Erkut Can Padişahlığın kaldırılması: 1 KASIM
HABERİ PAYLAŞ

Padişahlığın kaldırılması: 1 KASIM

Her gün gelen şehit haberleri, Doğu’da ve Güneydoğu’da asker, polis olarak görev yapan on binlerin ailelerini perişan ediyor.

Gözleri televizyonlarda heyecan içinde bekliyorlar. Ama dayanılmaz bir heyecan bu. Saati, günü yok. D

aha ne kadar çekileceği de belli değil. Tepemizdeki “Sonuna kadar gidilecek” diyor. Yetmiyor ötekisi, “Evlatlarımızı feda etmeye hazırız” diyor.

Tapulu malı gibi. Kimsin sen ya...

Bu hakkı kim verdi sana? Tamam vatan kutsal da bu kutsiyeti mahveden kim?

* 35 yıllık deneyim yetmedi mi?

Haberin Devamı

* Öcalan’ın ağzının içine bakardınız, niye caydınız?

* Çözüm sürecinin altından sandalyeyi çekerek ne kazandınız?

* Hani terörü bitirecek yeni yöntemleriniz vardı.

Hiç saklanma ey ilgili. Bu şehit cenazelerinin üstüne bayrağı örten sensin. Öldürenin eline silah veren de. Anaları ağlatan da.

Tek parti iktidarı olarak bu savaşa giden duble yolun yaratıcısı da. Ama ne var ki, kişisel hırsı uğruna ülkeyi bu hale düşüren bir başkomutan vatandaşına karşı hiç mahcup değil. “Şurada hata yaptım” demiyor.

Kendince mağduriyet sebebi, kandırılmak. O da bitmiyor. Bekleyin yakında, “Öcalan ya da PKK bizi kandırdı” bile diyebilir. Her dinden, dilden, ırktan vatandaşlarıyla ey Türkiyeli bu iktidara son dersi sen vereceksin.

1 Kasım 1922’de saltanat veya padişahlık kaldırılmıştı. 1 Kasım 2015’de ise milli irade ile ikinci kez kalkacak.

Sayende. Kemal Tahir, “Biz Türkler ızdıraba katlanmayı iyi beceriyoruz ama karşı gelmeyi beceremiyoruz” demişti. Hadi bu kez yanıltalım onu.

“Amerika, Türkiye’ye baskı uygulamalıdır!”

Yukarıdaki cümle haşa bana ait değil. 2003-2005 yılları arasında Ankara’da ABD büyükelçiliği yapan Eric Edelman’a ait.

The New York Times’a bir makale yazan Edelman, bakın neler demiş. “İncirlik anlaşmasından sonra Erdoğan, Kürt hedeflerine hava saldırısı başlattı. Çözüm yoluna girilmişken çatışmalar yeniden alevlendi.

Bu durum işleri daha da karıştırdı.” “Ankara’nın son 4 yıldaki esnek sınır politikası, radikal Sünni grup El Nusra’ya verdiği örtülü destek, Musul düşene ve batılı rehinelerin kafası kesilene kadar IŞİD’i ciddiye almamasıydı.

Haberin Devamı

Ayrıca Türkiye’deki Kürtleri hedef alan yeni baskı dalgası da ülkeyi iç savaşa götürme riski taşıyor.” “Bu strateji IŞİD’e karşı yürütülen savaşı ciddi şekilde baltalayacaktır.

Eğer Türkiye, Kürtlere karşı savaşını durdurmazsa, şiddet ve isyanla boğuşan bir müttefik, Amerika’nın ihtiyaç duyduğu laik, demokratik bir Türkiye, Orta Doğu’da üstlenmesi gereken rolü üstlenemeyecektir.”

“Ama Amerika’nın elinde kozlar var. Türk yetkililer umutsuzca Amerika’nın onayını istiyorlar. ABD bu onayı vermemelidir.”

“Obama yönetimi Türkiye’nin üst düzey toplantılara katılımını sınırlandırmalı, istihbarat paylaşımını azaltmalı, Erdoğan’ın politikalarının büyük bir olasılıkla yol açacağı bir ekonomik krizin yaşanması durumunda da, uluslararası finans kurumlarında Amerikan desteğini çekmelidir.”

“Türk liderin fikrini değiştirmek, son derece zor olacaktır. Ama başarısız Suriye politikasından ve Erdoğan’ın mutlak siyasi güç inadından bir girdaba sürüklenmemesi için, Türkiye’ye baskı uygulamak gerekmektedir.”

Haberin Devamı

Ben ancak Ankara’da olduğu yıllarda sıcak ve samimi ilişkilerinden yola çıkarak “Dost acı söyler” diyebiliyorum o kadar.

Türkeş’in örnek aldıkları

Tuğrul Türkeş’in “evet” ya da “peki” demesi niye yadırgandı anlamıyorum. Teklif partisine gitmedi, şahsına gitti. O da özgür iradesiyle parti kararını görmezden gelip kabul etti.

MHP, özellikle Bahçeli köpürdü. Hemen disiplin kuruluna verdirdi ihraç için. Boş iş.

Mutlaka Türkeş de biliyordu, seçim hükümetinde yer almanın, Anayasal bir görev olup disiplin suçu olmadığını. Açıkladı da. “Ben MHP’deyim” dedi. Hukukçulara göre şayet ihraç edilirse, mahkemede kazanırmış.

Bildiğim bir şey var, Türk siyasi hareketi Türkeş hareketi ile yeni tanışmıyor. Alın Soylu Süleyman ve Numan Kurtulmuş’u. Boş mücadelelerinden nasıl da kurtulup, paşalar gibi AKP’nin tepelerine çıktılar.

Demek ki, Türkeş de istikbalini düşünmüş. Türkiye’nin 2.5 aydır hükümetsiz kalmasına dayanamamış. Geçiniz bu bahaneyi. Babasının kemikleri sızlarmış. Bunu da geçiniz.

Çünkü her baba oğlunun bir baltaya sap olmasını ister. Baksanıza hemen Başbakanlık korumalarını kapıverdi. Hem yanına, hem evine. Kim bilir daha neler gelecek.

Milyonlar canavarlara karşı

Şehit Yüzbaşı Ali Alkan’ın ağabeyi Jandarma Yarbay Mehmet Alkan, kardeşinin cenaze töreninde feryat ediyor, isyan ediyor. Vay sen misin hesap soran. Ak trol denen maaşlı ahlaksızlar, hemen yaftayı boynuna takıverdiler.

Hain, terörist, paralelci, hem de Alevi diye. İnsanlıktan çıkmış bir canavar güruhu. Kışkırtıyor. Bütün Türkiye’nin gözü yaşlı izlediği bu feryat için, Jandarma Komutanlığı soruşturma açıyor.

Ama bilmiyorlar ki, hak ve halk onun yanında. Ve bekliyorlar. Haklıyken, haksız duruma düşürülecek mi, bir yaptırım uygulanacak mı diye.

Çünkü öyle bir canavarlar güruhu var ki karşısında özlük dosyasını bile havuz medyasına servis edebiliyor. Düşünün artık.

Birisi emrederse gizlilik bile kalmıyor. Ama bilmiyorlar ki, #HepimizYarbayMehmetAlkanız.

Kaderin cilvesi

RTE, geçen yıl “Ey HDP yüreğin yetiyorsa siyasete parti olarak girin” demişti. Bu lafını unutup bu yıl da seçim öncesi, “HDP’nin parti olarak siyasete girmesi ülkeyi kaosa sürükler” demişti.

Peki ne oldu?

HDP seçime girdi ve karşılık olarak “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganı ile Meclis’e girdi. Hem de 80 vekil ile. Ülkeyi kaosa sürükleyen de, “Halk iradesi kutsaldır” deyip sonra bu iradeyi hiçe sayan da artık hepimizin malumu.

Ve kaderin cilvesine bakın ki, bunları söyleyenin yönettiği parti, CHP ve MHP’nin üye vermemesi üzerine dışladıkları parti ile seçim hükümetinin üyeleri oldular.

90 gün ülkeyi yönetecekler. Bakalım yeni Türkiye’den daha neler çıkacak.

BiR “YETER” DAHA

Davutoğlu Bey, Türk halkından yok yere çaldığınız şu 45 günlük süreci anlatmaktan, göstermelik çabalarınızdan, hatta yalvarmanızı her fırsatta dillendirmekten bıkmadınız mı?

Mikrofonun karşısına her geçtiğinizde, sanki ilk defa söylüyormuş gibi, belagatınıza da güvenerek aynı şeyleri sıralamanız bizleri baydı.

Vallahi baydı...

Yeter diye bağırsak tabii duymazsınız. Çünkü 23’üncü defa tekrarladığınız için kulaklarınız tıkalıdır. Ne olur yeter.

Şimdi ısmarlama başbakan olarak, bedelli kısa dönem kabinenizle geçireceğiniz 90 günde neler yapacağınızdan, nalıncı keseri ile tarafınıza düşüreceğiniz yongalardan bahsedin artık.

CIZZZ...

Atatürk Havalimanı’na giderken, durak anonsu ‘Atatürk’ atılıp ‘Havalimanı’ olarak yapılıyor. Oradan da silin. Kalplerimize de uzanamayacaksınız ya...

YAZ TATİLİ BİTİYOR

PROVA

Temel ile Dursun akıl hastanesinden kaçınca doktorlar bütün gün ikiliyi aramış. Bakmadık yer bırakmamışlar.

Ama nafile bulamamışlar. Akşam yorgun argın hastaneye dönünce bir de bakmışlar ki, Temel ile Dursun yerlerinde oturuyor.

- “Sabahtan beri sizi arıyoruz, nereye gittiniz?”, demiş bir doktor.

Beraberce cevap vermişler:

- “Bugün prova yaptık yarın kaçacağız!”

Sıradaki haber yükleniyor...
holder