Giriş
Cumhurbaşkanı’nın evli ve çocuklu olmayan kadınları yarım ilan etmesinin travmasını atlatamamışken evli, çocuklu iki kadın polisimizi şehit verdik! Biri altı aylık hamile, biri iki yaşında kız çocuk annesiydi.
Nafize Özsoy tıpkı eşi gibi öğretmen olmak istemiş aslında, eğitim fakültesini bitirmiş ama ataması yapılmayınca polis olmuştu. Tarafsız Bölge’de Cumhurbaşkanı’nın kadınları tam-yarım diye ayrıştıran demecini, Ahmet Hakan dört erkek katılımcıyla tartıştı!
Annelik ve hamilelik gibi konularda stüdyoda kadın tartışmacı bulunmamasına sadece biri itiraz ederken Hakan sosyal medyadaki tepkileri görmezden geldi.
Erkekler bu baskı ve aşağılamadan ne kadar rahatsız olduğumuzu anlayamıyorlar.
Nitekim Ertuğrul Özkök de nereden icap ettiyse yaptığı “en önemli gazeteciler” listesine bir tek kadını bile koymayarak “kadınca” köşe yazıları ve dergileriyle bir Duygu Asena’yı, fütursuz açıklamalarıyla bir Ayşe Arman’ı bile yok saydı.
Diyeceksiniz ki bu ülkede onca kadın şiddete uğrar, öldürülür, erken yaşta evlendirilir, iş yaşamından uzaklaştırılırken bunların lafı mı olur? Olur, çünkü onların sesi de biz oluyoruz ya!
Ana muhalefet liderine şehit cenazesi yasak mı? 
Demokrasi ve çoksesliliğe tahammül öylesine kalmadı ki ana muhalefet partisi liderinin şehit cenazelerine katılmasına bile engel olmaya çalışıyorlar!
Oysa terörün can alması birilerine fatura edilecekse bu 14 yıldır ülkeyi yönetenlere edilmelidir, muhalefete değil.
Şehit yakınlarınca yuhalanmamak için cenazelerden kaçan liderlerin kim olduğu belliyken CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na sanki tepki gösteriliyormuş gibi yapılmasının organize ve maksatlı olduğu öylesine belli ki.
Kılıçdaroğlu tehditlere pabuç bırakmayıp Edirne’deki cenaze törenine de kalabalık bir partili grubuyla katıldı ve yine olay çıktı.
Şehit kızının cenazesinde yasını bile huzur içinde yaşayamayan ana babaya da mı acımadılar?
Hatırlarsanız, beş ay önce annemi kaybettiğimde rastlantı sonucu cenazemizi genç bir şehit teğmenle beraber kaldırınca devlet erkanına maruz kalmış ve yakınlarımızı camiye bile alamamıştık! Acısı hâlâ içimdedir...
Dünya liderinin itibarı yetmedi 
Beyefendiyi toplantılarda “Yeni Türkiye’nin Kurucu Lideri” diye anons ediyorlar. Yeni Türkiye’nin pek övünülecek bir durumu yok.
Son operasyonların şehit bilançosu 700’ü aşıyor. Kan akıyor, şehirler yok oluyor.
Dışarda kavgalı olmadığımız ülke kalmadı. İhracat durdu. Turizm battı. Kutuplaşmayla birbirimize düşman olduk.
Bu mu ‘Yeni Türkiye?’ ‘Yeni’den kasıt, cumhuriyet kazanımlarının geri alınmasıydı. Laik ve milliyetçi eğitim, dindar ve kindar eğitim olacak, imam hatipler yetmedi, müfredat değişecek.
Peki siz değil miydiniz “İmam okulları imam yetiştirmek için değil, dindar yetiştirmek içindir, biz çocuklarımızı dindar yetiştirmek istiyoruz, karışmayın” diyen?
“Biz de bilim ağırlıklı Çocuk yetiştirmek istiyoruz, karışmayın” diyenleri niye dinlemiyorsunuz?
İşte bu “Yeni Türkiye’nin Kurucu Lideri”ni, çoluk çocuk gittikleri Muhammed Ali’nin cenaze töreninde sıradan bir fani gibi bariyer arkasında görünce içim burkuldu. Ne
Kuran okuyabilmiş, ne örtüsünü serebilmiş, ne tabutu taşıyabilmiş. Ahıska Türkleriyle iftarını yapıp dönmüş.
Acısını bizden çıkarmasa bari. Malum babalar dışarıda kızıp eve gelince ortalığı birbirine katar.
