Baykal’ın konuşması

Deniz Baykal'ı dinliyorum. Bir mantık bütünlüğü içinde, anayasa değişikliği tasarısına makul, aynı zamanda sert ve uyarıcı eleştiriler yöneltiyor. Etkileyici ve ikna edici.

Uzun zamandan beri belki ilk kez muhalefet farklı bir görüntü ile karşımıza çıkıyor. Dünkü Meclis görüşmelerinin ilk çarpıcı yanı, böylesine hayati bir meselenin TRT'den yayınlanmamasıydı. "Görüşmeler kamuoyuna kapalı yürütülmek isteniyor" şeklindeki muhalefet tezi haklılık kazandı.

Ancak, görüşmelere olan ilgi, bu engeli aşmayı başardı. Pek çok haber kanalı görüşmeleri internetten yayınladı. Akşam saatlerinde de TRT Haber, görüşmeleri canlı vermeye başladı. Adalet Bakanı'nın konuşmasından sonra CHP'liler cevap vermeye hazırlanırken devreye "Reklamlar" girdi.

Anayasa tasarısının gündeme gelmesinden bu yana, hükümet açısından bir şeylerin ters gittiği duygusu içindeyim. Hükümet sanki savunmacı bir yerden konuşuyor. Muhalefet ise, daha dinamik bir dil kullanıyor ve performansı olumlu yönde seyrediyor.

Geçmişten farklı bir rüzgar

2010 anayasa değişikliği günlerini hatırlıyorum. Hükümet, değişimci, siyaset alanını genişleten bir zeminde duruyordu. 12 Eylül darbecilerinden hesap soran, siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran, HSYK'nın seçim zeminini genişleten, açılımcı bir yerden siyaset yapıyordu.

AK Parti ve Erdoğan, 2002'den bu yana ülkeyi yönetirken iki etkili alanda toplumun desteğini kazandı: Vesayet rejimine karşı seçim ve siyaset alanını genişletti, güçlendirdi; ekonomik alanda yatırımcı, dışa açık, üretimi teşvik eden, alt sınıfları gözeten bir çizgi izledi.

Siyasi istikrarla, toplumsal barış bir arada yürüyordu. Çözüm süreci gibi demokratikleşme adımları ile, dış politikada Batı'nın da Doğu'nun da sempatisini kazanan barışçı çizgi elele gidiyordu.

Tablo değişti

Şimdi manzara değişik. Çözüm süreci yıkıldı. Güneydoğu'da şehirler alt üst olurken, yüzlerce kişi yaşamını yitirdi. 15 Temmuz darbe girişimiyle, iktidarın ve devletin bir anlamda kimyası bozuldu. OHAL ilan edildi, terör eylemleri tırmanışa geçti.

Bu da yaygın tutuklamalar ve güvenlikçi müdahalelere sebep oldu. Ekonomik başarı dönemi de kesintiye uğramış durumda. TL değer kaybediyor. Bunların bizim dışımızda nedenlerinin de olduğu bir gerçek. İzlenimim şu: İktidarın büyüsü sanki bozuluyor.

Bugüne kadar değişimci ve atılımcı zeminde siyaset yapan iktidar, bu kez hegemonik bir dille konuşuyor. Geçmişte etkili olan "Ben mağdurum, bana sahip çıkın" hissiyatı da, zayıflıyor. Baykal'ın konuşması, belki de bu yüzden etkileyiciydi.