Ogün Temizkanoğlu Ersun Yanal'a düşman mı?

"Yıllarca bu ülkenin yöneticilerini bilgisayarla kandırdığın yetmedi mi? Yardımcılarının başarılarını kendine mal ettin, simdi gerçekleri gördün mü Ersun Hoca? Eğer bu iş bilgisayarla olsaydı Bill Gates Microsoft'u değil, Trabzonspor'u yönetirdi. Haftalardır "Bu defans çok gol yiyor" diye yazıyorum, çiziyorum ama sen bu ülkenin çok tecrübeli hocasısın ya aman dinleme! Bu arada beni okuyor ya da okumuyorsun, inan umurumda değil. Ancak şunu bil: Ben bu takıma 10 yılımı verdim yani senden daha Trabzonluyum."

Neden bu linç?
Yukarıdaki cümleler Trabzonspor'un kendi evinde Napoli'ye 4-0 yenilmesinin ardından Ogün Temizkanoğlu tarafından kaleme alındı. Bir mağlubiyetin ardından teknik direktör, takım elbette eleştirilebilir. Fakat kimin daha fazla Trabzonlu olduğu üzerinden yapılan bir eleştiri hiçbir anlam ifade etmiyor. Bunu bir kenara koyalım, istatistik ve bilimsel verilere verdiği önem nedeniyle nasıl bir hoca linç edilebilir?

Eleştiri değil bu!
"Hoca ben seni uyarayım: Bu Trabzonspor senin oyuncağın ve zevkini tatmin edeceğin yer değil. Avrupa hayali bitti. Bence başkan artık sen de Ersun sevdasından vazgeç" gibi cümleler içinde oynanan futbola, yapılan yanlışlara, teknik ve taktiğe dair neredeyse tek bir cümlenin olmadığı bir 'eleştiri' yazısı içinde akıllara arada bir düşmanlık mı var sorusunu getiriyor.

Sayfaların değerini düşürüyor
Hepsi bir yana, gazetelerin spor sayfalarının değerini düşüren bu tür yazılar, futbol ile ilgili cümleler okumak, oyuna dair içinde nefret olmayan düşünceleri görmek, sahadaki teknik, taktik, diziliş ve oyun felsefesi ile ilgilenmek isteyenleri medyadan uzaklaştırıyor. Futbol sayfasında illa şöhretli futbolcuların mı yazması gerekiyor? Dört, beş dil bilen, sadece Türk futbolunu değil Avrupa futbolunu izleyen, okuyan, kendini geliştiren bloğunda ya da kendine ait sitesinde yazdıklarını duyurmaya çalışan birçok gencin hayallerini süsleyen sayfalara, bu tür bir "düşmanlık" kokan yazılar yakışmıyor.