Mehmet Coşkundeniz Böyle ayrılık olmaz olsun
HABERİ PAYLAŞ

Böyle ayrılık olmaz olsun

Haberin Devamı

Ortalık yine toz duman. Ünlüler dünyasında ne zaman ayrılık yaşansa hep böyle olur. Tüm kirli çamaşırlar ortaya dökülür, canlı yayınlarda herkes birbirini suçlar, normalde ağza alınmayacak kelimeler birbiri ardına sıralanır. Rafet El Roman ile Ceren Kaplakarslan ayrılığı, içinde ‘yavşak’ (özür dileyerek yazıyorum) kelimesinin de geçtiği bir söz düellosu şeklinde yaşandı. Anlamadığım nokta, daha birkaç gün öncesine kadar birbirlerine ‘canım, cicim’ diyen bu insanlar ne yiyor, ne içiyor da birden bu hale dönüşüyor?

Aslında bunun nedenini biliyorum. Proje evlilikler bunlar. Aslında kimse kimseyi yürekten, gönülden falan sevmiyor. Sevse, ayrılırken de onun kişiliğine, hayatına saygı gösterir. Bir tartışma yaşayacaklarsa bunu kendi içlerinde yaşarlar, etrafa karşı susarlar. İbrahim Kutluay-Demet Şener ayrılığında da ihanet belgeleri tehdidi var. Diyelim ki böyle bir ihanet var. Türkiye’deki boşanmaların üçte biri ihanet yüzünden zaten, bu şaşırılacak bir durum değil. Diyelim ki senin elinde de bu ihaneti kanıtlayacak belge var. Bunu niye canlı yayınlarda kamuoyuna söylüyorsun?

Gidip mahkemeye ver, al tazminatını, yeni hayatını kur. Hayır, iş öyle olmuyor sevgili okurlar. Ayrılıktan şöhret devşiriyorlar. Uzun süredir gündemde olmadıkları için bu ayrılığı bahane edip yine medyanın gündemine oturuyorlar. Kendi çoluğunu çocuğunu düşünmüyorsun, ben ne diyeyim ki sana! O çocuk büyüyüp internette babasıyla, annesiyle ilgili bu haberleri okuduğunda sana ne diyecek hiç düşündün mü? Defalarca yazdım, mesele evlenirken bilmem kaç bin liralık bilmem ne marka gelinlikle verdiğiniz mutluluk pozu değil. Mesele ayrılırken asaletli olmakta... Asalet için kraliyet soyundan gelmenize gerek yok. Kendi kişiliğinize, karşınızdaki insanın kişiliğine saygınız olsun yeter.

1 YIL ÖNCE 1 YIL SONRA

14 Kasım 2015’te Tuba Büyüküstün ile ilgili bir yazı yazmıştım. Yazı şöyle diyordu: “Durup dururken saçını kestirmez kadın. Çünkü emek harcadığı bir şeyi kolay heba etmez. Bir anda kalkıp saçını kestiriyorsa, bilin ki bunun altında çok önemli bir sebep vardır. Saçı sayesinde şampuan reklamlarında oynayıp epey para kazanan Tuba Büyüküstün’ün birdenbire saçını kestirmesini bir imaj çalışması olarak mı yorumlamalıyız, yoksa yaşadıklarının etkisi olarak mı? Saçın kesimine baktığımızda pek de özenilmemiş olduğunu görüyoruz.

Yani bir imaj çalışmasına benzemiyor. Yine de “Aman canım öküz altında buzağı arıyorsun” diyebilirsiniz. Ama Tuba Büyüküstün, Vatikan’da ödül aldığı törene katıldığında, bir de gerçekten hiçbir özelliği olmayan, boğazına kadar kapalı simsiyah bir kıyafet giyince dedim ki bunda bir iş var...

Aniden kestirilmiş saçlar, simsiyah kıyafet bunalım göstergesi olabilir. Evliliği konusunda pek bilgim yok. Belki de yaşadığı şöhret Tuba Büyüküstün’e ağır gelmeye başlamıştır. Belki de kendi varlığını “Şöhrete ihtiyacım yok” dercesine böyle vurgulamak istemiştir. Ama... Bir kadın bir erkek nedeniyle kesmişse saçını, geçmiş olsun... O erkeğin artık o kadınla birlikte olma gibi bir şansı kalmamıştır...” O dönem Tuba Büyüküstün ile Onur Saylak ayrılık haberlerini sürekli yalanladılar. Bu yazının üzerinden 1 yıl bile geçmedi. Şimdi ayrılmak üzereler. Görünen köy kılavuz istemez hanımlar, beyler...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder