Şirin Sever ERHAN YAZICIOĞLU ANLATTI: “Ciğerimi yediler” lafı ipleri kopardı
HABERİ PAYLAŞ

ERHAN YAZICIOĞLU ANLATTI: “Ciğerimi yediler” lafı ipleri kopardı

İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu, 2014 Temmuz’unda geldiği görevden yılbaşı öncesi istifa etmişti… Kendisine verilen sözlerin yerine getirilmediğini söyleyerek görevi bırakan Erhan Yazıcıoğlu, “Mahcup oldum, sağlığımı yitirdim. Çok üzdüler beni, ciğerimi yediler” diye açıklama yapmıştı. Giderayak söyledikleri herkesi merakta bıraktı. Ben de kendisiyle konuşmak istedim; anlattı…

***

-Bu görev bana teklif edildiğinde Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a, ‘Kabul ederim ancak bir iki isteğim olacak’ dedim... Tiyatroyu şu an belediye yönetiyor; oysa tiyatroyu tiyatrocular yönetmeli. Başrol oynatıp kadroya alamadığımız oyuncular var, kadro verilmeli. Üç yıldır teşvik ikramiyesi ödenmedi. Özetle ‘Tiyatroyu bu şartlarla yönetemem’ dedim. Kadir Bey de, ‘Tamam ama acele etmeyeceksin’ dedi.

Haberin Devamı

-Ben de çalışmaya başladım.... Medyatikliğimi tamamen tiyatronun lehine kullandım. Seyirci yüzde 90’ları aştı. İstanbullu memnun, içeriye bir enerji yansıdı. İnsanlar 15 saat çalışıyor, çıtları çıkmıyor. Onları motive etmek için çok yoruldum. 1.5 senedir çocuk gibi oyaladılar beni...

Süha Uygur (solda) göreve gelir gelmez Erhan Yazıcıoğlu’nu evinde ziyaret etti.

-Benim seçtiğim oyunlara karışmadılar. Güvendiler bana, çok kibar davrandılar. Tiyatroya da, bana da gerçekten kol kanat gerildi, inkâr edemem. Ama haklarımızı isteyince bozuştuk. Bütün dava, arkadaşlarımızın Gezi’de iki tweet atması... Bu ne kin? Hani barış olacaktı?

-En son ‘Ciğerimi yediler’ dediğimde ipler tamamen koptu! Bir ay önce dedim ki, ‘30 Aralık’a kadar istediklerimden birini yapın, kalayım…’ O gün de tomografiden çıkmıştım, ciğerlerimde lekeler vardı. Gazeteciler ‘İstifa edeceğiniz doğru mu?’ diye aradığında, hastalığımı yeni öğrenmiştim. İsyan edercesine söyledim o lafı. Cumhurbaşkanı da, Kadir Bey de şefkatli adamlardır ama bir telefon bile açmadılar. Zoruma gitti, içim acıdı. Şimdi iyiyim ama 50 yıllık sanatçıya telefon edebilirlerdi.

-Yerime getirilen Süha Uygur, çok sürpriz bir isim. Hiç ismi geçmemişti. Gizli bir görüşme yapıldı belki de, bilmiyorum. Fakat görev verilir verilmez, büyük jest yaparak beni ziyaret etti. Bizim çevremizde pek rastlanmayan bir şıklık yaptı. Beni çok mutlu etti. İnşallah onun döneminde bütün bu eksikleri tamamlarlar, benim dönemimde olmuş kadar sevinirim.

Haberin Devamı

-Süha Uygur, oyuncu, yönetmen değil. İşin organizasyon ve yapım tarafında çalışmış. Turneler hazırlayan biri. ‘Uygur Çocuk Tiyatrosu’nu kurdu. Yeterli olup olmadığına, ne yapacağını hep birlikte görüp karar vermek isterim.

Megastar evlenir mi?

Önce sevgilisinin kim olduğu öğrenildi. Sonra Tarkan bizzat açıklama yaptı: “Kısmetse 2016’da evlenirim...” Fakat kimse inanmıyor; ihtimal vermiyor bu işe. Hatta kimse Tarkan’a evliliği yakıştırmıyor... ‘Megastarlar evlenmez’ diye gizli bir kural var belli ki! Toplumun kuralları o kadar baskın ve net ki, megastar olsan bile otomatik olarak yapıyorsun bunları: Yaşın geçmeden evleneceksin, mümkünse 3 çocuk yapacaksın!

Kimse sana bunu dayatmasa bile, kaçınılmaz son bu. Şu anda vizyonda olan ‘The Lobster’ filmi, işte tam da bunu anlatıyor. Toplumda herkes çift olmalı, yalnız kalmamalı. Kazara yalnız kalırsan, bir otele yerleşip eş bulmak zorundasın. Bulamazsan, 45 günün sonunda bir hayvana dönüştürülüp ormana bırakılıyorsun. Yunan yönetmen Lanthimos’un filmi, toplumsal dayatmalarla ince ince dalga geçiyor. İzlemenizi tavsiye ederim.

Haberin Devamı

Ahlak sadece iki tenin birbirine değmesi değildir

Diyanet’ten yine, yeniden, taze, dumanı tüten sıcacık uyarılar geldi… Bu kez diyorlar ki; evlenme hazırlıkları yapan nişanlıların flört etmeleri, ‘dost hayatı’ yaşamaları, dedikoduya mahal verecek şekilde baş başa kalmaları, el ele tutuşmaları İslam’a aykırıdır, yapmayın! Aslında uyarı yapacakları ciddi ve önemli başka mevzular var, hatırlatmak isterim: Mesela hırsızlık, yolsuzluk yapmayın… Çocuklarınızı dövmeyin... Birbirinizi öldürmeyin… Kadınlara eziyet etmeyin, el kaldırmayın… İnsanları yurdundan, evinden sürmeyin… Her konuda ahlaklı olun... Ahlak sadece iki tenin birbirine değmesi değildir, biraz insan olun deseler ya!

Ne demek şimdi bu?

Diyanet’in internet sitesindeki ‘Fetvalar’ bölümünde “Alevi olan kişi ile evlilik caiz midir?” sorusuna şu yanıt veriliyor: “Müslüman olanla evlenilir, olmayanla evlenilmez.” Ne demek şimdi bu? Alevi ile Sünni evlenemez mi yani? Ağızdan çıkanı kulak duymalı.

Çantası çakma!

Mahlukatzade’lerin gelini Sincap Hanım önceki gece ‘Hayvan Dostları’nın Gülhane Parkı’nda verdiği davete tek başına katıldı. Dedikodu o ki; 3 ay önce nikah masasına oturduğu 4’üncü eşiyle de arası bozukmuş!

Ama Sincap Hanım’ın dünya umurunda değildi. ‘Karlı İstanbul’da Sıcak Kestane’ temalı davete çok uygun giyinip şık şıkıdım gelmişti. Hemen söyleyeyim; kuyruğuna bayıldım. Ayol o ne ponpon, o ne tonton şey öyle. Kızmaca darılmaca yok şekerim: Kırmızı rugan çantası çakmaydı!!! O sahte çantaların Kapalıçarşı’da satıldığı dükkanı biliyorum. Atkıyla çantanın renk uyumuna bittim. Tamam da, ne ayol bu kırmızı merakı böyle… Boğa güreşine mi gidiyoruz?

POSTA’NIN MEŞHUR ‘SON ÜTÜCÜ’SÜ HUBAN AYŞEM'E SEVGİLERİMLE...

Ressam Ahmet Güneştekin’in 'EN'leri

-En son okuduğunuz kitap?

Rüstem Batum’un polisiye romanı ‘Tek’...

-En son izlediğiniz film?

‘Düğün Dernek 2’

-En son dinlediğiniz albüm?

Adele’in son albümü: ‘25’.

-En büyük zaafınız?

Tatlı! Özellikle dondurmaya çok düşkünüm. Bu yüzden kilo alıyorum.

Ressam Ahmet Güneştekin

-En sevdiğiniz yemek?

Çömlekte uzun süre pişmiş, acılı kuzu güveci.

-En büyük pişmanlığınız?

Yazabilecek, ifade edebilecek kadar büyük bir pişmanlığım olmadı.

-Hakkınızdaki en büyük şehir efsanesi?

Başarımın ardında lobilerin olduğu söyleniyor. Bu beni gerçekten çok güldürüyor.

-En son ne zaman/neye güldünüz?

Her zaman gülecek bir şeyler bulmasını bilirim. Hemen her gün gülüyorum.

-En son ne zaman ağladınız?

Kürdistan Süleymaniye’de, Yaşar Kemal için düzenlenen ‘Kültür ve Edebiyat Festivali’nde konuşma yaparken… Mavi renkle ilgili bir şeyler anlatırken, Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Hanım ile göz göze geldik ve ikimiz de ağlamaya başladık.

-En çok ne yaparken iyi hissedersiniz?

Resim yaparken.

-En son indirdiğiniz aplikasyon?

Spotify.

-Kendinize en son ne aldınız?

Bir ayakkabı düşkünü olarak ayakkabı.

-En son ne zaman spor yaptınız?

Doğrusu, yurt dışı sergi ve seyahatlerimin yoğunluğundan 6 aydır spor yapamadım.

-Biz konuşmadan önce en son ne yapıyordunuz?

Resim.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder