Oral Çalışlar Eşcinselliğe düşmanlık...
HABERİ PAYLAŞ

Eşcinselliğe düşmanlık...

Haberin Devamı

Tam 20 sene önceydi. Cihangir’de eşcinsellere saldırı düzenlenmiş, “eşcinsel değilsen, bayrak as” kampanyası yürütülmüştü. 16 Ekim 1996’da, Cumhuriyet gazetesindeki köşemde, bu saldırganlığı şöyle değerlendirmiştim:

“Cihangir’in Ülker ve Güneş sokaklarının halkının namusları kirlendiği gerekçesiyle başlattığı gösteri ve bu gösterinin sonunda yapılan çağrı, gelişmişliğimizin de ölçüsü haline geliyor. Gazetelerin haberine göre bazı mahalle sakinleri, önce eşcinsellerin oturduğu evleri taşa tutuyorlar. Kitlesel tepkiyi daha da geliştirmek ve vurucu hale getirmek için, eşcinsel olmayanları bayrak asmaya çağırıyorlar. Evlerin camları bayraklarla donatılıyor.”

20 sene içinde tablo değişti mi?


Son günlerde olanlara bakalım: LGBT bireylerin yürüyüşleri yasaklandı. Aynı günlerde, Cihangir'de, bir kafeye saldırı düzenlendi. Bazı gazeteler, eşcinselleri hedef alan, saldırganlığı kışkırtan yayınlara hız verdi. Alperen Ocakları harekete geçti, tehditlerini basın toplantısıyla ilan ettiler. Eşcinsellere yönelik tahammülsüzlük, dünyanın dört bir yanında, statükoculuğun ve içe kapanmacılığın, temel göstergelerindendir. Alman Nazizmi, İran despotizmi, Küba rejimi, Suudi Arabistan Krallığı... Bu rejimler, farklı ideolojik renklerine rağmen, eşcinselliğe düşmanlıkta farklılık göstermediler, göstermiyorlar. Türkiye’de ise eşcinselliği “tedavi gerektiren bir hastalık” olarak tanımlayanlar kadar, “eşcinsellerin hakları savunulmalı” diyen siyasetçilere de tanık olabiliyoruz. Yasalarda bir hak olmadığı gibi bir yasakçılık da yok.

Genel otoriterleşme

Sert siyasi kamplaşma ve bunun yarattığı otoriterleşme eğilimi; yasakçılığı, saldırganlığı, dışlayıcı ve ötekileştirici dili yaygınlaştırıyor. İki yıl öncesine kadar izin verilen LGBT yürüyüşleri yasaklanıyor. İktidara yakın bazı gazeteler, şiddeti kışkırtan bir yayın çizgisi içinde. “Eşcinsel değilsen bayrak as”, ırkçı-milliyetçi ideoloji ile eşcinsel düşmanlığının, birbirini karşılıklı besleyişi bakımından çarpıcı bir slogan.

Not:
Özgür Gündem’e destek amacıyla bu gazetede bir günlük yöneticilik yapan Erol Önderoğlu, Şebnem Korur Fincancı ve Ahmet Nesin'in tutuklanmasını, basın özgürlüğünün ağır bir ihlali olarak görüyorum. “Terörle mücadele” bahanesiyle yapılan bu tür müdahalelerin, sorunları içinden çıkılmaz hale getirdiğine defalarca tanık olduk. Tutuklananlar, bir an önce serbest bırakılmalı.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder