişkilerimize zarar verdiği kesin. Biz artık sevgilimizle yaşadıklarımızı tamamen sosyal medya ortamında değerlendiriyoruz. Elimizdeki akıllı telefonlarla sosyal medyada yaptıklarımız ilişkimizin en belirleyici rolü oluyor. Bakın nasıl oluyor?
Bu anlık mesajlaşma (chat) programında gönderdiğimiz mesajı karşı tarafın gördüğünü gösteren ‘çift mavi tık’ işareti var ya, işte o işaret ömrünüzü yiyebilir, sizi bitirebilir. O mavi tık görüldüğü halde siz hala mesaj atmıyorsanız durum çok çok vahim. Hele hele mavi tık görüldü, siz yazmıyorsunuz ama çevrimiçisiniz... Bu başkasına mesaj yazıyorsunuz anlamına geliyor ki; bence ölüm fermanıyla eş anlamlı. Ayrıca çeşitli zamanlarda (özellikle ‘aşkım uyuyorum ben’ dedikten sonra gecenin bir yarısı) çevrimiçi olup da sevgiliye mesaj yazmamışsanız geçmiş olsun size. Ah, bir de Whatsapp grupları var. Özellikle kadınlar yakın arkadaşlarıyla ortak grup oluşturup konuşma platrformu yaratıyorlar. Sonra gelsin dedikodu gitsin dedikodu. Birbirlerini gaza getirmeler, sevgili hakkında olmadık şeyler söylemeler falan... Öneriler: Mavi tıkı görmeye ve sonrasında göstereceğiniz tepkiye harcayacağınız zamanı ilişkinize harcasanıza... İnsan bazen o mesajı görebilir, okuyabilir ama işi vardır hemen cevap yazamayabilir. Evet insanın bazen başkalarıyla da (bunların ille flört olması gerekmez) mesajlaşmaya ihtiyacı olabilir. Hayatımız sadece sevgilimizden ibaret değil, öyle değil mi? Elbette sevgiliniz 24 saat Whatsapp’tan konuşuyorsa onu bilemem. Ama zaten öyle biriyse çıkarın onu hayatınızdan. Siz o mavi tıklara, çevrimiçilere falan fazla takılmayın. Ayrıca grup konuşmalarında gaza gelip de yanlış bir şey yapmayın.
INSTAGRAM
Bu fotoğraf paylaşma programı öylesine yaygın hale geldi ki; artık neredeyse sevişmeden önce ‘Biraz sonra sevişeceğiz’ deyip fotoğraflarını paylaşacak insanlar. Bu kadar gözönünde olmayı tercih edip etmemek sizin elinizde. Ama birey olarak sevgililerin paylaştıkları, takip ettikleri kullanıcılar ve beğendikleri fotoğraflar büyük sorun yaratabiliyor. Örneğin, paylaştığınız fotoğrafta görülen bir şahıs anında sevgili tarafından “Bu da kim?” sorusuyla sorgulanıyor. Bir başkasının fotoğrafını sırf estetik şekli nedeniyle beğenmiş olsanız bile “Neden o fotoğrafı beğendin?, Tanıyor musun onu?” sorularına sebep oluyor. Hele hele birini takibe aldığınızda yandınız... Daha da ötesi, sizin paylaştığınız bir fotoğrafı beğenenler bile sorgulanabiliyor, “O kız (ya da erkek) senin fotoğrafını niye beğeniyor? Aranızda bir şey mi var?” soruları birbirini kovalıyor. Bir de ‘seri like’ var. Yani bir kişinin çok sayıda fotoğrafını ardı ardına beğenmek... Biri sizin fotoğraflarınızı bu şekilde beğenmişse sevgilinizle uzun bir konuşmaya hazır olun hanımlar, beyler. Öneriler: Arkadaşlar, burası bir fotoğraf paylaşım sitesi. Amacınız zaten fotoğraflarınızı beğendirmek, takipçi kazanmak. Her beğeneni, her takipçiyi, her fotoğrafı sorgularsanız bunun sonu gelmez ki? Paylaştığınız her fotoğrafta ille sevgili olarak mı kendinizi göstereceksiniz? Ya da her fotoğrafa yorum yaparken sevgilinizi de etiketleyip kendinizi mi işaretleyeceksiniz? Tıpkı bazı hayvanların üreme bölgesini işaretlemek için etrafa idrar bırakması gibi... Böyle söyleyince çok sakil oluyor değil mi? Ama maalesef durum böyle. Eğlenin dostlar, eğlenin. Paylaşın fotoğrafları, yorumları birlikte okuyun, gülün geçin.
