Amerika’nın ilan ettiği en büyük vatan haini: Snowden

Edward Snowden, Amerikalı bir vatansever. CIA’in yan kuruluşu Ulusal Güvenlik Dairesi’nde (NSA) çalışıyor. Bir bilgisayar dahisi olarak kendini devletine ve milletine adıyor.

Özellikle 11 Eylül’den sonra ülkesinin teknoloji sayesinde fark yaratması ve terör olaylarının önüne geçmesi için çalışan sadık bir çalışan. Buraya kadar her şey gayet normal…



Sonra bir gün fark ediyor ki, Amerikan hükümeti ‘güvenlik’ adı altında tüm e-postalara, sosyal medya hesaplarına, cep telefonu mesajlarına, hard disklere, kredi kartı ekstelerine ve hatta bilgisayar kamerasına kadar her şeye erişebiliyor.

Üstelik bütün dünya ülkelerini izliyor...

Bunun sadece terör amaçlı olmadığını da fark ediyor; mesele ekonomik ve sosyal kontrol.

RUSYA’YA SIĞINDI

O sırada Barack Obama göreve geliyor, Snowden her şeyin değişeceğini umut ediyor ama değişmiyor...

Tüm bunların gizli kanunlarla yasallaştırıldığını öğrendiğinde ise ortadan kayboluyor ve 2013’te elindeki gizli bilgileri basınla paylaşıp tüm dünyaya duyuruyor.

Bütün bu hikayeyi zaten konuya meraklı olanlar biliyor, zira gerçekten yaşandı. Edward Snowden, ‘Amerika tarihinin gördüğü en büyük vatan haini’ ilan edilirken aynı zamanda da bir kahramana dönüşüyor.

Rusya’ya sığınıyor ve halen de orada yaşıyor. Amerika-Rusya ilişkilerinin bu kadar gergin olmasının, Obama ve Putin’in birbirlerine bir nevi tıslayarak bakmasının sebeplerinden biri de bu olsa gerek! Alttaki yazıdan devam...

Neden izlemeli?

Edward Snowden’ın hikayesi 2014’te de ‘Citizenfour’ belgeselinde anlatılmıştı, onu da çok etkilenerek izlemiştim. Bu kez muhalif ve siyasi filmleriyle öne çıkan, usta yönetmen Oliver Stone filmini çekti. ‘Snowden’ mutlaka izlenmeli. Neden mi?

■ Birkaç yıl önce ortalığı sarsan gerçek bir hikayenin unuttuğumuz kısımlarını hatırlamak için...

■ Amerika’da sistemi eleştiren, sistemin ipliğini pazara çıkaran hatta vatan haini ilan edilen birinin filminin bile baskısız, sansürsüz çekilebiliyor olması, bu hikayenin sinemalarda gösteriliyor olması az şey mi? Bu özgürlük duygusunu görebilmek, tanışmak için...

■ Snowden’ın bütün bunları yaparken bir tek dayanağı var: “Vatandaşlar hükümetlerini gerektiğinde sorgulayabilmeli çünkü bu anayasal bir haktır” inanışı. Sırf bunu duymak için…

■ Snowden’ı oynayan Joseph Gordon-Levitt, çok iyi. Snowden’ın gel gitlerini, psikolojik durumunu çok iyi yansıtıyor. Oyunculuk görmek için izleyin.

Halit Ergenç madene indi Ozan Güven HES peşinde

Dünyanın en büyük sorunlarından biri olan ve geleceğimizi direkt etkileyen iklim değişikliği ile ilgili yeni bir belgesel çekildi: ‘İklim Meselesi’. National Geographic’te yayınlanacak belgeselin dikkat çekmesi için de elden gelen her şey yapılmış, starlar bile bu işe dahil edilmiş.



Amaç, dizilerle yatıp kalkan yurdum insanına “Bak ünlüler de var, biraz kulak ver” demek! Şaka bir yana, 3 bölümlük belgeselde Ezgi Mola, Halit Ergenç, Ozan Güven ve Serenay Sarıkaya var.

Bizzat gazeteci gibi geziyor, soruyor ve anlatıyorlar. Bu akşam yayınlanacak belgeselin ilk bölümünü yolladılar, izledim...

Başta kuraklık olmak üzere Türkiye’deki fosil yakıtların tüketimi, su kaynaklarının verimli kullanımı ve sürdürülebilir enerji konuları anlaşılır bir dille aktarılıyor.

BU AKŞAM YAYINDA

İlk bölümde Halit Ergenç, bu belgesel için hayatında ilk kez kömür madenine giriyor. Ozan Güven, oğlu Ali ile HES’leri sorguluyor, dağ tepe demeden dolaşıyor.

Bosch Ev Aletleri desteğiyle hayata geçirilen ‘İklim Meselesi’ bu akşam 20.00’de National Geographic’in ekranında olacak. İzlerseniz çok şey öğreneceksiniz, kaçırmayın.

GÜNÜN LAFI

Cahilsin, okur öğrenirsin. Gerisin, ilerlersin. Adam yok, yetiştirirsin. Paran yok, kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır…

Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur. (Ahmet Hamdi Tanpınar)

En anlamlı yılbaşı hediyesi

Yılbaşına girer girmez iki güzel haber aldım…

■ Biri Boyner’den: “Bu yılbaşında sizin adınıza bir ailenin giyim ihtiyacını karşıladık. Yeni yılınız kutlu olsun” diye mesaj yollamışlar. Şahane bir şey yapmışlar, çok teşekkür ederim. Olay şu: Boyner mağazalarında ‘Askıda İyilik’ diye bir proje var. İmkanı olanlar kendilerine ürün alırken, ‘Askıda’ projesi sayesinde kışlık iyilik paketlerinden alıp ihtiyacı olanlara da yardım edebiliyor.



Bu paketler 30 TL’lik fiyatlarla satılıyor, Lokman Hekim Sağlık Vakfı ile aracılığıyla da ihtiyaç sahiplerine yollanıyor. Bu paketler, online olarak da alınabiliyor. Şu karın kışın ortasında şahane bir iş değil mi?




■ İkincisi Grundig’ten: “Ülkemizin evsizlere yemek veren ilk lokantası olan ve yardıma muhtaç insanları farklı konularda destekleyen ‘Hayata Sarıl Lokantası’nda pişen yemeğe sizin adınıza bir tutam tuz koyduk” demişler.

Peki nedir ‘Hayata Sarıl Lokantası’? Evsizlere iş imkanı sağlayan, ücretsiz yemek veren; herkesin ücretli yemek yiyerek destek olabildiği bir lokanta. Yakında daha detaylı bir haberle size anlatırım, söz.

MAKARA
Matematikte de olur bazen; değer verirsin, yanlış çıkar!