Büro olur şirket olmaz

Üç bloklu bir sitede oturuyorum. Blokların bodrum ve zemin katında işyeri, diğer katlarda mesken var. İkinci katta oturuyorum, dairemin niteliği mesken. Ancak bazı katlar tapuda mesken görüldüğü halde işyerlerine kiraya veriliyor. Bu işler yapılırken kat maliklerine soran olmuyor ama belediye izin veriyormuş. Buna nasıl mani oluruz? Böyle bir hakkımız var mı? K.B.

Kat mülkiyeti mevzuatına tabi binalarda bağımsız bölümlerin niteliği tapu kayıtlarında bellidir. İşyeri, mesken veya depo olarak vasıfları belirtilir ve bu yerler vasıflarına uygun kullanılır. Meskenlerde işyeri yapılamaz. Dolayısı ile sizin binanızda da meskenler işyeri olarak kullanılamaz. Ama bunun bir istisnası vardır. Meskenlerde avukat bürosu gibi büro vasfında işyerleri ile doktor muayenehanesi kurulabilir. Bunun dışında işyeri olamaz.

[[HAFTAYA]]
Bazı şirketler irtibat bürosu kurar ve adı ‘irtibat bürosu’ olduğu için bu yerin büro vasfında olduğunu iddia eder, oysa ünvanından bir ticari şirket olduğu anlaşılan her işyeri ticari bir kuruluştur, büro vasfında olduğu kabul edilmez. Bu işyerlerinin, meskenlerde açılabileceğine dair belediyelerin izin verme imkanı yoktur. Dolayısı ile sizin bu yerler için eski hale getirme ve meskene dönüştürme talebi ile dava açma imkanınız var. Bulunduğunuz yerdeki sulh hukuk mahkemesine başvurup bu tür kullanmaya son verilmesini isteyebilir ve bu davadan da sonuç alabilirsiniz.

Sanırım haciz yok

Kayınbiraderimin kredi kartı borcu varmış, bankalar icra takibi yapmış. Kayınpederinin evine hacze geldiler. Evde kendisine ait hiç eşya yok. Zaten kayınbiraderin hayatta tek malı yok. İcra memuru evde dolaşmadı bile, bir ödeme anlaşması yaptılar gitti. Şimdi bankadan arıyorlar yarın eşyayı kaldırmaya geleceğiz diyorlar. Böyle bir iş olur mu? R.N.

Size net yanıtı verebilmem için icra dosyasını görmem lazım, doğrusu siz de aydınlanmak için dosyayı bir bilene incelettirin. Zira ‘eşya haciz etmemişler’ sözü bir ihtimal ancak doğru olabilir. Belki kayınbiraderden taahhüt aldılar, belki evde bulunan birini kefil yaptılar. Şayet evdeki eşyayı haczettilerse elinizde bir haciz tutanağı olmalı ve birilerinin yed-i emin olarak imzası alınmalı. Bir taahhüt varsa borçlunun, bir kefalet varsa kefilin imzası alınmalı. Acaba bunlardan hangisi yapıldı bir düşünün. Şayet ev eşyası haczedilmedi ise bu takdirde kefile veya taahhüt edene karşı hukuki işlem başlayabilir. Ancak sabah telefon edip öğleden sonra hacze gelme işini pek anlamam. Hacze gelecek adam öyle davul zurna ile gelmez. Demek ki bu işte bir terslik var. Üstelik borçlunun borcu için bir başkasının malı da haczedilemez. Olaya bu gözle bakın bakalım ne göreceksiniz?