Bir ilişkidesiniz ama mutlu değilsiniz, kendinizi iyi hissetmiyorsunuz. Aksine, stresli, yorgun ve bitkinsiniz. Zaman zaman öfke doluyorsunuz. Bu durumda siz, büyük olasılıkla toksik bir ilişkinin içindesiniz ve oraya ‘karanlık üçlü’ tarafından hapsedilmişsiniz. ‘Karanlık üçlü’nün ne anlama geldiğinden az sonra söz edeceğim. Ama önce toksik ilişkinin dinamiklerini ele almak istiyorum. Toksik ilişki; mutluluğunuza, sağlığınıza ve genel olarak hayatınıza zarar veren herhangi bir ilişkidir. Bu tür ilişkiler sadece ‘kötü’ olarak adlandırılamaz. Çünkü kötü ilişkiden çabuk kurtulabilirsiniz. Ancak toksik bir durum varsa hem anlaması hem de kurtulması çok zordur. Üstelik kötü ilişki, iletişimle, jestlerle, sürprizlerle, olmadı terapi ile düzelebilir. Ama toksik ilişki düzelmediği gibi hayatınızın geri kalanını bile olumuz etkileyecek tehlikeli bir durumdur. Böyle bir ilişkinin içinde kendinizi bile tanıyamaz hale gelirsiniz. Toksik bir sevgili hayatınıza büyüleyici, tatlı, nazik biri olarak girebilir. Ancak zaman geçtikçe, bir şeyler değişmeye başlar. Bir zamanlar size sunduğu romantizm, kötülüğe ve manipülasyona dönüşür. Çünkü sevgiliniz ‘karanlık üçlü’ adı verilen kişilik özelliğine sahiptir ve sizin bunu fark etmeniz epey zaman alır.
KARANLIK ÜÇLÜ NEDİR?
Karanlık üçlü, birbirleriyle büyük ölçüde ilişkili olan üç ana olumsuz kişilik özelliğini ifade eder. Psikopati, narsizm ve makyavelizm karanlık üçlüyü oluşturur.
1- NARSİZM
Bu terim, Yunan mitolojisindeki Narsissus mitinden türemiştir. Yansımasına aşık olan genç bir adamı anlatır. Narsisizm, kişinin kendisine duyduğu aşırı ve sağlıksız hayranlık olarak tanımlanabilir. Bu tür kişiliğe sahip insanlar, kişisel çıkarları için başkalarını manipüle eder ve insanları aşağılar.
2- PSİKOPATİ
Psikopatiyle ilişkili kişilik özellikleri arasında başkalarına karşı empati veya pişmanlık hissedememe, kontrolcü olma ve dürtüsel olma yer alır. Dikkat edilmesi gereken ilginç şey, psikopatik davranışın öğrenilemeyeceğidir. Yani genetiktir.
X’te (Twitter), bir kadın kullanıcının erkeklerden yakınmasını içeren paylaşımları epey dikkat çekti. Milyonlarca kez okundu, paylaşıldı. Paylaşım dizisi “Adam seni beğeniyor, uğraşıyor, epey ricadan sonra bir kahvelik görüşüyorsun. Sohbet açılır açılmaz diyor ki; ‘Akıllı kadın benim gibi yıllarca bekar yaşamış bir erkeğe baskı yapmaz. Ya kadınlar seni elde tutmak için uğraşıyor fikrini nereden çıkardın acaba? Sonra neden herkes bekar neden aşk yok!” diye başlıyor. Kullanıcı, bazı flört deneyimlerini de aktarıyor yazdıklarında. Daha tanışmadığı halde evde kurduğu sofranın fotoğrafına “Bana da hazırlarsın artık bir masa” diye yazandan yakınmış mesela. Diyor ki; “Seni tanımam etmem, benim evim pavyon mu, niye sana masa hazırlıyorum?” Bir başka flört girişiminde de boşanmış bir adamın ayrılırken eski eşine ne kadar çok para kaptırdığını anlatmasından yakınmış. Bir başkası ise kendisiyle iki kez kahveye bir kez de bira-patatese çıktıktan sonra bir akşam aradığında önce yalan uydurmuş, sonra da bir başka kadınla yemekte olduğu ortaya çıkmış. Paylaşım dizisi, “Kısaca aklı başında, maddi sıkıntısı olmayan, duygusal boşluğa düşmemiş sosyal bir kadının bu devirde biri ile uzun süre görüşmesi mucize. Ben gerçekten katlanamıyorum şu basitliğe vasıfsızlığa. Kedileri ile yaşlanan kadın modeli olmak cidden huzurlu bir fikir, bu salaklık düzeyini çekmektense” diye bitmiş.
KADIN ÇOK ERKEK YOK
Bu paylaşımların altına binlerce yorum yazılmış. Hemen hepsi kadın ve hepsi aynı problemi yaşadığını belirtip “Hislerime tercüman oldun” diyor. Birkaç yıl önce, bu kullanıcı ile aynı yaşlarda olan bir kadın arkadaşım bana “Piyasada kadın çok, erkek yok. Aslında erkek daha çok ama bizim gibilere hitap edebilecek erkek yok. Bizim yalnızlığımız kendi tercihimiz değil, bir zorunluluk. Çünkü ben kendimi önemsiyorum ve bir erkeğin her dediğini yapan, o erkek hayatından gitmesin diye her şeyi kabullenen bir kadın değilim” demişti. Çağımızın düzgün ilişki arayan insanlar arasındaki en büyük problemi bu. Ama tek taraflı olmamak gerek. Aynı şekilde davranan kadınlar da var elbette. Yani düzgün ilişki bulamamaktan yakınan erkekler de var. Kimbilir belki de bu erkeklerle bu kadınları bir araya getirmenin yollarını bulmak gerekiyor.
HANDE YENER FENOMENİ
Spotify’ın 2024’te Türkiye’de en çok dinlenen şarkılar ve sanatçılar listesi yayınlandı. Sanatçıların ilk 10 listesinde tam 7 rapçi var. Diğer üçü Sezen Aksu, Hande Yener ve Dedublüman. Sezen Aksu’ya diyecek sözümüz yok, kendisi müziğin efsanesi. Dedublüman da yeni kuşağın çok sevdiği bir grup. Ama Hande Yener’e ayrı bir parantez açmak gerekiyor. 24 yıldır müzik yapan Hande Yener popülerliğini hiç kaybetmiyor. Konserleri kapalı gişe. Şarkıları hep çok dinleniyor. Başka şarkıcılar gibi geçmişe takılı kalmıyor, sürekli yeni parçalar üretiyor. Sahne şovlarıyla görsel şölen sunuyor. Sokak hayvanları için de yaptıkları cabası. Sezen Aksu efsane unvanını nasıl hak ediyorsa, Hande Yener de kraliçe unvanını sonuna kadar hak ediyor. Sahte tıklamalarla kendini gösteren, bir şarkı yapıp sonra ortadan kaybolan şarkıcı adaylarına örnek olsun.
Aldatılma denilen o büyük kaostan çıkmayı başaranların bir daha düzgün bir ilişki yaşayamayacağına dair inançlarını yıkmak çok zordur. Ama hayat sürekli “Yeniden aldatılırım” korkusuyla geçmez. Aldatılma korkusu olmadan iyi bir ilişki yaşayabilmenin yolu önce kendinizi, daha sonra da bazı işaretleri anlamaktan geçer. İşte bir daha hiç aldatılma travması yaşamamanız için gereken ipuçları...
1-HİSLERİNİZE GÜVENİN
Hayatınızdaki kişi ile ilgili bir takım şüpheleriniz varsa, “İşler yolunda gitmiyor” gibi bir düşünce içerisindeyseniz, onun her an bir şey yapabileceği konusunda kuşku taşıyorsanız, muhtemelen hisleriniz doğrudur. Sevgiliniz ne yaparsa yapsın bu hislerden sizi kurtaramıyorsa bu işi uzatmayın. Bugün olmasa bile yarın ihanetle karşılaşabilirsiniz.
2-GEÇMİŞTEN DERS ALIN
Daha önce çok aşık olduğunuz biri tarafından aldatıldıysanız, yaşadıklarınızı tekrar düşünün. Yeni biriyle tanıştığınızda kendinizi aşkın hızına kaptırsanız bile ilişki için çok acele etmeyin. Bir insanı birkaç günde tanımanız mümkün değil. Onun potansiyel bir aldatıcı olup olmadığını göreceksiniz. Eğer öyleyse daha baştan aldatılmaktan kurtulmuş olacaksınız.
3-SİZ DE DÜRÜST OLUN
Hayatınızdaki insandan dürüstlük bekliyorsanız siz de tamamen öyle olmalısınız. Saçma sapan oyunlarla onu test etmeye kalkarsanız ters teper. Gerçek ilişkilerde oyunlara yer yoktur. Ne hissettiğinizi, ne beklediğinizi açık açık konuşmalısınız. Böylece karşınızdaki kişinin sizi anlamasına ve empati kurmasına yardımcı olursunuz. Kimse zihninizi okuyamaz.
4-HERKES AYNI DEĞİLDİR
“Benim neden hiç mutlu bir ilişkim olmuyor?” diye düşünüyorsanız, ilişkide bugüne kadar kullandığınız sözler ve takındığınız tavırları şöyle bir gözden geçirin. Aslında bunların birçoğu genel geçer kurallarla zihnimize girmiş, ama içi asla dolu olmayan davranışlardır. Hani “Kaçan kovalanır” klişesi var ya, işte öyle bir şey. Bunlardan vazgeçmenin zamanı geldi. Ben bu söz ve tavırlardan bazılarını aşağıda sıraladım. Ama siz de oturup kendinizi bir gözden geçirin. Belki bu listeye ekleyecekleriniz vardır.
1- DÜNYANIN MERKEZİ DEĞİLSİNİZ
Kendisinden başka kimseyi önemsemeyen kişiler, dünyanın kendi etrafında döndüğü yanılgısı içindedir. Oysa hiç de öyle değildir. Başkaları ne kadar önemliyse, siz de o kadar önemlisiniz. Kendinize elbette önem vermelisiniz, bu mental sağlığınız için de gerekli. Ancak bunu abartmanın ‘aşırı bencillik’ düzeyinde ortaya koymanın alemi yok.
2- SİZİN GİBİSİ DE BULUNUR
Bir ilişkide “Benden asla ayrılamaz çünkü benim gibisini bulamaz” tavrı içindeyseniz durum vahim. Eşsiz, benzersiz olan bir tek siz değilsiniz. Dünyadaki her insan eşsiz ve benzersiz. Yani sizden ayrıldığında elbette bir süre sarsılacaktır ancak hayata dönmesi de fazla zaman almayacaktır. Kendinizi bu rahatlığa asla kaptırmayın.
3- KARŞILIK BEKLEMEK
İlişkideki en büyük beklenti, ‘duygusal karşılık’ olmalı. Birini seviyorsanız, onun da sizi sevmesini beklemek doğal. Ancak ilişki boyunca yaptığınız her şeyin karşılığını beklemek de büyük hata. Yaptığınız şeyleri karşılıksız yapmıyorsanız zaten zorakidir. Bu durumda ilişkinin temeli sevgi olmayacaktır, en fazla menfaat ilişkisi olarak sürecektir.
Şunu bilmelisiniz ki aşk, kim olursak olalım hepimizin hak ettiği bir şeydir. Aşka küsmek, sevmekten vazgeçmek kalp kırıklığınızı onarmaz, aksine içinde bulunduğunuz durumu daha da kötüleştirir. Size bir kılavuz hazırladım. Belki kalbinizin kırılma riskini sıfıra indirmez ama size iyi bir aşk için yol gösterebilir...
1- HATALARDAN DERS ALIN
Kalbinizin kırılmasından, ayrıldığınız sevgilinizi suçluyor olabilirsiniz. Peki hiç mi hatanız yok? Siz bu ilişki boyunca hep iyilik perisi miydiniz? Şöyle bir düşünün ve kendi hatalarınızla da yüzleşin. Bu yüzleşme size, bir sonraki ilişkinizde neleri yapıp neleri yapmayacağınız konusunda yol gösterecektir. Kendinize karşı dürüst olmalısınız.
2- ACELE ETMEYİN
Bir kalp kırıklığını, alelacele verilmiş bir kararla hayatınıza aldığınız kişi iyileştiremez. Yani aşkta çivi çiviyi sökmez. Şu an yaşadığınız bu kötü günler mutlaka geçecek. Size gerekli olan şey doğru zamanda, doğru kişi. “Yoksa hayatımı yalnız mı geçireceğim?” telaşına düşmeden, sizin için değerli olan ve size değer veren birini beklemelisiniz.
3- TANIMAYA ÇALIŞIN
Şu an tüm erkekler ya da kadınlar hakkında kötü düşünüyor olabilirsiniz. Herkes aynı değildir ve bu önyargıdan kurtulmak gerekir. Özel olduğunu hissettiğiniz birini bulduğunuzda onun hakkında olabildiğince çok şey öğrenmelisiniz. İlk izlenimler, bir kişinin niyetinin ne olduğuna dair bazı ipuçları verir, ancak yeterli olmaz. Onu tanımak için kendinize zaman tanıyın.
Gün geçmiyor ki, Mauro Icardi ile Wanda Nara arasında yeni bir skandal patlamasın, sevgili okurlar. Aralarındaki hastalıklı ilişki bitmiyor, bitemiyor. Arjantinli rapçi L-Gante ile yataktan pozlar paylaşan Wanda Nara’nın bu adamdan üç aylık hamile olduğu ve bir erkek bebek beklediğini Arjantin basını yazmıştı. Şimdi yepyeni bir iddia ile karşı karşıyayız. Arjantin basınına göre; milli ara nedeniyle Galatasaray’ın maçının olmamasını fırsat bilen Icardi, 170 bin dolara özel uçak kiralayıp Buenos Aires’e gitmiş.
Icardi, havaalanından doğruca Wanda’nın oturduğu apartman dairesine gidip elindeki anahtarla içeri girmiş. Bu sırada Wanda, sevgilisi rapçi L-Gante ile Brezilya’daymış. Bu ikili eve döndüklerinde, Icardi içeriye almamış. Hatta çocuklarına “Anneniz işte bu herif ile birlikte” demiş. Wanda’ya da “O heriften hamile olduğunu biliyorum. İlişkinin tadını çıkart çünkü çok uzun sürmeyecek” demiş. Wanda Nara da polise gidip şikayetçi olmuş. Icardi, cinsiyete dayalı şiddet uygulama suçundan bugün Arjantin’de mahkemeye çıkacak. Gelinen duruma bakar mısınız? Olaylar, olaylar... Icardi, nazik bir futbolcudan şiddet uygulayan maço erkeğe dönüşmüş durumda. Biliyorsunuz, Galatasaray’ın stadında Icardi gol attığında Simge’nin “Aşkın Olayım” şarkısı çalar. Icardi de sık sık bu şarkıyı sosyal medyasından paylaşır. Ama artık bu şarkıyı değiştirmeli diye düşünüyorum. Kendisine Yalın’ın “Sensiz Ben Ne Olayım” şarkısını öneriyorum. Sözleri de cuk oturuyor zaten.
AŞK BU DEĞİL
Icardi-Wanda Nara ilişkisinin başlangıcı da sorunlu. Wanda Nara, daha önce Icardi’nin en yakın arkadaşı futbolcu Maxi Lopez’in eşiydi. Wanda, eşini Icardi ile aldattı, sonra onunla evlendi. Icardi bu ihaneti “Ne yapayım ki birbirimize aşık olduk” diye aklamaya çalıştı. Evet belki ilk başta aşk vardı ama artık gelinen noktada aşktan söz etmek mümkün değil. Çünkü aşk böyle bir şey değil. Icardi, hayatının bütün dinamiklerini Wanda’nın eline teslim etmişti. Menajeri, yaşam koçu, mentoru, imaj danışmanı Wanda’ydı. Wanda’nın gidişiyle Icardi sadece bir eş kaybetmedi, adeta hayat destek ünitesinin fişi çekildi. Sakatlanıp sezonu kapatması Icardi’nin kendini toparlayabilmesi için büyük bir fırsat. Tabii bunu istiyorsa... Hayata küsmüş, derbeder tavırlarını bir an önce terk etmezse düzelmesi çok zor. Bu vesileyle, “Aşk Bu Değil” şarkısını canımız Birsen Tezer’in sesinden dinlemenizi öneririm. Dipnot: İhanetle başlayan ilişkiler dikiş tutmaz.
YANSIN GECELER PELİNSU ECELER
Güldür Güldür’ün oyuncularından Onur Atilla, ameliyatla midesini küçülttü, epey kilo verdi, eşinden ayrıldı, kendini gecelere attı. Önce Nez ile kısa süreli bir aşk yaşadı, önceki gece de Cihangir’de adı bilinmeyen bir kadın ile eğlenceye aktı. Bekar adam, elbette dilediğiyle kafasına göre takılma hakkı var. Madem bu yazıyı şarkılar üzerine kurduk, ben ona da bir şarkı önereyim. Bir rap şarkısı var “Yansın Geceler Pelinsu Eceler” diye. Rap de sevmem ama denk geldi işte. İyi dinlemeler.
Kaliforniya Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Albert Mehrabian’ın 1960’ların sonunda yaptığı deneylerle ortaya attığı bu kuram, iletişimimizin yalnızca yüzde 7’sinin sözlü olduğunu, yüzde 38’inin ses tonundan ve yüzde 55’inin beden dilinden geldiğini öne sürer. Kuramın doğruluğu hâlâ tartışılıyor olsa da günümüzde, duygusal ilişkilerde beden dilinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Özellikle ilk buluşmada el hareketlerinin karşı tarafa olumlu olumsuz sinyaller verdiğini unutmayalım. Bugün, bu el hareketlerini irdeleyeceğiz. Beden dili ile ilgili diğer aşamaları, önümüzdeki haftalarda yine bu köşede bulacaksınız.
1-‘İŞTE BU’ İŞARETİ
İlk randevuda, konuşmalarınız sizi ortak bir ilgi alanınıza yönlendirdi. Sevgili adayınız söylediğiniz şeye sadece “Katılıyorum” demek yerine işaret parmağıyla “İşte bu” der gibi bir işaret yapıyorsa, konuyla ne kadar ilgilendiğini gösterir. Bu, aynı zamanda size ilgi duyduğunu ve sözlerinizi saygıyla karşıladığını anlatır.
2-ELLER ÇENEDE
Sizi dinlerken elini çenesine götürüp, işaret parmağını da yanağına yaslıyorsa “Söylediklerin önemli” demek istiyordur. Yani sadece ilgileniyor değildir, aynı zamanda sizin sözlerinize büyük bir dikkatle dalmış anlamına gelir. “Seni gerçekten duyuyorum ve içi dolu bir şekilde değer veriyorum” demek istiyordur.
3-BİLEK GÖSTERİLMESİ
Hararetli bir konuşmanın ortasında flörtünüz bir anlık da olsa bileklerini yukarı doğru çeviriyorsa bu, sizin karşınızda bütün savunma kalkanlarını kaldırdığını gösterir. Sanki kendisinden bir parça sunuyormuş gibi, dürüstlük ve açıklığın sözsüz işaretini yapmış olur. Bu hareket, güven ve duygusal yakınlığı davet eder.
4-ELLER MASADA
“Çok sevdik be abi, deli gibi sevdik, çılgın gibi sevdik. Sevdiğimizi de söyledik ama yetmedi, olmadı, bitti...” Evet biraz arabesk bir giriş oldu ama sevdiğinizi söylemenizin yetmediği anlar olacaktır. Çünkü söylem ile eylem arasında mutlaka bir tutarlılık olmalıdır. Sevdiğinizi söyleyip gösteremiyorsanız, ya da sadece gösterip söyleyemiyorsanız ortada bir problem var demektir. İlişkinizin bitmesini, eve kapanıp Cengiz Kurtoğlu’nun “Can derim, yar derdim, sevdim yetmez mi?” şarkısını hüngür hüngür dinlemek istemiyorsanız, buyurun yazıyı okumaya..
1- NE OLUR DOKUN BANA
Birbirinizle fiziksel temas hal inde olmanız en güzel duygu aktarımıdır. Sabah evden çıkarken, akşam eve geldiğinizde, film izlerken, bir yerde buluştuğunuzda, randevu sonrası ayrılırken, kısacası fırsat bulduğunuz her yerde birbirinize dokunun, sarılıp öpün, aşkınızı mühürleyin. Damadın gelini öpmesi ilk çağlarda evlilik anlaşmasının mührü olarak kabul edilirdi. Aynı zamanda gelinin ruhundan bir parçanın damada, damadın ruhundan bir parçanın da geline geçtiğine inanılırdı.
2- BİZİM BU ŞARKI
Bir şarkınız olsun. Sözleri sizi anlatsın, içi anılarınızla dolu olsun. Belki ilk tanıştığınız kafede dinlediğiniz şarkı, belki aşkınızın hikayesini anlatan şarkı. Bu şarkı en çok ne zaman işinize yarayacak biliyor musunuz? Birbirinize birazcık kızgın olduğunuzda, azıcık tartıştığınızda, ilişki için umutlarınızın azaldığında, birbirinizin kıymetini anlamak istediğinizde... Bu şarkının nağmesi hoparlörden yükseldiği zaman kalbinizin pır pır ettiğini hissedeceksiniz.
3- ELLERİMDE ÇİÇEKLER
Çiçek almak, hediye almak için Sevgililer Günü’nü, doğum gününü, tanışma ya da evlilik yıldönümünü beklemenize gerek yok. O an, onun beğenebileceği bir şeyi gördüğünüzde beklemeden alın. Her hediye vermeyi bir seramoni haline getirin. Ona kendini özel hissettirin. İlle pahalı hediyeler almak zorunda değilsiniz. Durup dururken, hiç aklında yokken evine, iş yerine çiçek gönderin. Çiçek sadece kadınlara gönderilmez erkeklere de gönderilir. Bir buluşmanıza elinizde çiçekle gidin.