Yazgülü Aldoğan Kaldırın, susturun, alın ve içeri atın
HABERİ PAYLAŞ

Kaldırın, susturun, alın ve içeri atın

Haberin Devamı

Kırk yıllık gazeteciyim, bugünlerde yaşadığımız kadar zor günler görmedim! Sabah haberlere bakmaya korkar olduk, yine hangi şer haberiyle karşılaşacağız diye! Bu kadarını hak ediyor muyuz?

Evet. Her toplum hak ettiği şekilde yönetiliyor! Baskı 14 yıldır tırmanarak devam ediyorsa, kendi düşen ağlamamalı! Nedir demokrasi? Çoğunluğun azınlığın tepesine binme, sinek gibi ezme rejimi değildir! Azınlığın haklarının çoğunluğun hakları kadar korunduğu bir sistemdir. Türkiye’de nasıl işliyor? B

akınız 7 Haziran seçimlerine: Muhalefete hükümet kurma görevi, koalisyonu deneme şansı verilmedi. Tekrar seçime gidilerek yaratılan terör ortamında seçim sonuçlarının değişmesi sağlandı. Hele şimdi ülke, darbe girişimi bahane edilerek muhalefet ve hatta parlamento safdışı edilerek yönetiliyor. ‘Demokrasinin ne suçu var, bu demokrasi değil ki’ derseniz, o da doğru!

Siyasetten sanata!


Anayasa Hukuku derslerinde Mümtaz Soysal’ın bir benzetmesini hiç unutmadım: Bileşik kaplar sistemi. Birbirine bitişik kapların eni ne olursa olsun, içine koyduğunuz sıvının miktarı aynı olur!

Bir ülkede demokrasi yoksa, onun etkileri sanatta da eğitimde de sokakta da siyasette de aynı oranda görülüyor. Perşembe gecesi yaşananlara bakın: İstanbul Sanat Fuarı’na bilet alarak giren 30 kişilik bir grup beğenmedikleri bir sanat objesinin önüne gelip protesto yapıyor.

Ali Elmacı’nın Şilili bir galeride sergilenen eseri mayolu bir manken ama önünde Abdülhamit’in fotosu var. “Kutsallarının böyle kullanılmasının yanlış olduğunu” söyleyen grup bunun kaldırılmasını istiyor.

Galerici korkup kaldırıyor, sonra İC’nin yöneticisi Ali Güreli’nin müdahalesiyle tekrar yerine konuyor. Protestocular zafer pozu veriyor, sanatçı karakola gidip şikayetçi oluyor ama sonra o da korkuyor ki işini sergiden kaldırıyor.

Fena faka bastılar

Gece yaşanan bu olayın şokunu atlatamadan sabah kalktığımızda öğreniyoruz ki biz uykudayken, ifade vermeye gitmedikleri için HDP’li milletvekilleri kapıları kırılarak gözaltına alınmış ve zorla ifadeye götürülmüş. Zaten istedikleri de bu görüntünün verilmesiydi, bence faka basılmış.

İki olayı niye birleştirdim? Aynı baskı da ondan. Bir eseri beğenmeyebilirsiniz; ben de beğenmedim. Eleştirebilirsiniz. Ama tehditle “Kaldırın bunu” deme hakkınız yok. Sanatçının özgürlüğü bu. Onu beğenip satın alan da var. Tıpkı HDP’liler gibi. Politikalarına karşıyım.

Teröre sırt çeviremediler. Kandil’e karşı omurgalı duramadılar. Ama altı milyon oyla milletvekili seçilmişlerse, bu sistem demokrasiyse, gece yarısı evinin kapısını kırıp kafasını eğip savcıya götüremezsin.

Hele şeytanlık yapıp uçak fobisi olan adamı (Sırrı Süreyya Önder!) zorla helikoptere bindirip işkence yapamazsın. Beklersin, dönemi biter, milletvekilliği sona erer, hesabını sorarsın. Bu aynı zamanda diğer muhaliflere de gözdağıdır. “Milletvekiline bunu yaparsam, sana neler yaparım” demektir, ki yapılıyor.

Tahammül artık yok!

Üç gün sürecek bir sanat fuarında sergilenen çalışmaya tahammülsüzlük, Kürt milliyetçiliği yapan politikacıya tahammülsüzlük, muhalif yayın yapan gazete ve gazetecilere, karikatüristlere tahammülsüzlük.

E nereye kadar gidecek bu? Türkiye, açık hapishane olana kadar mı? Görünüşe bakılırsa az kaldı. Diyarbakır’da terör saldırısında hayatını kaybeden herkese rahmet diliyorum. Yılanın kuyruğuna basınca sokuyor!

Altmışıncı yıla muhteşem konser

Türkiye’nin yüz akı şirketlerinden TEKFEN Holding ve TEMA Vakfı’nın kurucusu, çevreci Nihat Gökyiğit’i kutluyorum. Öyle güzel bir kutlama yaptılar ki. Şu karanlık günlerde muhteşem bir dinleti hazırlamışlar.

TEKFEN Filarmoni Orkestrası, Göksel Baktagir’in ilk kez çalınan eseri Doğu Rüzgarı ile uçurdu dinleyiciyi. Yunanlı diva Alkistis Protopsalti sesiyle... Theodorakis, Livaneli ve Kraounakis’ten söylediği şarkılarla...

Bir de Rabih Abou Khalil’in bestesini ud, bendir ile dinlemek ayrı bir tattı. Irina Akulnina’nın ilk kez dinlediğim dombra ile çaldığı Çingene Dansı’nı ise unutamayacağım! Bu kadar değişik gamlarda, değişik tatlarda, değişik enstrümanlarla hazırlanmış olağanüstü bir repertuarı TEKFEN Filarmoni Orkestrası, şef Aziz Shokhakimov’la seslendirdi. Bu kadar güzel kutlanır. Nice altmış yıllara!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder