Erdoğan, Dink ailesine verdiği sözü tutsun

Anayasa Mahkemesi dün Dink cinayetinde sorumluluğu olan devlet görevlileriyle ilgili ‘etkin soruşturma’ yapılmadığı şeklinde karar verdi. Bunu zaten biliyorduk. Bu karar kadar önemli olan başka bir şey Başbakan Erdoğan’ın Hrant Dink’in ailesine verdiği sözdür. Erdoğan, Hrant Dink öldürüldüğünde taziye için evine gitmişti. Orada Dink’in ailesine cinayetin çözülmesi için namus sözü vermişti. Ayrıca bir konuşmasında “Dink cinayetini Ankara’nın derin dehlizlerinde kaybettirmeyeceğiz” demişti. Aradan yedi yıl geçti ama tetiği çekenler dışında kimse cezalandırılmadı. Cinayette sorumluluğu olan devlet görevlileri, Bakan, Vali, Emniyet Müdürü, İstihbarat Dairesi Başkanı oldu, terfi ettiler. Başbakan 2 Aralık 2008 tarihinde Başbakanlık Teftiş Kurulu raporuna attığı imzayı unuttu. Sözünü yerine getirmedi.

Akkaş dosyayı 3.5 yıl tuttu

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına göre yargılanması gereken devlet görevlileri ile ilgili soruşturma Muammer Akkaş’a teslim edildi. Akkaş tam 3.5 yıl dosyayı elinde tuttu ve en küçük bir adım bile atmadı. Bırakın dava açmayı, dosyayı karmaşıklaştırarak içinden çıkılmayacak hale getirdi. Cemaate yakın Akkaş, cemaatçi polislerin de sorumlu olduğu cinayet konusunda parmağını oynatmadı. Dink cinayeti dosyasının şimdi de hükümetin “paralel” dediği Gülen Cemaati ile giriştiği savaşta araç olarak kullanılması riski var. Gazete manşetlerinde cemaatçi olarak bilinen ve Dink cinayeti planlandığında Trabzon Emniyet Müdürü, cinayet sırasında da (19 Ocak 2007) İstihbarat Dairesi Başkanı olan Ramazan Akyürek ile cinayetle hazırlığı ile ilgili bilgi sahibi C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in ismi var.

Savcı Hakkı Doğan’a hatırlatma

Ama ben soruşturmayı yürüten Savcı Yusuf Hakkı Doğan’a hatırlatayım; bu cinayette sorumluluğu olan yalnız bu iki kişi değil. Dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler, Vali Yardımcısı Erkan Güngör, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler de yargı karşısına çıkarılmalı. Yalnızca onlar mı? Trabzon Emniyeti'nden Reşat Altay, Engin Dinç, Faruk Sarı, Muhittin Zenit ve diğerleri, Trabzon Jandarması’ndan Ali Öz ve adamları tetikçi sanıklarla hep beraber yargılanmalı. Ama bu dava asla ve asla “Paralel Yapı ile Savaşa” alet edilmemeli.

Agos: Bu dava ‘paralel’e sığmaz

Dün Hrant Dink’in kurduğu Agos gazetesi şu çağrıyı yaptı; “Bizler diyoruz ki, bu cinayette, devletin türlü kademelerinden görevlilerin ve iktidar için mücadele eden güç odaklarının parmağı vardır. Emniyet de, ordu da, istihbarat teşkilatları da, bunların medya uzantıları da, cinayette rol oynadı. Bugün kavga eden hükümet ve cemaat ise, geçmişte el birliğiyle cinayetin üzerinin örtülmesini sağlamışlardı. Dolayısıyla, Hrant Dink cinayeti, kerameti kendinden menkul ‘paralel yapı’nın değil, devlet içindeki başka yapıların, hatta bizatihi devlet yapısının eseridir. Hrant Dink cinayeti davasını herhangi bir savaş stratejisinin aracı olarak kullananlar, cinayeti tüm yönleriyle aydınlatmaya değil, bazı failleri gölgede bırakmaya hizmet ediyor; işin özünde suç ortaklığını sürdürüyorlar.” Agos’un başlığı “Bu dava paralel’e sığmaz” idi. Gerçekten de öyle.