İyice ayrıştık yabancılaştık

Türkiye’de herkes kendisi gibi düşünenlerle yaşamak istiyor. Tercihleri, duruşu ve görüşleriyle farklı olanların aynı ortamda bulunmaya bile tahammülü yok.

Türkiye’de herkes kendisi gibi düşünenlerle yaşamak istiyor. Tercihleri, duruşu ve görüşleriyle farklı olanların aynı ortamda bulunmaya bile tahammülü yok.

Geçmişte de siyasi görüşleri ayrı olanların anlaşamadığı ortamlar olurdu; fakat bu kez geldiğimiz seviye endişe verici. Halkın yüzde 76’sı başka partiden komşu istemiyor.

Yüzde 78’lik kesim başka partiden biriyle iş yapmak istemiyor. Yüzde 73’ü farklı görüştekiyle dostluğu reddediyor. Bu gerçekler Doğan Holding tarafından desteklenen “Müştereklerimizi Yeniden Keşfedelim” çalışması kapsamında ortaya çıktı.

Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı Reklamcılar Derneği’nin düzenlediği Kristal Elma’da kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Sözünü ettiğim çalışmanın tam adı “Ortak Değerler Hareketi”.

Somut verileri analiz ederek Türkiye’de kutuplaşmanın ortadan kaldırılmasını, güven ve iyi niyet ortamının güçlendirilmesini hedefliyor.

Çalışmanın ortaya çıkardığı en korkunç gerçek şu: “Karşınızdakine güvenir misiniz?” sorusuna 10 kişiden 9’u “Hayır” diyor. Güvensizlik hissedenlerin oranı Kuzey Avrupa ülkelerinde 10 kişiden 1 veya 2.

★

Doğan Yayın Grubu’nun duruşu ve ilkeleri de aslında Begümhan Doğan Faralyalı’nın anlattıklarını destekler nitelikte. İnce belli bardaktan çay ve simit örneğiyle sembolleşen ortak değerler yolculuğunu ben daha ileri götürmek istiyorum.

Zira grubun kurucusu ve Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın yöneticilerine ve yayın yönetmenlerine aktardıkları aklımda: “Dürüst, eşitlikçi, adalet ölçüsünden ayrılmayan, demokrasiye bağlı, çok sesliliği savunan, milletine ve değerlerine saygılı bir yayın içeriği...”

Bu anlattıklarımda “ortak Türkiye ideali” var. Kökeninde; etnik kimliği, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm insanların eşitliğini, özgürlükçü bir temelde savunmak yatıyor.

Buradan yola çıkarak bizi biz yapan birçok sembolü öne çıkarabiliriz. Yeter ki adalet ölçüsünü kaybetmeden eşitlikçi demokrasiye sahip çıkalım ve bir arada yaşama irademizi güçlendirelim.