Erkut Can Dilin kemiği yoktur
HABERİ PAYLAŞ

Dilin kemiği yoktur

Ne güzel söylemiş atalarımız ‘dilin kemiği yoktur’ diye. Ama bana göre Yavuz Bingöl denen arkadaşınki kemikliymiş. Ahmet Hakan’a “ölmüş bir anneye küfür edilirse, onun da Berkin’in annesini yuhalatması insani bir şey” diyebilen arkadaş, sonra Hakan’a sitem etti. Hatta suçladı. Acaba konuşurken önündeki teybi görmemiş miydi? Ve o teypten duyulan Türkçe, başı sonu belli olmayan cümleler de şaşırttı herkesi. Neyse yakında kemikli dilinin ulufesini toplar. Gelelim edebiyat ‘büyük ödüllü’ Alev Alatlı’ya. Onun dili ise yaşından dolayı olsa gerek yağ bağlamış. Ödül aldığı törende Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Siz dünya 5’ten büyüktür dediniz. Devrimci George Orwell bile gerçeği söylediğiniz için ayağa kalkıp sizi alkışlardı. Hem Robinson Crusoe’nun yazarı Daniel Defoe ile birlikte” deyiverdi. Emine Erdoğan’ı ağlatma bahasına. Bu muktedir methiyesinde acaba Alatlı’nın damadının (söylenenler doğru mu bilemem) TTNet Genel Müdürlüğü’ne atanmasının payı var mıdır acaba? En başta dedim ya; dilin kemiği yoktur!

Haberin Devamı

CIZZZ...

Bedelli askerlik (askerlik nasıl denebiliyorsa?) sonunda çıktı. Zaytung da hemen espriyi patlattı: Siz şehit düşemeyeceksiniz! Bu arada Dr. İbrahim Sözen oğlum da bir hesap yapmış. 80 bin kişi bedelliye müracaat ederse, AK Saray’ın parası çıkıyormuş. Fazlası camiyi ve diğer tesisleri bile yaparmış. Baksanıza sayıyı tutturmak için 1 günle 27 bin kişiyi daha kapsama alanına aldılar. Reklamlar bile başladı. “Bize gelin bize. En uygun kredi bizde.”

BENDEN DUYMUŞ OLMAYIN AMA DARBECİ BUNLAR

AYM Başkanı Haşim Kılıç, 3 parti tarafından yapılan yüzde 10 barajının kaldırılması ile ilgili başvuruyu, konunun hassasiyeti nedeniyle bireysel değil de genel kurulda görüşüp 2-3 hafta içinde karara bağlayacaklarını söyledi. Vay sen misin bu açıklamayı yapan... Kıyamet koptu iktidar çevrelerinde. Cumhurbaşkanından aşağıya konuşmayan kalmadı. Hala da her gün konuşuyorlar. Kılıç bir de “Karar hemen uygulanır. Bir yıl beklemez. Karar ihlalin ortadan kaldırılması içindir” deyince, tepkilerin dozu iyice arttı. Konuştular. Erdoğan: Barajı koyan 1960 Türkiye’sinde değiliz. Darbe ürünü kurumlar siyasete yön veremez. Davutoğlu: Barajın arkasına saklanmadık. Korkmadık, korkmayız. B.Kuzu: Gerekirse AYM’ni de kaldırırız. İptal çıkarsa yok hükmünde sayarız. Arınç: Daha önce yapılan başvuruları AİHM bile reddetti. İşte iktidar kanadının sözleri böyle. Önce paniğe kapıldılar, sonra konuyu inceleyip rahatladılar. Çünkü son kararı yine Meclis verecekti. Onların bu rahatlığına, CHP bile katkı verdi. Grup Başkanvekili Engin Altay, “Kanun AYM tarafından iptal edilemez. Ancak hak ihlali tespiti yaparsa, söz yine Meclis’tedir” diyerek 15 Haziran seçimlerinin 3’e, 5’e neye inecekse yeni bir sistemle yapılamayacağını söyleyiverdi. Peki medyanın kalemleri ve hukukçular her gün ve gece neyin mücadelesini veriyor? Hiiç. Görünen o ki; bu gündem AK Parti’nin de işine geliyor. Kamuoyuna artan enflasyonu, çözüm süreci açmazını, AK Saray’ı, yayın yasağını ‘Haşim Abi’ sayesinde bir nebze de olsa unutturuyorlar. Sonrası mı? “Darbeci bunlar darbeci ey halkım. Bakın Paralel nerelere kadar uzanmış” derler olur biter. Hepsi bu.

Haberin Devamı

Getir getir öpcem...

Haberin Devamı

Siz de fark etmişsinizdir yeni bir moda başladı. Siyasetin ünlüleri fırsatını bulduklarında ya da fırsat yaratıldığında hiç kaçırmıyorlar. Adeta yarışıyorlar. Uzatılan bebeği veya küçük çocuğu hemen öpme, sevme modası bu. Karşılarındaki onlarca kamera da bu anı hemen tespit ediyor.

‘Bi daha, bi daha’ diyerek. Ne güzel değil mi? Tabii güzel, sevecenlik nişanesi. Çünkü öylesine bıktırdılar ki dilleriyle. Halk sıkıldı. Dillerin şirazesi kaçtı. İşte bu ortamda da bebek öpmek kurtuluş oldu. Çok acılı konuşmalar bu pozlarla yumuşatılıyor. Hatta duyduğuma göre konuşma yapılan ortamda bir bebek varsa, lidere yaklaştırılıyormuş.

O da fırsatı kaçırmayıp vermeleri için ellerini uzatıyormuş. Biliyorsunuz ABD eski Başkanı Bill Clinton’ın Türkiye’ye yaptığı ziyarette kucağına aldığı bir bebeğin burnunu tutmasının fotoğrafı dünya basınında yer almıştı.

İşte bu ‘güzelliği’ bir süredir bizimkiler deniyor. Ama o masum bebekler bile pis kokan Türk siyasetini temizleyemiyor. Yine de şanslılar.

Ya bir de Papa’yı taklit edip, delikanlıların ayaklarını öpselerdi. Bu da işin şakası.

Vaay, demek öyle ha...

Eski bakan Erdoğan Bayraktar’ın, Meclis Soruşturma Komisyonu’ndaki bir cümlesi her şeyi ortaya koydu. “Ne yaptıysak Başbakan’ın bilgisi dahilinde yaptık” demişti. “Vaay...” denmişti. Şimdi bu sözüne bir açıklık getirdi. Alınmış da böyle konuşmuş. Diğerleriyle aynı çuvala konulmasından. Bana da sorsanız adam haklı. Çünkü o zaman ortalığa düşen tapelerde onunla ilgili pek bir şey yoktu.

Şimdi ise alınma sırası diğer eski bakanlarda. Onlar diyecek: “Vaay demek öyle ha!” Ve bakalım Meclis’te bir süredir olduğu gibi 4 ahbap çavuş görüntüsü verecekler mi? Komisyonda Egemen Bağış da ifade verdi ve ‘verilenlerin’ basit birer hediye olduğunu söyledi. “Bu bizim geleneğimiz” dedi.

Sonra da Muammer Güler ve Zafer Çağlayan saatlerce konuştular. Konuştular ama bir şey söylemediler. Sadece Çağlayan’ın mazeretleri harikaydı o kadar. Zaten ne demelerini bekliyordunuz?

Komisyon Başkanı Hakkı Köylü de yol yakınken noktayı koydu. “Bence bu konuyu uzatmaya gerek yok” diyerek. İleriyi görmüş başkan.

Bilirkişi, Adli Tıp raporlarında neler yazdığını o da biliyor. Tapeler onun da önünde. İfade alsa ne olacak?

Son söz Meclis’te değil mi? Bu arada siz biliyor musunuz Meclis’te kim çoğunlukta? O zaman Özdemir Erdoğan’ın dediği gibi “Paranın ne önemi var?”

Dünya yine boynuz üstünde

Binlerce yıl önce sanılırmış ki; dünya öküzün boynuzları üzerinde durmaktaymış. Öküz kuyruğunu salladıkça da dünya sallanıyormuş. Ama dünyanın şekli neymiş belli değil. MÖ 5. Yüzyıl’da Pitagorcular ‘Dünya küre şeklinde’ demiş. MÖ 4. Yüzyıl’da ise Aristo küre olduğunu ispatlamış. 2000 yıldır kitaplar bunu yazıyor. Yazıyor da, yanlış! Fikri Işık’tan iyi mi bilecekler? O, Bilim ve Teknoloji Bakanı. Ne diyor? Dünyanın küre olduğunu Müslümanlar buldu. Amerika’yı buldukları gibi. Ben de diyorum ki: Hayır. Aristo, Fiteas filan hiçbir şey bilmiyor. Dünya boynuz üstünde. Ama binlerce yılda nüfusu en az 7 milyar arttığı için artık bir öküz taşıyamıyor. Bir sürü öküz boynuzları üzerinde tutuyor. Bilmez misiniz, Anadolu’da bile ‘dünyayı tutan koca öküz’ söylemi masal konusudur. Hadi şimdi tartışın.

UĞUR ABİ

Çok uzun yıllardan beri ağabeyim olan Uğur Ekşioğlu’nu dün toprağa verdik. Benim saygım, onun içtenlikli sevgisi gözümün önünden geçti. Beşiktaşlılığımız her şeyin üstündeydi. Rahmetli Süleyman Seba ağabeyimizin, Rahmi Koç’a telefon açıp para istemesi ve Uğur Abi’nin de Koç’tan aldığı parayı koltuğunun altında kulübe getirmesinin çok kere tanığı oldum. O daha görevdeyken, ben de yayıncılık yapıyordum. Koç Grubu’ndan sağladığı katkıları ise unutmamız mümkün değil. Ara sıra verdiği nasihatları da, yazıhanesinin üstündeki Vogue’da yediğimiz yemekleri de. Uğur Abi’nin vefatıyla bugün acılaşan tatlı hatıralar. Uğur Abi ışıklar içinde, rahat uyu. Seni Can Ailesi olarak unutmayacağız. Sevgili Süren kardeşimiz ve tüm ailesine de sabırlar diliyorum.

TUR OPERASTÖRÜ DAVUTOĞLU

Başbakan Ahmet Davutoğlu, asli görevinin yanında tur operatörlüğüne de başladı. Liderlere tur öneriyor. Seçim öncesi başlarına gelecekleri görmeleri için de erken rezervasyon sunuyor. Bahçeli’ye Tunceli’ye gitmeyi önerdi. O da gaza gelip hemen gitti. Dersim’in alevlendiği günlerde gitmeli miydi? Ne oldu turu yarıda kesip hemen döndü. Kaza yapa yapa. Başbakan, memnun mütebessim “Hadi şimdi Hakkari’ye, Van’a, Bitlis’e, Bingöl’e” dedi. Davutoğlu’nda ‘kış’ı yaşamak için tur çok. Kılıçdaroğlu’na da Hakkari’yi öneriyor. “İzin almadan ama” diyor. Değişik destinasyonları var. Siirt, Batman, Bingöl, Iğdır. Ama bir şartı var. “Gittiğin yerlerde İstanbul’da, İzmir’de konuştuğun gibi konuşacaksın, farklı değil” diyor. Bu arada ‘Davutoğlu Tur’un erken rezervasyon süresi 14 Haziran’a kadar da geçerliymiş.

MERAK BU YA...

¦ Türkiye yolsuzluk algısında en çok gerileyen birinci ülke olmuştu. Şimdi ise internet özgürlüğünde son sıralara yerleşti. Altımızdakiler ise Sri Lanka ve Zimbabve. Başarı üstüne başarı. Gururlanmak için neden çok yani.

¦ Osmanlı Türkçesinin liselerde zorunlu ders olması için ilk adım atıldı. Eh artık gençler dedelerinin mezar taşlarını okuyabilecek. Ceza böyle olur işte. Gençler biz sizin Türkçe’nizi anlayamıyorduk, bakalım sizler Osmanlıca’yı nasıl sökeceksiniz?

¦ Artık oteller, golf tesisleri, toplu konutlar ÇED raporu dışında bırakılarak, ÇED’in ölüm fermanı imzalanmıştı. Jet jest olarak da Akkuyu için Putin havadayken ÇED onayı verildi. Gerçekten merak ediyorum bu onay çakma mı diye. Öyleyse 3 maymunu oynayanlara bravo.

¦ Açlık sınırında yaşayanlar gözünüz aydın. Cumhurbaşkanı tokluk reçetesini verdi. Günde 3 hurma. Efendim? Yoksa siz peygamberimizin ümmeti değil misiniz?

¦ G 20 dönem başkanlığımızda ‘yolsuzluk’ üzerinde duracaktık. Neyse ki uyandık ve sustuk. Yolumuz uygulama, kapsayıcılık ve yatırım oldu. Ya yolsuzluk kalsaydı neler olurdu acaba?

¦ AK Saray’ın müteahhiti Erman Ilıcak, “Burası da Anıtkabir gibi miras kalacak” demiş. Hay dilini... Anıtkabir’in kutsiyeti ile şaibeli sarayı kıyasladığın için.

¦ Artık apaçık belli oldu, yolsuzluk yapmak suç değil. Haberini yapmak ise suç. Hem de vatana ihanet. Bu ihaneti göze alacak kimlerdir sizce?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder