Yazgülü Aldoğan Avrupa ne diyor?
HABERİ PAYLAŞ

Avrupa ne diyor?

Haberin Devamı

İnterpol’ün Bedrettin Dalan’ın iade talebini deliller yetersiz diye reddetmesi, Silivri davalarını savunanlar için kötü olmuştu. O yüzden geçende Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Çetin Doğan’ın başvurusuna verdiği “deliller uygundur” kararı çok hoşlarına gitti ve bütün gazetelerde yer aldı. Gitmişken Çetin Doğan’ı da görüp sordum. Avukatının verdiği bilgiye göre zaten AİHM, devam etmekte olan davalara müdahale etmiyor, iç hukuk yolları tükendiği zaman davayı kabul ediyor.

Burada söz konusu olan tutukluluk halinin uzun sürmesine yapılan itiraz. Mahkeme bu kararı da dosyayı usülden inceleyerek veriyor, yani delilleri teker teker incelemiyor. Eğer tutukluluk gerekçeniz ve delilleriniz buysa haklısınız derken zaten mesele o delillerin üretilmiş olduğu iddiasında düğümleniyor ki AİHM bunu da hükümete sormuş.
[[HAFTAYA]]

Balyoz Davası şu anda savunmanın davaya girmemesi nedeniyle kilitlenmiş durumda. Savunma olmadan da davaya devam edebilmek için yeni yasa hazırlıyorlar, maksat adalet değil ki! Tutuklu sanıklar, son gördüğümden bu yana daha zayıflamış, saçlar ağarmış ama moralleri yüksek gözüküyor. Asıl çökmüş görünen, her gün Silivri’ye gidip gelen, kapılarda sürünen eşleri. Toplumun duyarsızlığı da ayrıca canlarını acıtıyor.

Bravo kızlarımıza!

Ne varsa bu futbolda, herkesin gözü ondan başkasını görmüyor ama işte bir büyük başarıyı voleybolcü kızlarımız getiriyor, Türkiye ilk kez olimpiyatlarda takım oyunu oynamaya, fileleri inleten Türk kadınları sayesinde kavuşuyor. Üstelik voleybol seyretmesi, oynaması da ne keyifli bir spordur!

Bombacıyla yazarı aynı davada

Bir dava, iki dava, üç derken tam 16 iddianame birleştirildi. Hani Meclis’te yasama yılının sonuna doğru çıkarmaya niyetlenip de çıkaramadıkları bütün maddeleri birleştirip “torba yasa” çıkarırlar, işte onun gibi oldu Ergenekon (olmayan terör örgütü) davası. İçinde Genelkurmay eski başkanı Başbuğ’dan Danıştay katiline, Cumhuriyet bombacısına, aynı gazetenin yazarı CHP İstanbul milletvekili Balbay’a kadar kimi ararsan var, tutuklu yargılanıyorlar!

Silivri’ye son davayı izlemeye gittim. Salon küçük, sanıklar sığmıyor. Yakınları duruşma izlemeye gelmişler, kapıda bekliyorlar. Cumhuriyet Gazetesi’nin bombacı sanığı Osman Yıldırım, duruşmada Tuncay Özkan’a saldırmış, dışarıdaydım, arbedeyi göremedim. Onları iki jandarma arasında boşuna mı tutuyorlar? Tutuksuz bir sanık savunma yapıyordu, 1934 doğumlu, Atatürk’ün özlü deyişlerini toplamış, onları okuyor. Dinleyiciler arasında Türk bayrağıyla dolaşan mı ararsın, şiir okuyan mı, kafayı sıyıran mı!.. Sanıklarda da var bu türden. Bunlar mı memleketin temelini dinamitleyecek Ergenekoncular? Bu dava bitmez. Onları orada 7 sene tutar, sonra ‘affettik’ deyip sağ kalanları salarlar!

Hipnoz yoluyla işkence!

Davalarda öyle olaylar var ki “Yok artık, daha neler” dersiniz ama kimsenin haberi yok. Nisan ayında hipnozla işkence yapmaktan bir askeri savcı yardımcısı mahkum oldu, hatırlıyor musunuz? İşte Balyoz sanıkları arasında onu da gördüm. Askeri savcı Ahmet Zeki Üçok’a Başbakan’ın kızdığı gibi işaret parmağımı sallayarak “Hipnozla işkence yapar mısın, işte böyle olursun” dedim, “Yapsana heyete de bir hipnoz?” Yapamıyor, çünkü hipnoz ancak yapılan kişinin katılımı ve isteğiyle olabiliyor.

Ama tanık 3 astsubaya hipnoz yaptırarak ifadelerini “işkence” yoluyla aldığı iddiasıyla mahkum olan savcı, ‘bunu hipnozla yaptırdı’ oluyor! Böyle inanılmaz bir kılıf uydurulmasının nedeni şuymuş: Savcı ‘aman bir yamuk olmasın, ifadeleri zorla aldılar’ denmesin diye, astsubaylara ifadelerini kendi el yazılarıyla yazdırdığı gibi, günde 3 defa da doktora muayeneye göndermiş. E fiske bile yememişler, o zaman nasıl zorla olacak? “Hipnoz yaptı” demeyi uygun bulmuşlar. Gülebilirsiniz ama bu yüzden biri 7 yıl yediyse gülünemiyor!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder