Mehmet Coşkundeniz Öteki kadının çığlığı
HABERİ PAYLAŞ

Öteki kadının çığlığı

Evli erkeklerle aşk yaşayan kadınları hep suçlar toplumumuz. Çünkü o kadın sonradan ortaya çıkmıştır ve yaptığı kabul edilemez bir davranıştır. Toplumun genel geçer anlayışı budur. Peki gerçekten öyle mi?

Seda, 22 yaşında. Kendisinden 12 yaş büyük Mustafa’ya aşık oldu. Tatil sırasında tanışmışlardı, başta bir yaz aşkı gibiydi. Bir süre sonra işler değişti, Seda ve Mustafa sık görüşür oldular. Seda, Mustafa’yı, ailesiyle, arkadaşlarıyla tanıştırdı. İlişkilerinin boyutu ilerledi, bir sonraki sene tatile birlikte gittiler.

Haberin Devamı

Seda, Mustafa’ya kadar hiçbir erkekle değil birlikte olmak, çıkmamıştı bile. Hep, hayatına giren ilk erkeğin evleneceği kişi olmasını bekliyordu. Nitekim aralarında evlilik konusu da konuşulmaya başladı. Karar verdiler, Mustafa ailesiyle gelip Seda’yı isteyecekti.

Nihayet söz kesme günü gelip çattı, bütün aile evde toplandı ve Mustafa’yı beklemeye başladı. Saatler geçti, ne gelen vardı ne giden. Seda cep telefonundan Mustafa’yı arıyor ama bir türlü ulaşamıyordu. Korktu, başına bir şey gelmiş olabileceğini düşündü. Saatler sonra Mustafa telefonunu açtı, “Annem rahatsızlandı, hastaneye götürmek zorunda kaldık” dedi.

Cidden de ertesi gün Mustafa’nın annesi, Seda’nın annesini arayıp özür diledi. Daha doğrusu Seda, o arayan kişinin Mustafa’nın annesi olduğuna inanmıştı. Oysa durum farklıydı... Mustafa, 3 kez daha istemeye geleceklerini söyleyip erteledi. İlişkilerinin ikinci yılında bir kadın Seda’yı aradı, “Mustafa 8 yıllık evli, 3 de çocuğu var” deyiverdi... İnkar etti Mustafa bir süre... Sonra klasik erkek yalanına sığındı, “Eşimle mutlu değilim, aynı yataklarda bile yatmıyoruz...”

Seda yine inandı, çünkü aşıktı. Sonunda Mustafa’nın eşi aradı Seda’yı. “Mustafa eve uğramıyor. Çocuklarıyla ilgilenmiyor. Yuvamın yıkılmasını istemiyorum” dedi. Seda söz verdi o kadına, ayrıldı Mustafa’dan. Bu olayı unutmak için işinden, yaşadığı kentten ayrıldı. Kimsenin yüzüne bakamaz oldu. Unutması 2 yılı aldı, depresyon tedavisi gördü.

Seda bana hikayesini anlattıktan sonra şunu sordu: “Bilmeden yuva yıkan kadın pozisyonuna düştüm. Benim yüzümden 3 çocuk mutsuz olup üzüldü. Oysa ben düşmanıma bile zarar veremeyecek bir insanım.

Haberin Devamı

Ölmek istedim, başaramadım. Şimdi size soruyorum: Yüzeysel bakılınca ben masum insanların kanına girip, yuva yıkan ‘öteki kadınım’ değil mi?

22 yaşında, saf, tertemiz, hayalleri, umutları olan, çiçeği burnunda bir genç kızdım. Şimdi 32 yaşında, orta yaşa yaklaşan bir kadınım. Çektiklerim, acılarım, umutlarım, hayallerim, benden gidenler ne olacak?

Bunları bana kim geri verecek? Niye hiç kimse öteki kadınlardan gidenleri sormuyor da direkt damgayı yapıştırıyor? Ben yaşadıklarımın hesabını kime sorup geri alayım?” Hak vermemek elde değil ki... Hiç kimse uzaktan bakıp yargıda bulunmamalı diye düşünüyorum. Ve hiç kimse “Bu benim başıma gelmez” de dememeli...

DUYGUYA İHTİYACIMIZ VAR

Ateş gibi günlerden geçtik, geçmeye devam ediyoruz. Böyle günlerde duygularımıza her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. “Aman canım, ülke ne halde, sen duygulardan söz ediyorsun” deme. Çünkü duygular insanın canıdır, yaşam kaynağıdır. Akılla, mantıkla çözemediğin çok şey vardır ama bir kez duygularına güvenebilirsen seni hiç yanıltmayacağını görürsün. Aşktaki kaybetmişliklerin, duygularının seni yanıltması olmayabilir, hemen hüküm verme. Bak mesela; özlemek, aşktandır.

Haberin Devamı

Özlemekten korkma, beklemekten kork. Özlemin kavuşmayla diner, ama beklediğin kavuşma gerçekleşmezse özlem içini tüketir, yakar seni. Özlenenle ilgili bir şeydir bu. Verdiği sözleri tutmazsa, gelmezse, kavuşma gecikirse özlem aşkı tüketen bir unsur haline gelir.

Aşk için gözyaşı dökmeyi aptallık olarak görenlerin geçmişine bak. Hepsinde mutlaka yaralı bir aşk hikayesi vardır, hepsi o dönem gözyaşı dökmüştür. Öyleyse onlar da aptal... Aşk aptal gibi görünme riskini göze almaktır zaten. Bu riski göze alamıyorsan hiç girme bu işe.

Ve sana, ağladığın için aptal diyenlere “Asıl aptal sizsiniz, aşkımın büyüklüğünü göremediğiniz için” de. Aşık olduğun kişi, bu dünyada en anlaşamadığın kişi olabilir. Bunu garipseme. Aşk; insanın, kendisindeki eksiklikleri başkasında tamamlama arzusudur çünkü.

Senin eksiklerini o tamamlayacaktır ve başta sen bunu çok yadırgayacaksındır. Çünkü eksikliklerin yüzüne vurulacak ve belki de bunlarla ilk kez yüzleşeceksindir.

Bu yüzleşmeyi çatışmadan tamamlarsan, o anlaşamadığın kişinin senin için ne kadar değerli olduğunu anlayacaksındır. Sözün özü, aşk gereklidir, duygu gereklidir. “Şimdi sırası mı?” deyip ertelediğin her duygu, içine sıkıntı verecektir.

Sen duygularını açığa çıkar. Duygular zararlı değildir. Hem biliyor musun? O darbecilerin içinde birazcık duygu olsaydı halka ateş açmayı akıllarına bile getiremezlerdi. Şimdi anladın mı duyguların ne denli önemli olduğunu?

MUTLU BİR İLİŞKİYE SAHİP OLMAK İÇİN

1) Bağlı ol ama bağımlı olma

2) Sev ama kendini daha çok sev

3) Fedakar ol ama kendini feda etme

4) Dünü an ama geçmişe saplanma

5) ‘Biz’ ol ama ‘ben’i unutma

6) Sabret ama katlanma

7) Eleştir ama suçlama

8) İste ama ısrarcı olma

9) Değerlendir ama mukayese etme

10) Hiç bitmeyecekmiş gibi yaşa ama bitebileceğini unutma

Sıradaki haber yükleniyor...
holder