Magazin Türkan bir idoldür büyük bir stardır onun gibisi gelmez

Türkan bir idoldür büyük bir stardır onun gibisi gelmez

Paylaş
Türkan bir idoldür büyük bir stardır onun gibisi gelmez

"Türkan'la birlikte 25'in üzerinde filmde başrol oynadık. İnanılmaz bir oyuncudur. Mesela o dönem ‘dört yapraklı yonca’ vardı. Bir daha böyle bir şey oluşması mümkün değil.

Kaç kuşak onun filmleriyle büyüdü, büyülendi. Türk Sinemasının en yakışıklı jönlerinden. Yeşilçam’ın unutulmaz ismi Ediz Hun, hep takdir ediliyor, saygı ve hayranlık uyandırıyor ve çok beğeniliyor. Usta oyuncuyla geçmişten günümüze keyifli bir yolculuğa çıktık.

Haberin Devamı

YURT DIŞINDA SANATÇIYA KIYMET VERİLİYOR BİZİM SADECE CENAZELERİMİZ KALABALIK OLUYOR

79 yaşından sonra tiyatroya başlayan tek sanatçısınız sanırım, nasıl oldu bu?

Bu konuda dünyada tek olabilirim, hatta Guinness Rekorları Kitabı’na girebilirim. (Gülüyor) 130’un üzerinde filmim var ama tiyatro bambaşka bir şey. 2019’da tiyatro sahibi Savaş Özdural ve eşi Pelin Hanım’la buluştuk. “Biz bir tiyatro oyunu sergileyeceğiz. Sizi düşü nüyoruz” dediler. ‘Neden ben?’ sorusuna cevap ararken bir şekilde beni ikna ettiler.

BAŞTA OYUNCULUĞA SICAK BAKMADIM

23 yaşından bu yana ünlüsünüz. Zor olmadı mı bunu taşımak?

Zorluklar çoktu ama güzeldi de. Çok şey öğrendim ve öğrettim. Dile kolay, 1963’ten bu yana çalışıyorum.

Haberin Devamı

Nasıl başladı her şey?

Babam makine mühendisi, annem felsefe öğretmeni. Ben tek çocuğum. Babam ve annem o dönem Büyükada’da oturuyorlardı. Acar Film’in genel müdürü Sabahattin Sürmeligil de iyi dostları. 23 yaşındayım; bir gün babam, ben ve Sabahattin Bey, oturuyoruz, dedi ki “Oyunculuk yapmayı düşünmez misin? Sıcak bakmadım çünkü okuyordum. Ama sonra beni ikna etti ve Ses Dergisi’nin yarışmasına başvurdum.

Sonra neler yaşandı?

İlk elemeleri kazandığımı yazan bir evrak geldi. Çemberlitaş Divan Yolu’ndaki ‘Ses’ mecmuasına çağırıyorlardı. Gittim, herkes orada… Ajda Pekkan, Hülya Koçyiğit ve daha niceleri… 1.87 boyunda, zayıfım. Hiç ümidim yoktu. Pek de umurumda değildi zaten çünkü Almanya’da diş hekimliği okuyordum. Ama tesadüf o ki; biz Ajda Pekkan’la birinci olduk. Aylardan temmuz, yıl 1963. O gün bugündür de buradayım işte.

İLK FİLMİMDE HEYECANDAN BAYILACAKTIM

İlk filminizi hatırlıyor musunuz?

Elbette. ‘Genç Kızlar’ filmi. Edebiyat öğretmeni İskender rolündeyim. Karşımda 60 kız, ikinci sırada Türkan Şoray ile Hülya Koçyiğit yan yana oturuyor, kalbim duracak sandım. Elim ayağım titriyor. Kravatlı zayıf, bembeyaz tenli genç bir çocuğum. Düşüp bayılacağım. Filmi çektik. Bir ay sonra seyrettim, birçok sahnede kendimi çok zorlamışım, “Sen bu işin adamı değilsin” dedim kendime. Ama film çok iyi iş yaptı. Başladık öyle.

Haberin Devamı

‘BİZ, ŞİMDİKİLER KADAR PARA KAZANMADIK’ DİYENE İNANMAYIN, HERKES KAZANDI

Sizlerin, şimdiki oyuncular kadar para kazanmadığı doğru mu?

“Kazanamadık” diyenlere inanmayın. Herkes kazandı. Ben Cihangir’de deniz manzaralı daire aldım, adada arsa aldım, üstüne ev yaptırdım. Bir maaşa en iyi arabayı alan bile vardı. Ha başrol değil de, figüran arkadaşların işi gerçekten zordu. Keşke herkes hak ettiğini kazanabilseydi. En çok buna üzülüyorum.

70’LERDE TÜRK SİNEMASI GARİP KULVARLARA YÖNELİNCE HER ŞEYİ BIRAKIP NORVEÇ’E GİTTİM

Sonra bir anda bırakıp neden Norveç’e gittiniz?

Çünkü nahoş şeyler başladı. 1970’lerin ikinci yarısında sinema, uygunsuz bir kulvara çekilmek istendi. Hoş, bana teklif etmeye bile cesaret edemediler ama senaryoda olmayan garip rolleri araya sıkıştırmaya çalıştılar. Hatta bir filmde; figürasyondan 17-18 yaşlarında sarışın, çok hoş bir genç kızı yatağıma koymuşlar, acayip sinirlendim. Kıza da dedim ki, “Paraya ihtiyacın varsa ben vereyim ama bak bu sahneyi çekersen 20 sene sonra çok pişman olabilirsin” Hüngür hüngür ağladı, çekti gitti. Yönetmene ağzıma geleni saydım. “Bana gelen senaryoda böyle sahne yok, bunu çekersen hemen filmi bırakıyorum ve seni mahkemeye veriyorum” dedim. Bu olay benim sinemayı bırakıp iki yaşındaki kızımla ve eşimle Norveç’e gitmeme sebep olmuş hadisedir.

Haberin Devamı

ÇAPKINLIĞIM GENÇLİKTEYDİ EVLENİNCE BİTTİ HEPSİ

Çapkın mıydınız gençliğinizde?

Her erkekte olduğu kadar. Gençsin, yakışıklısın. Neden olmasın ki? Gayet güzel, zarif hanımlar oldu hayatımda. Onlara hep nazik davranırdım. Hiçbiri hakkımda kötü bir şey söylemez. Ama evlenince bitti tüm çapkınlıklar. Berna ile 3 Ocak 1973’te evlendik.

Yeşilçam bitti mi?

Kimse kalmadı ki. Sadece Yeşilçam’ın ruhu devam ediyor. Bizler çok şükür, hayatımızı sürdürüyoruz. Ama zor durumda yaşayan sanatçılarımız var. Amerika’da aktris ve aktörlerin caddelere isimlerini yıldızlarla yazıyorlar. Bizde öyle şeyler de yok. Sadece cenazelerimiz kalabalık oluyor, sonra unutuluyorsun.

TÜRKAN BİR İDOLDÜR BÜYÜK BİR STARDIR ONUN GİBİSİ GELMEZ

Haberin Devamı

Cüneyt Arkın’la herkes sizi rakip biliyor, oysaki çok iyi dostmuşsunuz, doğru mu?

Ah Cüneyt… Rakip ne kelime, benim canımdı. Sanırım dünyanın en yakışıklı jönlerinden biriydi. Yokluğu çok zor. Çok ağladım gidince. Ailesi ile bağımı hiç koparmadım. Cüneyt ile ben aynı dönemde girdik sinemaya. İkimiz de sinemada büyük işler yaptık ama asla aramızda kıskançlık yoktu. Bekarken birlikte çapkınlık yapardık. Türk sinemasına en büyük hizmeti veren isimlerdendir ve ölümsüzdür.

En çok Türkan Şoray ile başrol oynamışsınız doğru mu?

Türkan bir idoldür. Büyük bir stardır. 25’in üzerinde filmde birlikte başroldük. İnanılmaz bir oyuncudur. Mesela o dönem ‘dört yapraklı yonca’ vardı. Bir daha böyle bir şey oluşması mümkün mü değil? Hepsi müthiş isimlerdi.

YILMAZ GÜNEY’İ ÇOK SEVER VE SAYARDIM ÇOK BEYEFENDİ BİR ADAMDI

Yılmaz Güney’le de aynı dönemdensiniz. Tanışır mıydınız?

Çok hoş, iyi, terbiyeli, sakin mizaçlı, efendi, kibar ve çok başarılı bir oyuncuydu. Bazen çekim platolarında karşılaşırdık. Sohbetler ederdik. Sonuna çok üzüldüm. Sinema için büyük kayıp, kıymetli bir aktör. Çok sever, sayardım.

Son dönemde Yılmaz Güney’in şiddet haberleriyle çok tartışma konusu oldu. Bu konuda nasıl düşünüyorsunuz?

Vallahi benim gördüğüm çok yumuşak başlı, çok kibar, beyefendi bir adamdı. Ötesine inanamıyorum. Özel hayat çok önemli, oyuncunun da önüne çıkar, o yüzden dikkatli yaşamalı. Mesela Cüneyt’i de toparlayan eşi Betül oldu. “Betül olmasa yaşayamazdım, kendimi toparlayamazdım” derdi hep bana.