“Türk'ün Türk'ten başka dostu yok”

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin dün açıkladığı araştırmaya göre halkımız AKP hükümetlerinin dış politikaları sonucu geldiğimiz yalnızlığa klasik yanıtı bulmuş: Türk’ün dostu yoktur! En yakın dostumuz da Azerbaycan’dır! Davutoğlu’nun danışmanlığı ve dışişleri bakanlığı döneminde başlattığı komşularla sıfır sorun politikasının sıfır komşu politikasına dönüşmesinin halka şerbet diye yutturulması sonucu bu “kıymetli yalnızlık!”

Bir diğer yutturmada yine 12 yıllık iktidarın hedef gösterdiği düşmanlar: İsrail, ABD. Ne zarar görmüşüz ki İsrail’den? Dost bildiğin Azerbaycan sana hâlâ vize uyguluyor? Temel konularda halkın algısını RTE’nin bir tür efsunlama gibi belirlediğini söylemek falcılık değil.

AB’ne olan inanç giderek düşüyor. İlginç bir sonuç ise bence seçmen davranışıyla ilgili birebir çakışan ve ipucu olan bir soru ile yanıtı:

Türkiye’nin Ortadoğu’daki konumunu nasıl değerlendirirsiniz’in yanıtına “bölgede etkili değildir” diyenler CHP’nin oyuna eşit. “Bölgesel güçtür, liderdir” diyenler muhtemel koalisyon AKP artı MHP’nin oyuna. “Fikrim yok” diyen yüzde 14’lük kesim de kararsızlara!

Araştırmada beni en çok üzen sonuç ise IŞİD’in Türkiye’ye karşı tehdit oluşturmadığını düşünenlerin toplumun dörtte birini oluşturması. Ama IŞİD’den kaçan Suriyelileri de istemiyorlar. Bu ne aymazlık! Türkiye’yi bir İslam ülkesi olarak gören (yüzde 37) toplumun AKP’ye verdiği yüzde 40 küsurluk desteğin az bile olduğunu gösteriyor. Dış politika, iç politikanın aynası değil mi?



Uyguladığı infaz, şiddet, tecavüz, barbarlık gibi yöntemlere rağmen IŞİD toplumun bir kısmınca onay görüyor.

Beğensen de beğenmesen de mal bu!


Seçim sonuçları HDP’nin barajı geçip geçmemesine bağlı olarak değişecek.

Gündelik konuşmaların çoğu artık seçim üzerine. RTE’nin yaptığı cinlikler, kampanyanın adaletsizlikleri, muhtemel sonuçlar üzerine dönüyor muhabbet. HDP barajı geçer mi? Kamuoyu araştırmaları sonucu yüzde 3 yanılma payıyla verdiği sürece nasıl bilebiliriz? Partinin oyu 9.5’la 10.5 arasında gidip geliyor! CHP’nin oyu artıyor mu? “Bir ara arttı, ama şimdi duruyor” diyorlar. Niye durdu? Üç ayda yapılan işle buraya kadar yanıtı geliyor. Siyasi kanaat ve tutum değişikliği için çok önceden yola çıkmak gerekir. AKP tek başına iktidar olur mu? Onu geçtik de RTE tek başına hükümdar olur mu kaygısı içindeyiz. Bunu önlemenin yolu, HDP’nin barajı geçmesi. Aynı korkuyu AKP yaşıyor ki eti ne budu ne yüzde 10’luk partiyi ezmek için uğraşıyor. Miting yapacak, meydan vermiyor. Her dakika ekrana çıkıp hakaret ediyor ve “HDP’ye çok sert çıkıyorsunuz” diyen TV programcısını dövmekten beter ediyor! Ne yapacağız? Vallahi beğenin beğenmeyin, mal bu. Oyunuzu verecek yer arıyorsanız seçenekler ortada. Sizi “kim yönetsin” değil, “kim yönetmesin”den başlayarak seçeceksiniz. Ama ben onları beğenmiyorum diyorsanız, ne kapris yapma şansımız var, ne risk alma. Hepimizin isteği ortak: Demokrasi, barış, huzur içinde, özgürce, aç ve açık kalmadan yaşamak istiyoruz. Sadece metroya, uçağa binmek, köprüyü geçmek, gökdelende oturmak değil, her dakika “Sen kimsin ya, haddini bil ya!” diye bağıran biriyle muhatap olmadan yaşamak istiyoruz. Hani baba baskısından bunalıp da ilk çıkan talibine varan kızlar vardır ya, vallahi o haldeyiz! Siz anladınız ne dediğimi.

Ormanda ayılar çoğalınca!


O da bizim gibi yaşamak için yaratılmıştı. Yargısız infaz sonucu, suçsuz yere sadece sayıları fazla diye öldürüldü.

Giresun’da Milli Parklar Şube Müdürlüğü’ne bağlı ekipler almışlar ellerine tüfeği, bam diye vurmuşlar ilk rastladıkları ayıyı! Neymiş? Saymışlar. Sayıları fazla gelmiş. “Popülasyondan çıkarmışlar.” Kimseye bir şey yapmamış, dünya güzeli bir boz ayı, yerde serilmiş yatıyor. Ayıların hakim olduğu bir dünyada bunlar fazla üredi diye insanları vurduklarını düşünün! Kaçıp duruyorsunuz ama yakaladıklarını öldürüyorlar. Ne vahşet! Neyse ki hayvanlar sadece yemek için öldürüyor. Affedin bizi bu dünyayı paylaştığımız canlar! “İnsanlar” böyle oluyor.