Şirin Sever 'Oh olsun' diyenle nasıl birlik olayım?
HABERİ PAYLAŞ

'Oh olsun' diyenle nasıl birlik olayım?

Haberin Devamı

Reina’ya yapılan korkunç saldırı birebir yılbaşı kutlamasına, yaşam tarzına yönelik değildi, artık bunu net biliyoruz...

Bu ülkenin karışmasını isteyenlerin eseriydi. Ama bu vahşetin; ülkedeki bölünmüşlükten, başka yaşamlara saygı göstermeyenlerin kavgalarından, yetkililerin de buna izin veren, çanak tutan açıklamalarından beslendiği bir gerçek.

O yüzden şimdi bir bir çıkıyorlar ve “Hayat tarzları üzerinden milletimizi vurmaya çalıştılar” türevi bir sürü gereksiz açıklama yapıyorlar. Artık çok geç değil mi? Toplumu bölen, geren, Noel Baba döven, bildiri dağıtan, insanları rahatsız edenlere gıkınızı bile çıkarmadınız...

Öyle bir gıkınızı çıkarmadınız ki, “Oh olsun, iyi olmuş, içki içiyorlardı” diyenler hiç çekinmiyor, susmuyor, utanmıyor bile artık. Onlara sosyal medya takibi başlatsanız ne olacak? Her biri aramızda yaşıyor, içimizdeler.

Bu saatten sonra biri bana, bu insanlıktan çıkmış güruhla nasıl birlik olacağımı anlatabilir mi acaba?

Kaç gram yaşama sevinci kurtarsak kâr!

Daha önceki olaylardan sonra ‘hissizleştim’ diye yazmıştım. Öyleydim, uyuşmuştum resmen. Artık öfkeliyim...

O kadar öfkeliyim ki, hayata daha çok sarılmak için can atıyorum...

Bu ölümlerin, saldırı ve vahşetin ruhumuzda açtığı yarayı iyileştirmek için elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım... Hazır kıtayım yani! Daha çok kutlama yapmak istiyorum mesela. Geçen yıldan beri doğum günü kutlamama kararı almıştım, artık göbek atarak kutlamak istiyorum. Her tür bayramı kutlamak istiyorum...

Noel’i de, şeker ve kurban bayramlarını da kutlamak istiyorum... İlk açıldığı gün Reina’ya gitmek istiyorum...

Tüm Hıristiyan ve Yahudi bayramlarını kutlarım bu saatten sonra. Budistler’in bayramı var mı? Onu da kutlamak istiyorum. Neyi, neden kutladığımı da kimseye izah etmek istemiyorum!

Tam da okuduğum bir yazıdaki gibi; sizden kaç gram neşemizi kurtarsak, kaç gram yaşama sevincimizi korusak kârdır. Bizi bu kafaya geçirdiniz ya, valla teşekkürler...

KENDİNİZİ KORUMAK İÇİN YOLLAR BULUN,

Depresif bir zamanımda gittiğim psikaytriste “Dışarda dünya yansa umrumda değil, sinema salonuna giriyor, bazen iki, bazen üç film izliyorum arka arkaya. Ne telefon, ne mail, hiçbir şeye bakamıyorum. Normal miyim?” demiştim. O da “Şahane bir şey yapıyorsun, kendini böyle korumaya alıyor, böyle tedavi ediyorsun” demişti.

FİLM İZLE, KAFA BOŞALT

Demem o ki, kendinize iyi gelecek neyse onu yapın... Şahane filmler var, izleyip kafa boşaltın. Nefret dolu insanlardan, birbirini yiyen ama hiçbir şey söylemeyen televizyon programlarından, hatta mümkünse sosyal medyadan uzak durun. Hobilerinize, kitaplara sarılın. Yemek kursuna gidin mesela. Şahane terapidir. Yeter ki kötülüğe alet olmayın.

Kızılay kan bağışı bekliyor

Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, dünden beri sosyal medyadan “Kan stoklarımız yetersizdir” diyerek çağrı yapıyor, ülke genelinde kan bağış desteği beklediklerini söylüyor.

Ülke yangın yeri, her gün kan revan içindeyiz... Artık kan stokları bile tükenmiş, gerçekten acınası bir durum. Yarın öbür gün hangimize yarayacağını bilemeyiz, kan vermek için kan bağış merkezlerine koşmamız lazım...

Duyuruya göre; ülke genelindeki 250 kan bağış noktasına 18-65 yaş arası sağlıklı bireyler bekleniyor. Erkekler yılda 4, kadınlar yılda 3 kez kan verebiliyor. Ve 1 ünite kan 3 can kurtarıyor. Hadi, can kurtarmaya var mısınız?

BUNLAR HEP KAFAYI SIYIRALIM DİYE

Yılbaşına girer girmez nur topu gibi bir tartışmamız daha oldu... Bu kez satranç tartışıyoruz! İsmini bile zikretmek istemiyorum. Bir adam çıkıyor “Satranç oynayan lanetlenmiştir, oynayana bakan da domuz eti yiyen gibidir” diye deli saçması, akıl mantık bile aramaya gerek duyulmayacak bir şeyler diyor…

Hooop bütün bir ülke, sanki memlekette başka tartışacak şey yokmuş gibi bu sözleri tartışıyor. En komiği de, satrancın önemi, zeka geliştirdiği gibi açıklamalara girişilmesi. Bence nafile bir çaba! Adamın derdi bu değil ki, başka...

Satrancın gerçekten zararlı olduğunu düşündüğü için söylemiyor ki bunları…

Zira 2011’de de satrancı öven bu adam; sen onu muhatap al diye, sen onu ciddiye al diye, sen gerçek gündemi bırak gereksiz gündemlerle boğuş diye, sen kafayı iyice sıyır diye bunu yapıyor. Bırakın kendi müritleri ciddiye alsın, koyun gibi dinlesin bu adamı! Bu adam kaç kişi için otorite ki, cevap veriyorsunuz, işi büyütüyorsunuz. Ha her hafta onu reyting için TV ekranına çıkaran kanallar ve gazeteciler ciddiye alır bir de belki. Bırakın onlar cevap versin, biraz utanmaları varsa tabii.

YILBAŞI HEDİYELERİ KÖY OKULLARINA

Yılbaşında yine kullanmayacağımız kadar ajanda, takvim, kalem, defter ve dahası işe yaramayacak kadar çok süs püs yollandı. Sadece gazetecilere değil, bir sürü firmaya, şirkete gitti bu hediyeler...

Artık Ipad, cep telefonu çağında bu hediyelerin amacı nedir bilmiyorum ama bunlar ihtiyacı olanlara yollansa daha çok mutlu etmez mi? Kırtasiye malzemesine ihtiyaç duyan onlarca okul, sayısız öğrenci var; hepsi de sosyal medyadan yardım isteyip duruyor. Hadi artık…

Bayramlarda, yılbaşlarında onlara yollayın bu hediyeleri. Bize de haber verin. Söz, hediyeleriniz almış kadar olacağız ve teşekkür edeceğiz size.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder