Giriş
DİNK CİNAYETİNDE ŞÜPHELİ İSTİHBARATÇI RAMAZAN AKYÜREK İFADE VERDİ
Gündem, IŞİD terörü, tezkere ve müdahale. Ama ben size çok önemli bir gelişmeden söz edeceğim. Hrant Dink cinayetinde sorumluluğu olan isimlerden eski İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek, savcı Yusuf Hakkı Doğan’a dün ŞÜPHELİ olarak ifade verdi. İstihbaratçıların Dink cinayetini karartan yalanları ve onlara aracılık eden kiralık kalemlerin sonu geldi. Cinayetten 7 yıl sonra nihayet gerçekleri konuşmaya başlıyoruz.
Ramazan Akyürek dün ifade verirken ilginç bir şekilde Dink cinayetinin işlenmesinde bir ihmalin olduğunu kabul etti. Elbette bu ihmalden kendisinin sorumlu olmadığını söyledi. Toplam 6 sayfa tutarındaki sorulara 18 sayfa yanıt veren Akyürek’e Trabzon Emniyet Müdürü iken Dink cinayeti ile ilgili hazırlık konusunu Valilik’te yapılan Güvenlik ve Asayiş toplantılarında neden gündeme getirmediği soruldu.
Elbette Erhan Tuncel ile ilişikileri de gündeme geldi. Akyürek tüm suçlamaları reddetti. Reddettiği konuların arasında kamuouyunun pek bilmediği tehdit olayı da vardı. Bunu 5 yıl önce ‘Kırmızı Cuma’ isimli kitabımda şöyle anlatmıştım:
Tarih 28 Nisan 2009 saat 16.30. Yer Başbakanlık Teftiş Kurulu.
Kurul Başkanı Müttalip Ünal, hiddetli bir sesle Başmüfettişler Ayşegül Genç ve Mehmet Akın’ı odasına çağırır. Müfettişler koşar adım Başkan’ın odasına girerler. Başkan Ünal, “Arkadaşlar beni Ramazan bey aradı. Detaylarını söylemeyeceğim, duyduklarıma ben bile inanamıyorum. Hepsini not ettim, ‘Günü gelir konuşulur’ diye. Kendinize dikkat edin. Benim gizli saklı hiçbir şeyim yok. Ben size dikkat edin derken fiziksel olarak dikkat edin, yoldan ‘Karşı karşıya geçerken, araba kullanırken dikkat edin’ diyorum.”
Susurluk’tan beter tehdit
Müfettişler ciddi bir ölüm tehdidi ile karşı karşıya olduklarını anlarlar. Başkan’a, “Biz bugüne kadar her şeyin doğrusunu yaptık, bir tek canımız var. Türkiye’de derin devleti ortaya çıkardığımız Susurluk raporu döneminde bile bu kadar doğrudan ve ciddi tehdit almadık” derler. O müfettişlerden Ayşegül Genç geçen hafta savcıya verdiği ifadede tehdit olayını doğruladı ve şunları anlattı:“Raporda Ramazan Akyürek ile Ali Fuat Yılmazer’in yargılanması gerektiğini tespit ettik. O dönem, Dink cinayetiyle ilgili birçok kişiyi dinledik ve araştırma yaptık. Görevimiz gereği o dönem Trabzon Emniyet Müdürü olan Akyürek ve İstihbarat Dairesi’nde görevli Yılmazer hakkında da araştırma yaptık. Bunun üzerine bize aba altından sopa gösterdiler. Üstü örtülü tehditler aldık. Dolaylı yollardan işimizi tam anlamıyla yapmamıza engel olunuyordu. Yılmazer talep ettiğimiz bilgi ve belgeleri bize vermiyordu.”
İşte ben bu ve benzeri şeyleri yazdım diye polislerin komplosuyla “terör örgütü üyesi” diye tutuklanıp Silivri’de yattım. Ama çok şükür artık gerçekler konuşulmaya başlandı.
Ben o komplocu polislere şunu söylemiştim; beni hapsederek, kullandığınız tetikçi gazetecilere kitaplar yazdırarak Dink cinayetinde ortaya çıkardığım gerçekleri yok edemezsiniz. Çünkü gerçekler hapsedilemez…
