'Barış'ın adını kirletmeyin

Ey siyasetçiler insanın içindeki umudu siz öldürüyorsunuz.
Kim en çok “demokrasi” dediyse o demokrasiyi katletti. Kim en çok “adalet” dediyse hukuku bitirdi.
Kim en çok “barış” dediyse barışı kirletti.
Ey yurttaşlar siyasetçilerin sözlerine değil demokrasi, hukuk ve barış için ne yaptıklarına bakın.
Kim risk alabiliyorsa ona inanın.
Barış için, demokrasi için evrensel hukuk için risk alan siyasetçilerin peşinden gidin, onlar gerçek liderlerdir.
Çünkü barış ve demokrasi için risk alabilene “lider” denir. Savaş kolaydır, zor olan barıştır.
Lider barışın bedelini ödemeyi göze alabilmelidir yoksa savaşın bedelini halklar öder. Siz ödersiniz, biz öderiz bunu unutmayın.
İktidar başına “İleri” kelimesini koyarak “İleri demokrasiye” geçileceğini zannetti. Bırakın ilerlemeyi demokrasi her gün geri geri giden araç gibi oldu.
Özgürlük dediler, gazetecileri hedef aldılar, susturdular.
“Dünyanın en büyük adliye binalarını” inşa ederek adalet getireceklerini sandılar. Bırakın adalet getirmeyi hukuku bile işlemez hale getirdiler.
“Çözüm” dediler gündemimiz ölüm oldu.
Şimdi de birileri “barışı” ağzından düşürmüyor.
Barış dedikleri şeyin terör örgütünün taleplerine kilitlendiğini görmüyorlar.
Barış denilen şeyin, “özerk yönetim” olduğunu söylemiyorlar.
Barış denilen şeyin “özsavunma gücü” olduğunu söylemiyorlar. PKK’lı teröristlerin özerk yönetim denilen modelin askeri ve polisi olacağını gözden kaçırmaya çalışıyorlar.
Barış denilen şeyin örgütün müebbet hapis cezasına çarptırılan liderinin serbest kalması olduğunu anlatmıyorlar.
Onlar anlatmıyor ama Kandil'deki örgüt yöneticileri bunu aynen şöyle yazıyorlar:
“…Demokrasi mücadelesi radikal ve kesintisiz bir biçimde yürütülmeden ve yerel demokrasi inşa edilmeden Kürt sorunu çözülmez, Türkiye demokratikleşmez. Demokratik Özerk Sistem inşası olmadan çözüm olmaz. Çözüm, halkın özyönetim sistemini kurmakla, güçlü bir özsavunma ile kurduğu sistemi savunmakla mümkündür.”
Nasıl birileri demokrasiyi, hukuku kirlettiyse onlarda barışı kirletiyorlar.