Altan Tan'ın uyarısı

HDP milletvekili Altan Tan, Kürt hareketi içindeki İslami geleneğin temsilcilerinden. Açıklamaları, HDP içindeki farklı bir eğilim ve gelişmeye işaret ediyor. 7 Haziran seçimleriyle yakalanan ivme, 1 Kasım’da tersine döndü. HDP içinde tartışılıyor. Açıktan tartışılmasa bile, bu rahatsızlık, kapalı kapılar arkasında sürüyor. Altan Tan’ın açıklamalarında can alıcı nokta, Kürtlerin geleceği ile ilgili: “Kürt siyasal hareketleri topyekûn kesin bir yol ayrımındadır. Kürtler Türkiye’yle birlikte bir gelecek mi inşa edecek? Yoksa Türkiye’den ayrılarak ayrı bir siyasi gelecek mi inşa edecek?” Tan, duruşunu şöyle açıklıyor: “Yakın zamana kadar PKK dahil Kürt siyasetçilerin ezici çoğunluğu, demokratik bir Türkiye inşa edecekti. Hatta bu modeli Suriye’ye, Irak’a taşıyarak demokratik bir Orta Doğu fikrini savunuyorlardı. (...) Türkiye ile birlikte demokratik ve legal yollarla bir gelecek inşa etmeliyiz.”

HDP’nin zemini

HDP’nin PKK’dan en temel farklılaşma potansiyeli, kaderini Türkiye’de gören bir zeminde siyaset yapması. Kürtler, Batı'da olsun, Doğu’da olsun çoğunlukla, geleceklerini Türkiye ile paralel görüyorlar. Ekonomik şanslarını, çocuklarının geleceğini bu ülkeyle birleştirmiş durumdalar. Ülkedeki dengeler bozulduğunda, turizm zarar gördüğünde, patlamalar olduğunda, onlar da etkileniyorlar.

Kimlik konusu

“Kimlik”, Kürtler için kilit bir kavram. Türkiye'de yaşamak isteyen çoğunluk için de; ana dilde eğitim, kimlik nedeniyle dışlanmamak, mahkum edilmemek, önemli. Yakın zamana kadar, PKK dahil Kürt hareketlerinin ezici bir kısmı, sorunu Türkiye içinde ve Türkiye ile birlikte çözmekten yanaydı. Çözüm sürecine bölgedeki destek yüzde 100’e yakındı Ortadoğu’daki gelişmelerin de etkisiyle, PKK strateji değişikliğine gitti. “Türkiye’ye rağmen ve Türkiye’ye karşı” çözümün peşine düşüldü. HDP, arada kaldı, etkisizleşti. PKK’nın stratejisi, devlet içinde de karşılığını buldu. Çözüm gitti çatışma başladı. Milliyetçi yükseliş, 1 Kasım seçimlerinde, AK Parti lehine sonuç verdi.

Yol ayrımı

HDP’liler çözümü Türkiye’de görüyorlarsa, tutumları netleşmeli. “Biz birlikten yanayız, Erdoğan diktatörlük için Kürtleri savaşa çağırıyor” diyebilirler. “Savaş” AK Parti'nin işine yarıyorsa, “oyun”u bozmak ellerinde. PKK’ya “silahları bırak” çağrısında bulunabilirler. Çözümü siyasette gördüklerini ve meşru zeminde mücadeleye devam edeceklerini anlatabilirler. Kürtler içinde karşılığı olduğu sürece, müzakere ihtimali hep vardır. Devlet barışçı çözüme hayır diyemez.