Mehmet Coşkundeniz Şiddet göstereni sakın affetme!
HABERİ PAYLAŞ

Şiddet göstereni sakın affetme!

https://twitter.com/askdoktoru

Ece Erken’in mahkemeye verdiği dilekçedeki dehşet ifadelerini okumuşsunuzdur.

Ece’nin avukatının verdiği dilekçede “Hamile olduğu dönemde, eşi Serkan Uçar tarafından karnına tekme atıldı.

Bu olay sebebiyle Ece Erken, Ulus’ta bulunan Liv Hospital’a giderek bebeğin sağlık durumunu kontrol ettirdi” diye yazıyor. Yani Serkan Uçar, daha anne karnındaki bebeğinin canına kast ediyor.

Peki Ece ne yapıyor? Suç duyurusunda mı bulunuyor? Hayır. Boşanma davası mı açıyor? Hayır. Sadece susuyor.

Haberin Devamı

Aylarca bebeğinin canına kast eden adamla yaşamaya devam ediyor. Halbuki Ece o sıralarda Twitter’da Özgecan Aslan ile ilgili kampanyalara katılıyor, katillere öfkesini kusuyor.

Haklı tabii, tepkisini gösterecek. Ama kendisine duyarsız kalmasını da benim aklım almıyor.

Yazının buradan sonrasına “Evlenirken tek kriteri para ve zenginlik olunca geri kalan her şey önemini yitiriyor ne yazık ki...” diye devam edecektim.

İçim elvermedi, Ece’yi tanırım, hukukumuz vardır. Birkaç telefon konuşması yaptım işin aslını öğrenmek için.

***

Bu evlilikte paranın zerre kadar öneminin olmadığını öğrendim. Eşinin üzerine bir tek malı yok Ece’nin. Hamileliği boyunca tüm masraflarını kendisi karşılamış. Sadece eşi evlerinin aidatını ödemiş, o kadar.

Hatta Ece evlilik sözleşmesi bile imzalatmış, kendi malvarlığını korumak için. Şiddet daha sevgiliyken başlamış. Ece ne zaman ayrılmaya kalkışsa, eşi binbir özür dilemiş, “Kendimi öldürürüm” noktasına kadar vardırmış işi. Hep düzelir diye ummuş.

Etrafa mutluluk pozları vermesinin nedeni de böyle bir şiddet olayını kendisine de evliliğine de konduramamış olmasıymış.

Öğrendiğime göre şu sıralar eşi yüz yüze görüşmek istiyormuş ama Ece “Yine kendine bir şey yapmaya kalkar da acırım, affetmek zorunda kalırım” diye görüşmeyi reddediyormuş.

Yakınları “Ece hep çocuk ruhluydu. Olan bitenin pek farkında değildi. Ne zaman çocuğu Eymen doğdu, Ece o zaman kadın olmanın ne demek olduğunu anladı. Şimdi çocuğunu şiddet dolu bir ortamda büyütmek istemiyor. Tek kuruş tazminat talebi yok. Bir an önce bu evliliğin bitmesini, evladıyla mutlu mesut yaşamayı istiyor” dedi.

Haberin Devamı

O zaman bu yazıyı şöyle bağlamam gerekiyor: Lütfen, ama lütfen tanıştıktan 3-4 ay sonra evlenmeyin. Ayrıca sevgilinizde gördüğünüz kötü davranışların da evlenince düzeleceğini asla düşünmeyin. Bir insan nasılsa öyle kalır. Şiddet uygulayanı affederseniz, ona bir kez daha aynı şeyi yapma hakkını verirsiniz.

FUTBOL ZAMANI

Bu sezon bizi muhteşem bir lig bekliyor gibi. Nasıl beklemesin? Bakar mısınız oyunculara? Nani, Robin Van Persie, Diego, Sneijder, Podolski, Eto’o, Cardozo...

Beşiktaş’ın da bir bomba patlatmasını umuyorum. Bir zamanlar Avrupa kulüplerinde ağzımızdan salyalar akıtarak izlediğimiz tüm oyuncular artık Türkiye sahalarında karşımıza çıkacak. Ama maalesef geçen sezonu biliyorsunuz.

Futboldan başka her şeyin konuşulduğu, milyon tane komplonun ortaya atıldığı, insanları bu keyifli oyundan soğutan bir sezondu.

İstiyorum ki; bu yıl sadece futbolu konuşalım. Van Persie’nin attığı golü, Snejidre’in frikiğini, Nani’nin çalımını, Podohlski’nin şutunu, Eto’o’nun tribünleri nasıl coşturduğunu falan...

Haberin Devamı

Çok umutlu değilim ne yazık ki. Televizyonlarda o saçma sapan futbol programları olduğu sürece pek de mümkün olmayacak. Öyleyse görev taraftara düşüyor.

İzlemeyin bu programları. Futbolu kirleten, futbolcuları aşağılayan, takımlara, yöneticilere hakaret eden yorumcuları tarihe gömmek sizin elinizde.

PERSON OF INTEREST

Kimse kusura bakmasın, yerli dizi izlemiyorum. Evet, sektöre saygı duyuyorum, çok kişi ekmek yiyor ama o kalitesizliğe katlanmak zorunda da değilim.

Saatlerce süren bakışmalar, sırf dizinin süresi uzasın diye her kelimeden sonra dakikalarca durmalar, zaman ve mekan örgüsünü bile kuramamış senaryolar, akla ziyan devamlılık hataları falan, sinirimi bozuyor.

Ama iyi bir yabancı dizi izleyicisiyim.

Geçenlerde ‘Person Of Interest’ diye bir diziye başladım. Başladığım gibi de 4 sezonunu kısa sürede bitirdim. Şöyle söyleyeyim, yok böyle bir dizi...

Bir bilgisayar uzmanı, terör olaylarını önceden haber verecek bir program yazıyor ve bunun adına da ‘makine’ deniyor. Makine, terör olaylarını gösterdiği gibi sıradan suçları da önceden görebiliyor.

Yalnız, gösterdiği kişinin suçlu mu yoksa kurban mı olduğu, araştırılarak anlaşılıyor. Ama Amerikan hükümeti, devletin varlığına daha çok önem verdiği için bu sıradan suçları ‘alakasız’ olarak niteleyip görmezden geliyor.

Programı yazan kişi de bunu vicdan meselesi yapıp kurduğu bir ekiple, sıradan insanları kurtarıyor. Tabii böyle basit bir şey değil bu dizi.

Hükümetlerin insanları nereye kadar izleyebildiğini, gizli servislerin insanı nasıl hiçe saydığını, kirli polisleri, mafyanın çalışma şekillerini falan da izleyebiliyorsunuz.

Aslına bakarsanız dizi sadece bir aksiyon dizisi değil, politik bir eleştiri de.

Bu bayram bir yere gitmediyseniz ve vaktiniz varsa, hemen başlayın derim.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder