Giriş
Kat maliki olan kişinin eşi toplantılara katılabilir mi? Oy kullanabilir mi? Vekalet alabilir mi? E.A.
Kat mülkiyeti mevzuatına tabi binalarda kat malikleri kurulu, adından da açıkça anlaşılacağı gibi kat maliklerinden oluşur. Kat malikleri dışında bir başkası toplantıya katılamaz, katılsa bile oy kullanamaz. Bunun içine elbette eşler de girer. Aile içinde tapuda adı görülen kat maliki kim ise toplantıya o katılır, o oy kullanır.
[[HAFTAYA]]
Vekalete gelince, kat maliki toplantıya katılamayacak ise yazılı bir vekaletname vermek kaydı ile herhangi birini vekil tayin edebilir. Vekil toplantıya katılır, oy kullanır. Bu vekil elbette eş de olabilir. Ancak bu eş toplantıya asil sıfatı ile katılmaz vekil sıfatı ile katılır. Tutanağı da vekil olarak imzalar. Şayet malik olmayan eş, vekil sıfatı olmadan yani vekaletname ibraz etmeden toplantıya katılmışsa müzakerelere iştirak edemez, oy kullanamaz. Vekaletnamenin noterden olması gerekmez yazılı olması yeterlidir.
Eve girilir
Kredi kartından dolayı 10 bin TL civarında borcum birikmiş, ödeyemedim. Eve ödeme emri geldi, takibin kesinleştiği yazıyor. Bir de eve hacze gelindiğinde evde kimse olmazsa çilingirle kapının açılıp haciz yapılacağı yazılı. Danıştığım bazı kimseler bu kadar para için eve gelinemeyeceğini olsa olsa maaş haczi yapılacağını söyledi. Bunların doğruluk oranı nedir? P.P.
Anlattıklarınız bana biraz tuhaf geldi, açıklayınca neden tuhaf karşıladığımı siz de anlayacaksınız. Birincisi, eve ödeme emri geldi ise icra takibi yeni başlıyor demektir. İcra takibi yeni başlıyor ise daha takip kesinleşmemiş demektir. Dolayısı ile hem ödeme emri gelip hem de takibin kesinleştiğini söylemek hukuken mümkün değil. Zira takibe, süresi içinde itiraz ettiğinizde takip duracak dolayısı ile de kesinleşmeyecektir. O halde ödeme emrinin geldiği anda kesinleşmesi mümkün olmadığından birinci tuhaflık burada. Bir ihtimal belki gözünüzü korkutmak için size basit bir mektup gönderip, başına “ödeme emridir” yazmış olabilirler. Bu nereden aklıma geldi? Benzer olaylara tanık oldum. Borçluya bir mektup yazıyorlar üstüne de hukuka aykırı olarak “ödeme emri” yazıyorlar altına da tam iki sayfa döşeniyorlar, asarız keseriz diye. Sizinki de bunlardan olabilir. Geçersizdir, önemsizdir hatta suçtur. Ancak kesinleşmiş bir icra takibi söz konusu olduğunda da hacze gelindiğinde evde olmazsanız kapınızın çilingir marifeti ile açılıp eve girilip eşyanızın haczedileceği iddiası doğrudur, mümkündür. Bu para için eve girilmez diye bir teselli de söz konusu değildir, her borç için eve girilebilir, haciz yapılabilir. Şayet kesinleşmiş bir icra takibi söz konusu olursa bu konuyu önemseyin.
Bildirmek mecburi
Annem ve babam aynı işyerinde yedi senedir çalışıyorlar. Annem sakatlandı, bu nedenle öğrendik ki sigortası yok. Buna karşı dava açmak istiyoruz, bazıları dava açsanız bile kazanamazsınız diyor, bu doğru mu? D.K.
Çalışan kimsenin sigortaya bildirilmesi keyfi bir durum değildir. Bu mecburidir. İşveren çalışanını mutlaka sigortaya bildirecek ve primlerini ödeyecek. Bildirmeme durumunda oldukça ağır maddi müeyyide uygulanır. Dolayısı ile de sigortaya bildirilmeden çalışmak birtakım hakların kaybolması demektir. Birtakım haklarını kaybetme durumunda olanların da haklarını araması kadar tabii bir şey olamaz. Bu halde anne ve babanızın durumlarını Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirmesinde ve geçmiş yıllarının saydırılması için gerektiğinde dava açmalarında hiçbir sakınca yoktur. Hatta sakınca bir yana menfaatleri vardır. Sigortalılığını saydırma talebi ile açılacak dava, işyerindeki çalışmaların sona ermesinden yani işten ayrıldıktan sonra da açılabilir.
