Nedim Şener Gazetecilik 'terörizm' gazeteci 'terörist!'
HABERİ PAYLAŞ

Gazetecilik 'terörizm' gazeteci 'terörist!'

Haberin Devamı

Gazeteciliğin “propaganda” ve “tetikçilik” olarak icra edildiği bir dönemden geçiyoruz. Hak peşinde olan, ezilenin yanında duran ve mesleğini şerefiyle yapanlar ise yargının tacizine uğramaktan kurtulamıyor. Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz bunlardan birisi. Üç gün önce gece yarısı attığı dört tweet’i okuyunca irkildim.


İsmail Saymaz

İlk mesajı şuydu: “Ali Mükan'ın iddianamesinde benim de adım geçiyor. Polisin kaçırdığı mezartaşı hakkındaki yargı kararını istediğim görüşme örgütsel sayılmış.” Ardından ikinci mesajı geldi: “Keza bir MKP üyesinin hastanede bakımsızlıktan öldüğü iddiasını sorduğum telefon görüşmesi de “örgütsel” diye iddianameye girmiş. Ayıptır.” Derken üçüncü mesajı her şeyi özetliyordu:

“Gazeteci öldürenler hakkında “terörist” dememek için kılı kırk yaran yargı, haber amaçlı olduğu çok açık olan görüşmemde “terörizm” arıyor.” İsmail Saymaz “Artık önümüze gelen her iddianamede önce, “Acaba adımız geçiyor mu?” diye bakar olduk. Nedir şimdi bu, “adalet” midir?” mesajıyla da finali yaptı. O ertesi gün tekrar habere döndü.

Ama yazdıkları unutulacak gibi değil. Bu mesajlar yargının zihniyetinin değişmediğini gösteriyor. Savcı iddianameye İsmail Saymaz ve hakkında dava açılan avukat arasında geçen telefon konuşmalarını koymuş.

Bunları da “Terörizm faaliyeti” şeklinde nitelendirmiş. Muhtemelen İsmail’in telefonlarını da dinlemeye almışlardır. Bu senaryo hep böyle işliyor çünkü. Ben de kendisini arayıp destek olmaya çalıştım. Tüm bunlar yabancısı olduğumuz konular değil. Belli ki yargı gazetecilerle uğraşmaya devam edecek.

Ama hem yargı hem de siyasetçiler, namuslu gazetecilerin ne hapishaneden ne de ölümden korkmadıklarını bilmiyorlar. Çünkü namuslu insanların en önemli sermayeleri cesaretleridir.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder