Mehmet Coşkundeniz 27 yaşında evlenme zorunluluğu
HABERİ PAYLAŞ

27 yaşında evlenme zorunluluğu

Haberin Devamı

Hükümet müthiş bir şey yaptı: Bankalarda ‘çeyiz hesabı’ açıp para biriktirenlere 5 bin liraya kadar katkı sağlayacak. Mesela bankada 5 yılda bu hesapta 25 bin lira biriktirebilirsen devlet bu parayı 30 bin liraya tamamlayacak. Evlilik sırasındaki masrafları karşılamak için çok önemli bir destek. Fakat buna 27 yaş sınırı getirildi. Yani bu katkıyı alabilmek için hesabı açanın 27 yaşına kadar mutlaka evlenmesi gerekiyor.

Bir açıklama getirilmemiş ama eşinin yaşının önemi yok sanırım. Bu arada TBMM de bir önceki yıla göre yüzde 4.5 oranında artış gösteren boşanmaların nedenini ortaya çıkarmak için araştırma komisyonu kuruyor. Bu komisyonun kurulmasını çok olumlu buluyorum. Ama bu konuda yapılmış bir araştırma var aslında. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yaptırmış

‘Türkiye Boşanma Nedenleri Araştırması 2014’ adıyla da bir kitap haline getirmiş. Araştırmada, boşanan çiftlerin ilk evlilik yaşı da sorulmuş. Buna göre; boşanan çiftlerin yüzde 41.2’si evliliklerini 18-24 yaş arası yapmış. Kadınlarda bu oran daha fazla. Boşanan kadınların yüzde 48.6’sı, yani yarıya yakını, 18-24 yaş arasındayken evlenmiş.

Araştırmayı hazırlayanlar şöyle bir sonuca ulaşmış:

“Özellikle 30’undan sonra evlenenlerin çoğu, evlendiği yaşı uygun bulmakta, evliliğe hem psikolojik hem de finansal açıdan kendini hazır hissetmektedir.”

Şimdi devletin bir bakanlığının verileri eldeyken, devletin bir başka kurumunun parasal yardım yapmak için evliliğe 27 yaş sınırı getirmesinin anlamı ne? Bakın sonuç çok net. Erken evlilik, boşanmalara neden olabiliyor. Aynı araştırmada; “Kadınların bir kısmı erken yaşta evlendiklerinden, kendilerini eş veya yakın çevreden psikolojik ve fiziksel olarak korunmak için yeterli donanıma sahip olmadıklarını düşünüyor. Daha geç yaşta evlenmeleri durumunda yaşadıkları olumsuzluklar karşısında sessiz kalmayacaklarına ve tepki göstereceklerine inanıyorlar” gibi bir sonuca da erişilmiş. Bu parayı almaları için gençleri belirli bir yaşta evlenmeye zorlamayın. Bırakın devletin desteğini arkalarında hissetsinler ama istedikleri yaşta evlensinler. Bir insanı evliliğe zorlamak, onu baştan boşanmaya da teşvik etmek anlamına gelir!

KİM KORKAR BİLİMKURGUDAN


Eskiden bilimkurgu denince, gerçekleşmesi pek de mümkün olmayan bilimsel fanteziler akla gelirdi. Artık öyle değil. Geçmişin bilimkurgusu bugün hayatımızın içinde. Bugünün bilimkurgusu da ilerde mutlaka gerçekleşmiş olacak. Gazeteci Ürün Dirier’in yazdığı ‘Cesur Yeni Dünyada/I Love Tesla’ adlı kitap, popüler bilim araştırmalarından derlenmiş başlıklardan oluşuyor. Bilimde son 10 yıldaki ilerlemeleri, hiç de öyle bilimsel değil, bir gazeteci diliyle, yani herkesin anlayacağı dilden anlatıyor. Küresel ısınmadan yapay hücrelere, kadınlaşan erkeklerden laboratuvarda altın üreten Türkler’e kadar ilgiyle okuyacağınız konular var. Ürün Dirier kitabını modern teknolojinin kurucusu olduğu için ‘Tesla’ya ithaf etmiş.

LEZZETLİ KİTAPLAR


Milliyet Cadde’nin eski yöneticisi Ufuk Kaan Altın’ı biraz geç tanımanın pişmanlığı içindeyim. Geçenlerde elinde yazdığı kitaplarla beni ziyarete geldi. Ben ki bir balık-rakı hastası, meyhane manyağı biri olarak o kitapları nasıl fark edememişim, kendime hayret ettim. “Benim Güzel Lokantalarım”, “Meyhanedeyiz Yine Bu Gece” ve son kitabı “Balıklama”yı görünce nasıl heyecanlandım anlatamam.

İstanbul’u seven, İstanbul’u yaşayan biriyim. Dışarıda yeme-içme kültürünün en yaygın olduğu kenttir İstanbul. Son dönemde gittiğim lokantalarda, meyhanelerde sunulan hizmetin, verdiğim parayı karşılamadığını görüp hayıflanıyordum. Marketlerden aldıkları mezeleri masaya koyanlar, birazcık ünlenince özensiz yemek yapmaya başlayanlar çok yoruyordu beni.

Bunlara bir de ruhu olmayan, sahibinin karakterini taşımayan mekanlar da eklenince epeydir dışarı çıkmıyordum. Ufuk Kaan Altın’ın kitaplarında tam da aradığım, istediğim yerleri buldum. Bir çoğunu ziyaret etmişliğim var zaten. Ama İstanbul’da daha keşfedilmesi gereken o kadar çok lokanta, o kadar çok balıkçı, o kadar çok meyhane varmış ki, şaşırdım. Tabii kitap sadece bu anlamda bir rehber değil. Ufuk Kaan Altın’ın mekanları anlatırken kullandığı üslup da bir başka lezzet taşıyor. Bu işe ne kadar özen gösterdiğini, nasıl titiz bir araştırma yaptığını ortaya koyuyor. Yemeye, içmeye meraklıysanız bu kitaplar mutlaka kitaplığınızda bulunmalı.

SÜRPRİZLERLE DOLU

Karaköy, İstanbul’un eğlence açısından önemli bir lokasyonu oldu. Bu bölgede çok sayıda bar, lokanta ve kulüp açıldı. Geçenlerde Kemeraltı Caddesi Numara 10’da yer alan ‘Karaköy 10 Oteli’nin roofundaki ‘ON10’ adlı mekana gittim. Yemekleri harika, şarap kavı olağanüstüydü. Ama asıl şaşırtıcı olanı, gecenin belirli bir saatinden sonra mekanın müthiş bir eğlence anlayışıyla hizmet veriyor olmasıydı.

Bir anda yemek masaları kalkıyor, sahnede canlı müzik başlıyor ve hiç kimse yerinde duramıyor. ‘O zaman renk, o zaman dans’ diyor herkes. Gelen kitle de şaşırtıcı. Her yaştan müdavim bulmak mümkün. Bir kenarda 20-22 yaşlarındaki kalabalık kız grubu doğum günü kutluyor, diğer yanda Ivana Sert, Hakan Akkaya gibi isimler sahnedeki müziğe eşlik ediyor. Bunda mekanın ruhunun yanı sıra işletmecisi Ayşegül İlsever’in de katkısı var. Her masayla, her müşteriyle tek tek ilgileniyor. Neredeyse herkesin işletmeci, mekan sahibi olduğu İstanbul’da böyle özgün yerler insana kendini iyi hissettiriyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder