Yazgülü Aldoğan Kadınsın sen, kadın kal!
HABERİ PAYLAŞ

Kadınsın sen, kadın kal!

Haberin Devamı

Cem Karaca’nın çok sevdiğim bir şarkısı vardır, bir toplumsal sınıfa dayatılana isyanını haykırır: “İşçisin sen işçi kal!” Aydın Doğan Vakfı’nın TESEV işbirliğiyle gerçekleştirdiği çalıştayda kız çocuklarının eğitimi üzerine araştırmalar dinlerken yukarıda attığım başlığı düşündüm: “Kadınsın sen, kadın kal.” Kız ve erkek çocukları zorunlu eğitime birlikte başlıyor ama yaşlar büyüdükçe, özellikle kırsal bölgede, kızların devamı azalıyor, makas açılıyor! Neden?

1. Kızlar ergenliğe girer girmez evlendirilmek isteniyor;
2. Aile, karma eğitime olumsuz bakıyor;
3. Taşımalı eğitime ya da yatılı bölge okuluna güvenmiyor. Mahalle baskısı da var. Bundan daha beteri ise kızların da okula devam etmek istememesi. Neden?

1. Okulda başarısızlar, öğretmenler erkek çocukla daha çok ilgileniyor, kız için nasıl olsa okulu bırakır diyor. Hatta öğretmenlerin “Kızlar fen-matematik yapamaz” diye hor görmesinden şikayetçiler!
2. Destek ve ilgi olmayınca okula alışamıyorlar.
3. Erkek arkadaşlarından zorbalık görüyorlar.
4. Okula gitsem ne olacak, daha çok okutmayacaklar, düşüncesi var.
5. Evde kardeşine, yaşlı ve hastaya bakıyor; ev işlerine yardım ediyor; mevsimlik işçi olarak çalıştırlıyorlar!

Temel eğitimi bitirememiş kız çocuk oranı yüzde 38. Bu coğrafyada en yüksek oran, mesela Hırvatistan’da bu oran yüzde 2! Hırvatistan’ın cumhurbaşkanının kadın olması da tesadüf değil demek ki!

Kızlar bedava ev işçisi

Çalışan çocuklarla ilgili araştırmalar da kız çocuklarının ev işi ve hizmette kullanıldıklarını, kardeşlerine baktıklarını doğruluyor. Bu kızlar için okul özgürlük, çocuk oldukları yer. Okula gitseler bile hem ev işi hem okul yükü omuzlarında. Yoksulluk, gelenekler, çocukların hayatını değiştirmelerini engelliyor. Sonra da ailelelere baskı: Üç yetmez, beş çocuk yap! Sen devlet olarak o çocuklara yeterli desteği verebiliyor musun? Okul, beslenme, sağlık, uzmanlık, iş?.. Ülkenin yarısı 30 yaşın altında diye şişinirsin ama kaçı okumuş, kaçı iş bulmuş? Kız çocukları ise öğretmenleri tarafından bile itilip kakılıyorsa daha ne diyeyim?

Onlar hem çocuk yaptı, hem araştırma

Kız çocuklarının ailede bedava işçi olarak kullanılması gerçeğini dinledikten sonra katıldığım ikinci toplantı, neyse ki yüreğime su serpti. İmkan verilince kadınlar neler yapıyor. L’Oreal Türkiye, 18. kez 6 bilim kadınını ödüllendirdi. Bu yılki slogan “Dünyanın bilime, bilimin kadınlara ihtiyacı var” oldu. Beni en çok mutlu eden ise seçilen kadınların sadece büyük kentlerden değil, Urfa, Gebze ve Mersin gibi Anadolu üniversitelerinden de çıkmış olması.

Üstelik bu yıl yüzü aşkın çalışma aday olmuş, bu geçen yıla göre yüzde 30’luk bir artışı gösteriyor. Hepsi en az yardımcı doçent doktor olan, Harran Üniversitesi’nden Ayşegül Kutluay Baytak, Acıbadem Üniversitesi’nden Beste Kınıkoğlu Erol, ODTÜ’den Özgül Persil Çetinkol ve Melahat Bilge Demirköz, Gebze Teknik Üniversitesi’nden Rezzan Demir, Mersin Üniversitesi’nden Mine İnce Ocakoğlu bu yılın ipi göğüsleyen ve 15’er bin doları kazanan kadın araştırmacıları. Bir kozmetik markası olan L’Oreal 18 yılda toplam 2530 bilim kadınını desteklemiş. Bu kadınlar 112 ülkede tanınmış.

Tanıtmak da önemli

Demek ki kadını sadece desteklemek değil, örnek olsun diye tanıtmak da gerek Son bir not: Bu kadınların hepsinin eşi ve çocukları var. Herkes çok şaşırıyor, hem çocuk hem kariyer nasıl yaptın diye. Oysa kariyer sahibi erkeğe bir aile ve bu kadar çocukla kariyer nasıl yaptın diye sorulmuyor! Erkekler, kadınları öldürmek yerine destek olsalar da daha çok bilim kadını çıksa!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder