Giriş
Dizilerde oyuncuların küçük harflerle konuşması (öyle denir ya) yani fısıldaması ilginç bir şekilde sahnenin çöpe gitmesine neden oluyor... İki karakterin arasında küçük seslerle yapılan her diyalog hem anlaşılmıyor hem de vurgu ve desibel sorunu yaşadığı için havada kalıyor...
Mesela önceki gün “20 Dakika” (Star TV) isimli dizide Ali karakteri Melek’e fısıldayarak onu kurtaracağını söylüyordu. Ses, tıslama gibi çıktığı için oyuncunun ne dediğini birkaç tekrardan sonra anladım... Misal, “Öyle Bir Geçer Zaman ki”de de (Kanal D) Cemile ve Arif’in konuşmaları kimi sahnede öylece havada asılı kaldı... Fısıldama sorununa net bir çözüm bulunması gerekiyor. Yoksa yazılan suya, izlenen havaya karışıyor!
IŞIK BİRAZ DAHA IŞIK!
“Yol Ayrımı” (TRT 1) isimli dizi yakın tarihe farklı açılardan baktığı için kısa zamanda dikkatimi çeken bir çalışma oldu... Ama bir üçlemenin parçası olarak ekrana gelen dizide şöyle bir sorun var. Ekranda bir diziden çok belgesel havası yaratılıyor... Diyaloglarda kullanılan dilden sahnelerde kullanılan renge kadar drama meselesiyle uyuşmayan bir tablo var ortada. Ve bu fena halde kahverengi bir tablo...
İçeriğe gelince; orası zaten tam bir bıçak sırtı. Meselenin bir ucunu kaçırırsa yakın ve yaşanmış bir tarihte önemli bir tahrifat ortaya çıkabilecek gibi... Bu türden alengirli işlerde ekstra bir emeğe ihtiyaç var. Çünkü mesele hızlıca çekip bir sonraki haftaya yetiştirilecek kadar basit değil!
[[HAFTAYA]]
Tanıtım izletiyor!
Şu bir gerçek ki Acun Ilıcalı’nın işlerinin izlenir olmasının nedeni sadece yayınlarının kendisi değil. Acun yarışmalarını hafta boyunca öylesine ilginç tanıtımlarla ekrana sürüyor ki, mesela bir “O Ses Türkiye”nin (Star TV) düello tanıtımları insanda huzursuzluk verici bir heyecan yaratıyor. İzleyen kimin kazandığını görmesi şartmış gibi hissediyor... “Yetenek Sizsiniz Türkiye” isimli yarışmanın tanıtımları da farklı değil. Kimisinin altı boş bile olsa insan tanıtımı yapılan her yarışmacıya dikkat kesiliyor... Ekranda sihir yaratmak böyle bir şey olmalı işte. Hem tanıtım denen şeyin önemini de dosta düşmana gösteriyor; haksız mıyım?
CEM YILMAZ D-SMART’I SEÇTİ!
Cem Yılmaz mizahıyla da vizyonuyla da eskimeyen bir isim. Misal, gösterisini sinema kurgusunda salonlara sürüyor ve üç haftada milyonlarca kişiyi gişeye taşıyor... Bugüne kadar yaptığı şovları, çektiği filmleri ile TV’den uzak bir yaşama biçimini benimseyen Cem Yılmaz, tüm bu üretimiyle D-Smart ekranında olma kararı aldı... Platformun yöneticisi Ali Güven ile önceki gün lafladık. Cem Yılmaz elbette ki önemli bir izlenme atağı. Ama platformun yürüdüğü nokta da bir hayli dikkat çekici...
D-Smart’ı tek başına bir dijital platform havasından çok internet hizmeti de veren farklı bir kimliğe taşınmış gördüm. Hani yağmurlu havalarda sıklıkla şikayet ettiğimiz görüntü kaybının D-Smart’ta olmayışının nedenini de öğrendim bu arada... Türksat uydusu üzerinden hizmet verdiği ve uydu tam da tepemizde bir yerlerde yer aldığı için öyle meteorolojik durumlar yayını etkilemiyor. Aynı uydu üzerinden yayın yapan hemen her kanal da bu platformda olmayı tercih ediyor. Yani içerik giderek zenginleşiyor...
Ama asıl bomba farklı. Önümüzdeki günlerde netleşeceğini düşünüyorum. Ve sürprizi bozacak değilim. Şu kadar ipucunu vereyim ama; “çok yakında yakın uzak tüm coğrafyalarda şaşırtıcı bir Türk yayıncılığı konuşulacak”. Hadi hayırlısı!
Kulağı ele alacağız!
Usta müzisyen Özdemir Erdoğan uyardı. “Yayınlarda program ile reklam arasındaki ses farkı, aniden yükselip alçalan sesler bir süre sonra kalıcı bir duyma sorununa yol açabilirmiş”... Bu meseleyi yıllardır köşeye taşıyoruz. Basit bir ses mühendisliğiyle altından kalkılabileceği de çok net. İzleyiciyi elinde kumanda kulak sağlığını korumak zorunda bırakmayan ilk kanal alkışı da iftiharı da hak edecek bana göre!
İKİ KADIN VE ÇİZGİLERİ!
“Öyle Bir Geçer Zaman ki” (Kanal D) dizisinde Cemile’nin sezon başına oranla neredeyse 10 yaş kadar gençleştiğini sanırım hepiniz fark etmişsinizdir. Aşk mı dersiniz, yoksa makyaj hatası mı; bilemem. Ama Cemile o eski Cemile değil! Aynı şekilde Hürrem yengemiz de (Muhteşem Yüzyıl/Star TV) giderek yaşlanıyor. Art arda kazandığı onca zaferde yüzü fazlasıyla güldüğü için mi arttı dersiniz kırışıkları, yoksa makyaj abartısı mı; onu da bilemiyorum. Ama Hürrem de eski Hürrem değil!
