Mehmet Coşkundeniz

14 Temmuz 2024, Pazar 07:00

Koşulsuz sevmeyi biliyor musunuz?

Birini hiçbir beklentiye dayanmadan, sadece içinizden geldiği gibi sevmeyi denediniz mi hiç? Dünyanın en rahatlatıcı duygusudur. Günümüzde böyle bir sevgi türü imkansız gibi görünse de mümkün olabilir. Öyle ya, beğenmediğimizi sola kaydırdığımız, partner seçimini neredeyse sadece sosyal medyadan yaptığımız, kriter üzerine kriter koyduğumuz bugünkü ortamda ‘koşulsuz sevmek’ size hiç de inandırıcı gelmeyebilir. “İlişkiler günümüzde çok çabuk tükeniyor” klişesini biz yarattık, yine biz şikayetçi oluyoruz. Çünkü birini koşulsuz olarak sevme cesaretini gösteremiyoruz. Bu yazıda bir insanı nasıl koşulsuz sevebileceğinizi okuyacaksınız. Ancak önemli bir uyarım var. Kişisel sınırlar koymazsanız koşulsuz sevgi sağlıksız olabilir. Birine koşulsuz sevgi veriyorsanız ama o size saygı duymuyorsa ya da sevginizi karşılıksız bırakıyorsa, o zaman zehirli bir ilişki ortamı yaratıyorsunuz demektir. Yani koşulsuz sevgi, ilişki sorunlarını görmezden gelmek, kendinizi ihmal etmek ve istismara göz yummak anhlamına gelmez. Biri tarafından zihinsel, duygusal ya da fiziksel olarak incitiliyorsanız, bu kesinlikle koşulsuz sevgi değildir. Şimdi gelelim nasıl koşulsuz sevebileceğinize...

1- ÖNCE KENDİNİZİ SEVİN

Bunu defalarca duymuşsunuzdur ve size öylesine bir laf gibi gelebilir. Ama kesinlikle doğrudur. Kendinizi sevmediğiniz sürece başkalarına sevgi veremezsiniz. Eğer kendinizden nefret ediyorsanız, bir başkasına saf ve olumlu bir sevgi verebilmeniz mümkün değildir. Sahip olmadığınız bir şeyi veremezsiniz.

2- SÖZCÜKLER YETERLİ OLMAZ

Sevgiyi göstermek için sevdiğimizi açıkça söylememiz gerektiğini düşünürüz. Bu, sevgiyi ifade etmenin sadece bir yoludur, ancak sevginin en iyi koşulsuz ifadesi eylemlerle olur. Herkes ‘seni seviyorum’ diyebilir ama saf sevgi veren biri bunu her zaman gösterir. Büyük ya da küçük jestler, davranışlar hep koşulsuz sevginin ifadesidir.

3- DİKENSİZ YOL DEĞİL

Koşulsuz sevmek bir eylemin sonu değil, başlangıcıdır. Evet kendinizi çok iyi hissedersiniz ama bu yolda sorunlarla karşılaşacağınızı bilmelisiniz. İşte bu noktada bu sorunları aşma iradesini gösterdiğiniz takdirde koşulsuz sevginin içinde olursunuz. Vazgeçmemek çok ama çok önemlidir.

12 Temmuz 2024, Cuma 07:00

Dublör müşteri her zaman var

Sosyal medyada, WhatsApp üzerinden gönderilen bir ilan çok konuşuldu. İlanda Çeşme Marina’da bulunan bir mekan için dublör, yani sahte müşteri arandığı yazıyor.

Saat 18.00-22.00 arasında bu kişiler mekanda oturacak, bir yerli içkiyi bedavaya içecek ve giderken de 1500 TL’yi cebine koyacak. Aşırı yüksek fiyatlar nedeniyle Çeşme, Bodrum gibi tatil yörelerindeki restoranlar, barlar boş kaldı ya, ilanın da o yüzden verildiği sanılıyor. Ama öyle değil. Bu sistem çok uzun yıllardır eğelence merkezlerinde uygulanıyor. İstanbul, Ankara, İzmir ve daha birçok şehirde dublör müşteri her zaman vardı. Mekanın açıldığı ilk saatlerde, yani ilandaki gibi 18.00-22.00 gibi erken saatlerde hiçbir mekana pek de müşteri gelmez. Gelenler şöyle bir içeri bakar, kimsenin olmadığını görünce çıkar gider. Oysa mekan sahipleri bilir ki, içeride birkaç masada oturan olursa, o gelen müşteri de kalacaktır. İşte o müşterilerin kaçmaması için dublör müşteriler birkaç saatliğine mekana oturtulur. Hatta bu işin ajansları vardır. Tıpkı dizilere figüran bulan ajanslar gibi çalışırlar. İşletmeciler ajansı arar, o gece için birkaç çift gönderilmesini isterler. Yani bir mekana erken saatte gittiğinizde içeride birkaç masada oturanlar varsa, onlar büyük olasılıkla ajanslardan gönderilen dublörlerdir. Evet, Çeşme ve Bodrum’da fiyatlar bu yaz fahiş biçimde artırılmış. Ama ‘dublör müşteri’ sisteminin bununla ilgisi yok. Hep yapıldı, bundan sonra da yapılacak.

İSYANINIZI YESİNLER

Tatil bölgelerindeki esnaf isyandaymış, Yunan adalarına kapıda vize uygulamasının kaldırılmasını istiyorlarmış. Kimse gelmiyormuş mekanlarına. Galericiler isyandaymış, otomobiller ellerinde patlıyormuş. Kimse ikinci el otomobil almıyormuş. Emlakçılar isyandaymış, sadece İstanbul’da ayda 80-85 emlakçı kapanıyormuş. Kimse ev almıyor, kiralamıyormuş. İşini dürüstçe yapan tüm esnafı, galericiyi, emlakçıyı tenzih ederek söylüyorum, bu sonu siz hazırladınız. Çocuklarıyla tatile gelmiş bir aileye iki kap yemek yedikleri halde 10 bin liradan başlayan hesaplar ödettiniz. İkinci el otomobile, sıfırından daha fazla fiyat çektiniz, sıfır otomobilleri alıp stokladınız, fiyatları artırdınız. Evini 20 bin liraya kirayla vermek isteyen ev sahibine “Abi burası 30 bin eder” deyip kiraları, emlak fiyatlarını arşa çıkardınız. Şöyle bir sosyal medyaya bakarsanız kimse sizin isyanınıza inanmıyor. Ben demiyorum ama “Beter olun” diyenler var, dikkatinizi çekerim. Ben sadece şunu söyleyeceğim. Ne ekersen, onu biçersin. Şimdi biraz düşünme zamanı. İçinizdeki ayrık otları temizlenip sadece işini dürüst yapanlar kalırsa, o zaman isyanınıza ses bulabilirsiniz.

Mete Gazoz, madalya umudumuz olacak.

09 Temmuz 2024, Salı 07:00

Sosyal medyadaki seri aldatıcılar

Bu hafta sosyal medyada farklı farklı hesaplar açarak birden fazla insanla flört eden ‘seri aldatıcılar’ı anlatacağım. Önce sorulara bir göz atalım.

İki yıldır birlikte olduğum sevgilimin Instagram’da benim bildiğim hesabının dışında 7 ayrı hesabı daha varmış. Hepsinde kendini farklı tanıtıyormuş. Buradan kadınlarla yazışıp buluşuyormuş. Buluştuğu kadınlardan biri bana ulaşıp her şeyi anlatınca gerisi çorap söküğü gibi geldi. HAZAN

Evlenmeyi düşündüğüm erkek arkadaşım neredeyse tüm partner bulma sitelerine profil bırakmış. Bir kız arkadaşım bu sitelerden birinde gezinirken görmüş onu. Üstelik ismini, mesleğini falan da değiştirmiş. “Kimseyle buluşmadım” diyor ama ben inanmıyorum. SELİN

Yakın bir dostum, kız arkadaşımı bir restoranda hiç tanımadığım biriyle otururken çektiği fotoğrafı bana gönderdi. “Bu kim?” diye sorduğumda ağlamaya başladı. Sonra da her şeyi itiraf etti. Sosyal medyada açtığı sahte hesaplarla beni defalarca aldatmış. HAKAN

KİMDİR BU İNSANLAR?

‘Seri aldatıcı’ Sürekli bir ilişkiden diğerine atlayan, partnerlerini hiçbir gerekçe olmadan aldatan, aldatmayı huy haline getiren ve hatta aldatmadan yaşayamayan kişi. Öldürmeden duramayan ‘seri katil’ gibi. Adrenalin bağımlılarını bilirsiniz. Hani tehlikeli sporlar yapan, sabah denizin altına dalıp, öğleden sonra dağ tepe tırmanan tipler. İşte ‘seri aldatıcı’lar da aynı bu şekilde adrenalin bağımlısıdır. Onlar, adrenalini aldatma ile elde eder. Bu kişilerin ortak özelliği, karşılarındaki insanı elde etmek için her türlü yolu denemeleridir. Önce sizi ilgi manyağı yaparlar. ‘Aşık’ rolünü iyi oynarlar. Ama emin olun size tüm bu numaraları yaparken aynı anda birkaç kişiye daha benzer şekilde davranırlar.

AŞIK GİBİ DAVRANMAK

Siz kendini aşıkmış gibi gösteren bu insanın ilgisi karşısında yelkenlerinizi suya indirirken bunun bir tuzak olduğunun farkına bile varmazsınız. Akıllıdırlar, kendilerini kolay ele vermezler. Avlarını genelde bir önceki ilişkisinde yara almış, bu yüzden sevilmeyi çok isteyen ve kolay teslim olabilen insanlar arasından seçerler. Ağızları çok iyi laf yaptığı için istediklerini de kolaylıkla elde ederler. Peki bu ‘seri aldatıcılar’ nasıl anlaşılır? Hangi hareketleri kendilerini ele verir?

07 Temmuz 2024, Pazar 07:00

İlişkiye ilginiz nasıl kaybolur?

Aranızda büyük tartışmalar, kavgalar olmadığı halde bazen ilişkinin içinde kendinizi bıkkın, bitkin olarak hissedebilirsiniz. İlişkinize ve sevgilinize ilginizi kaybetmiş olabilirsiniz. Peki ama bu geçici bir durum mu yoksa ilişkinin sonu mu? Bu noktada devam etme ya da bitirme yolunda hangi kararı alacağınız sizi çok zorlar. Bu yazıda, sorularınızın cevabını bulacaksınız. İşte ilişkiye inancınızı kaybettiğinizi gösteren işaretler...

1- KATLANMA DUYGUSU

Normal bir ilişkide birlikte vakit geçirmek angarya gibi gelmemelidir. Birlikte geçirdiğiniz bir günün ardından kendinizi bitkin ya da zihinsel olarak tükenmiş hissediyorsanız tehlike sinyalleri çalıyor demektir. Birlikte zaman geçirmek asla bir zorunluluk veya yük gibi hissettirmemeli.

2- RAHATSIZLIK

İlişkinize olan ilginizi kaybettiğinizi gösteren işaretlerden biri de sevgilinizin size giderek kendinizi daha fazla kötü hissettirmesidir. Eskiden sürekli yaptığı ve sizin sevimli ya da sevecen bulduğunuz şeyler artık canınızın sıkılmasına neden oluyor. Eğer böyle hissediyorsanız muhtemelen bu noktadan geri dönüş yoktur.

3- KAVGA ÇIKARMAK

Tartışmak her zaman kötü bir şey değildir çünkü bir iletişim şeklidir ve ilişkileri güçlendirmeye yardımcı olabilir. Ancak sürekli tartışmalar kötüye işarettir ve bunların çoğunu başlatan sizseniz, muhtemelen kavgayı başlatan sebeplerden daha derin bir nedeni vardır. Bunu ilişkiden çıkmak istediğiniz için yaptığınızın farkında bile olmayabilirsiniz.

05 Temmuz 2024, Cuma 07:00

Gary Lineker belki sözünü değiştirir

İngiltere’nin efsane futbolcusu Gary Lineker’in tarihe geçen o ünlü futbol tanımı şöyledir: “Futbol basit bir oyundur; 22 kişi 90 dakika topu kovalar, sonunda her zaman Almanlar kazanır.” 1966’dan sonra Almanya’nın İngiltere’ye büyük bir üstünlük sağlaması nedeniyle söylemişti bu sözü. Futbolla ilgilenen herkesin aklında olan bu sözü Lineker 2018 Dünya Kupası’nda Almanya grubunda sonuncu olup bir üst tura çıkamayınca “Futbol, basit bir oyun. 22 adam 90 dakika boyunca bir topun peşinden koşar ama artık Almanlar sürekli kazanamaz. Bir önceki versiyon tarihe karıştı” diyerek değiştirdi.

2020 Avrupa Şampiyonası’nda İngiltere son 16 turunda Almanya’yı 2-0 yenip eleyince Lineker bu kez “Sanırım bu sözü artık bir kenara koymanın zamanı geldi. Huzur içinde yatsın” diyerek son noktayı koydu. Bu yazının konusu elbette Türkiye’nin Avrupa Şampiyonası’ndaki başarısı. “O zaman Gary Lineker ne alaka?” diyebilirsiniz ama inanın bana konuyla çok ilgili. Belki bir dönem bu turnuvalarda bazı takımların bariz üstünlüğü vardı. Kağıt üstünde favori olan, sahadan da aynı şekilde ayrılıyordu. Ama artık öyle değil. Avusturya-Türkiye maçında da rakibimiz ağır favori olarak görülüyordu. Daha açık söyleyeyim, Türkiye’de bile maçı milli takımın kazanacağına inananların sayısı çok ama çok azdı. Sonuçta kimin kazandığını hepimiz gördük. Yani artık her maçı Almanlar kazanmıyor! Şimdi rakibimiz Hollanda, yine aynı yorumlar var. Bahis şirketlerine göre Hollanda ağır favori. Türkiye’nin kazanacağına dair yüklü miktarda bahis oynarsanız ve maç istediğiniz gibi sonuçlanırsa zengin olabilirsiniz, o derece. Kendilerine olan güvenleri artan, takım ruhunu ortaya koyan, bireysel hırslarla maçı bir anda olmadık yerlere götürebilen oyuncularımızın sonucu her an değiştirebileceğini unutmayalım. Ayrıca geldiğimiz noktanın tadını çıkaralım. Avrupa’nın en iyi 8 takımı içindeyiz. Yenilsek de ne gam! Tabii yenip yarı finale çıkarsak harika olur. Hatta belki o zaman Lineker’e şunu söyletebiliriz. “Futbol basit bir oyundur. 22 kişi 90 dakika topu kovalar, sonunda ne yapıp edip Türkiye kazanır.”

 

BEN NE ALAKA?

Ferdi Tayfur’un kızı Tuğçe Tayfur’un geçen yılın ağustos ayında evlendiği Muhammet Aydın, bir otomobil alışverişi nedeniyle icralık olmuş. Çiftin Zekeriyaköy’deki evlerine haciz memurları gitmiş, evde bulunan lüks saatleri görünce de eksper çağırmışlar. Eksper incelemeyi yapmış saatlerin hepsinin sahte olduğu ortaya çıkmış.

Alacaklılar bunu öğrenince büyük hayal kırıklığı yaşamıştır tabii ki. Hatta öyle hayal kırıklığı yaşamışlar ki, paralarını alamayınca Tuğçe Tayfur’un annesi Necla Nazır’ın telefonunu bulup mesaj atmışlar. “Necla Hanım, alın teri ile aldığımız arabayı damadınız satarak paramızı vermedi. Bir büyüğümüz olarak hep beraber buluşup konuşalım, ben de paramı alayım” yazmışlar. Necla Nazır da doğal olarak “Beni niye arıyorsunuz, alacağınız varsa dava açın, benimle ne ilginiz var?” diye cevaplamış bu mesajı. Çok acayip değil mi? Gerçekten de Necla Nazır ne alaka? Zaten davayı açmışsın, eve haciz göndermişsin, o saatlere güvenmişsin ama onlar da sahte çıkmış, ne yapsın Necla Hanım? Kendi kolundaki saati mi versin? Yine kibar davranmış, “Ben karışmıyorum oğlum, aklım da ermiyor. Alacaklıysanız dava açın lütfen” diye nazikçe bitirmiş bu saçma konuşmayı. Başkası olsa ‘mesajla taciz’ davası açardı.

30 Haziran 2024, Pazar 07:00

Bir aşk nefrete nasıl dönüşür?

Geçmiş aşklarımız arasında iyi biten de vardır kötü biten de... Duygularımız tükenmiştir, şartlar el vermemiştir, kavga, gürültü olmadan ayrılmışızdır. O insanları artık birlikte olmasak da iyi anarız her zaman. Kötü biten aşklarımızla ilgili konuşmalarımız ise çok serttir. Pişmanlık vardır, kızgınlık vardır ve çoğu zaman ‘nefret’ vardır. Bir zamanlar gördügümüzde dizlerimizin titrediği, ellerimizin terlediği, gözümüzden sakındığımız, “Öl” dese öleceğimiz o sevgiliden nasıl nefret eder hale geliriz? Bu nefreti bazen tek bir olay, bazen de süreç ortaya çıkarır.

1- UYUMSUZ KİŞİLİKLER

Evet, ilişkinin başında bu sizin için çekici bir durum olabilir. Onu tanıma fikri, keşfetme fikri cazip gelebilir. Ama bir süre sonra kişiliklerinizin tamamen uyumsuz olduğunu fark ettiğinizde çatışmalar başlayacak ve aşkınız nefrete doğru yol alacaktır.

2- EGOLARIN ÇATIŞMASI

Büyük egolar, en mutlu ilişkileri bile birkaç ay içinde yok edebilir. Egonuzu törpüleyemeyen biriyseniz, hele hele karşınızdaki de tıpkı sizin gibiyse kaçınılmaz son sizi bulacaktır. Birbirinize egolarınızı kabul ettirmeye çalışırken aslında kendinizi nefretin kucağında bulacaksınız.

3- ALTTAN ALMAYI BİLMEMEK

Haklı olduğunuzu iddia ettikçe, alttan almayı bilmedikçe aşkınızın nefrete dönüşmesi işten bile değil. Kişiliklerinizin çatıştığı noktada taraflardan biri alttan almak zorunda. Aksi takdirde sevgilinizin nefret objesi haline dönüşebilirsiniz.