Giriş
“Anadolu’nun karla kaplı her yerine ulaşabiliyoruz… 3 bin 500 metre doruklarda yardıma muhtaç kalanların elinden tutabiliyoruz…
Ama hastaneye ulaşamadığımız her saniye, ambulanstaki canın hayata tutunması zorlaşıyor.
Trafikte bir tek seni aşamıyoruz. Yaşama yol ver…” 112 Acil Servis hizmeti için geçen yıl çekilen kamu spotundan sözler bunlar… Çok acıklı değil mi? Ambulansa yol verilsin diye kamu spotu çekilen bir ülkeyiz!
İnsanlıktan çıkmışlar
Fakat her şeye rağmen trafikte hâlâ siren sesini duyduğu halde istifini bozmayan sürücüler var. Geçenlerde biriyle kavga ettim, onun için yazıyorum bunları... Durumu saniyelere bağlı acil hasta var, sen yol vermemek için öfleyip püflüyorsun hayvan!
Bu kadar berbat durumda olduğumuza, hastaya yol vermeyecek kadar öküzleştiğimize, insanlıktan çıktığımıza ihtimal vermezdim...
Kötüyüz, kıskancız, fesatız, kendimizden başka hiçbir şey umrumuzda değil, bencillikten geberiyoruz, bunun adına da ‘hayat şartları’ diyoruz tamam da…
Bu kadar mı insanlıktan çıktık Allah aşkına? “Namaz kılmayanlar hayvandır” diyen yobazları boşverin siz; asıl siren çalan ambulansı görüp yol vermeyen hayvandır! Çünkü insan hayatı her şeyden önemlidir, bu kadar net.
Dünyanın neresinde var?
Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir kamu spotu çekmeye ihtiyaç duyulmuştur acaba? Kimileri de “Trafikte geçecek yer yok, elimiz kolumuz bağlı” dese de, trafik açıkken bile ağırdan aldığımız bir gerçek. Yollarda, trafik levhalarının yanına yöresine “Ambulansa yol ver öküz!” yazmalı belki de! Ambulansa yol verirseniz, yaşama yol verirsiniz, unutmayın. Hadi biraz duyarlı olun, ölmezsiniz.
Sireni duyunca...
O yol vermediğimiz ambulansların içinde bir gün bizim de olabileceğimizi düşünün…
Acil durumda saniyelerin önemli olduğunu unutmayın ve siren sesi duyunca yol verin. Gerçi duyarlı olmaya çalışan da, ne yapacağını bilmiyor çoğunlukla.
Anlatalım: Ambulans genelde solda... Sağ şerittekiler aldırış bile etmiyorlar. Nasılsa kendi arkalarında değil diye! Oysa asıl iş, asıl can kurtarma işi sağdakilerin. Siren sesini duyar duymaz sağdaki duracak.
O durunca önünde boşluk oluşacak. Oluşan boşluğa da, ambulansın yolunu kesen soldaki araba kayacak.
Siren sesinin anlamı bu. Yani: Sağdaki dur, önünü boşalt. Soldaki bu boşluğa kay, yolu aç. Bu kadar basit. Anlaştık mı?
BUNLARA DiKKAT
Yeri gelmişken... Hiç umursamadığımız ama dikkat etmemiz, hassas olmamız gereken diğer kuralları da hatırlayalım:
-Engelli kaldırımına park etme!
- Trafikte motosikletliyi ve bisikletliyi sıkıştırma!
-Ve sabırlı ol... Kornaya abandığında trafik açılmıyor!
Başlığa bak hizaya gel! 
Memleket günlerdir içinde horoz ve tavuk geçen cümleyi konuşuyor...
Hani oğlu Lider Şahin, şarkıcı İrem Derici ile çıkmaya başladı diye tepki gösteren anne Didem Şahin’in o meşhur cümlesi. “Horozumu saldım çayıra, tavuğu olan düşünsün” şeklindeki aşağılayıcı ve yakışıksız sözleri. Herkes tepki gösterdi, ayıpladı Didem Şahin’i.
Ama bir magazin eki geçen gün tatilden dönen sevgililerin haberini “Horoz ve tavuk baş başa!” başlığıyla verdi.
Başlığı atan kesin bir erkekti ve o da kendini horoz olarak görüyordu, besbelli!
Hadi o bu başlığı attı da, yazı işlerinde hiç mi kadın yoktu itiraz edecek? Gerçekten kimsede saygı kalmamış.
Bu nasıl oruç?
“Demokrasi var, oruç tutmayabilirsin ama sokakta sigara ya da su içersen g..tünü keserler” diye tehdit savuran Trabzonlu’nun videosunu izlediniz mi? Kendinden geçerek çekmiş videoyu. Oruç başına vurmuş belli ki, sinir yapmış.
Ağzından tükürükler saçarak tehdit savuruyor, ellerini sıkıyor, dişlerini sıkıyor. Tam da “Bu Ramazan nispeten sakin ve olaysız geçiyor, kimse kimseye sallamıyor, saldırmıyor” derken; birileri çıkıp insanları böyle tahrik ediyor işte.
Şunu bil ki, herkes saygısından yemesine içmesine dikkat ediyor. Ama sen de yiyene içene dayanamıyorsan, insan içine çıkma! Senin asıl sınavın bu değil mi?
Kadınlara ayrı ankara yapın!
“Namaz kılmayanın katli vacip midir?” diye bir soru gördüm ekrandaki Ramazan programında.
Moderatör gayet sakin karşıladı soruyu, ben zap yaptım geçtim. Sonra Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Aşkar, TRT ekranında çıkıp “Namaz kılmayan hayvandır” dedi. Öğrenci yetiştiren biri, düşünün...
TRT ekranında daha önce de “Hamilelerin sokağa çıkması terbiyesizliktir” denilmişti. Galiba kimse oralı olmadı ki, ülkenin en yetkili ağzından “Çocuk doğurmayan kadın eksiktir” cümlesini duyduk. E, olacaktı tabii.
Şimdi ise Ankara’da haremlik-selamlık metro vagonu gündemde. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek anket yapıyor Twitter’da: “Evet” diyenler yüzde 52.
Zaten ülke bu zihniyetle dolu olmasa, bu ‘yaratıcı’ politikaları üretenler kimden oy alırdı değil mi?
Eğer merak etme hakkımı da kısıtlamazlarsa, sormak isterim: Bizi daha ne kadar geriye götüreceksiniz?
Daha ne kadar düşman edeceksiniz kadınla erkeği? “Kadınlara ayrı Ankara yapın başkanım, böylece sorunlar çözülür” diyerek göstermişti biri tepkisini... Tabii ya, al sana kesin çözüm!
Kamu spotu şart!
Kamu spotları vatandaşı kendine getiriyor mu, yaraya merhem oluyor mu bilmiyorum ama en azından dikkat çekmek için bir yol.
O kadar çok dikkat etmemiz gereken, duyarlı olmamız gereken konu var ki…
Muhataplarının, şu konularda da kamu spotu çekmesini ivedilikle talep ediyorum:
- Aşırı sıcaklar kapıda... Terlemeye karşı bir kamu spotu çekilse, deodorant firmaları el verse, Sağlık Bakanlığı devreye girse, burnumuzun direği sızlamasa? Çok rica ediyorum.
- Otobüste, metroda, bilumum toplu taşıma aracında bacaklarını yaya yaya oturan erkeklere ‘Bi’ toparlanın hooop’ diyecek bir kamu spotu olsa? Bunlar da toplu taşıma araçlarında gösterilse ve o arkadaşların gözüne sokulsa?
