Giriş
AKP de adayını açıkladı; belki adını bile duymamışsınızdır, İsmet Yılmaz, Milli Savunma Bakanı.
[[HAFTAYA]]
Dört adaydan biri meclis başkanı olacak; belli ki o da 4. tura kalacak. Yüzde 41’i küçümsemiyorum ama yüzde 60’lık muhalefet, becerip de bir ortak adayla pat diye başkan seçmek için bırakın anlaşmayı, oturup konuşamadı bile.
Deniz Baykal, geçici Meclis Başkanlığı’nı daimiye çevirmek için aday oldu.
Hep MHP’nin HDP’yi yok farzetmesinden. Ekranlarda da izliyorsunuz, herhangi bir MHP’liye HDP ile ilgili herhangi bir soru sorulduğu zaman, çip takılmış gibi aynı sözleri tekrarlamaya başlıyorlar: Bebek katili, 40 bin kişi, vb. Şimdi başka bir konjonktürde, başka bir boyuttayız ve çözülmesi gereken sorunlar var.
Geçmişe takılıp kalmanın anlamı yok. Senin kadar milletvekili ile gelmiş oturuyor yanında, nasıl yok sayabilirsin?
En basiti, sorun kendinize: IŞİD mi, PKK-PYD mi? Önceki gece yarısı sakallarını kesip, YPG’li kılığına girip, Kobani’ye saldırıyor, gece yarısı insanların evlerine girip kadın çocuk demeden kafa kesiyorlar!
21. YY böyle bir vahşet görmedi: Kervan gibi birbirine bağladıkları insanları, boyunlarına astıkları patlayıcılarla aynı anda patlatmak gibi “dahiyane” fikirler hep bu manyaklardan çıkıyor!
Son katliam haberi Tunus’tan geldi, plajda insanları kaleşle öldürüyorlar. Bir “restorasyon” dönemi hepsinden önemli. AKP yüzünden Suriye karıştı, yetmedi, bir de IŞİD savunucusu olmakla suçlanıyor Türkiye.
Güneydoğu sınırımız delik deşik, gidip geldikleri yalan değil. Yeni seçilen meclis hemen çalışmaya başlamalı. Başkanını seçsin, komisyonlar kurulsun, önergeler verilsin!
Dış politika, eğitim, iç işlerindeki tahribat önce durdurulmalı, sonra toparlanmalı. Senin adayın, benim adayım tartışması yapılacak zaman mıydı? Keşke onu da biz seçseydik!
‘Aydınlar’ bari parti kursun!
“Aydın” olma beratı nereden alınıyor, bilen var mı? Gerekli şartları nedir? Diploma, yaş, mesleki eğitim, deneyim?
Elbette bir ülkenin aydınlarının o ülkenin sorunları hakkında fikir beyan etme hakkı vardır ama onların da aydın olmak için 12 yıldır otoriter bir ‘tek adam’ yönetiminde ülkeyi alt üst etmiş bir iktidara “yetmez ama evet” deme basiretsizliğini göstermemiş olmaları gerekir.
O adalete balyoz vuran ünlü referandumun özgürlükleri bir olta olarak kullandığını görememe körlüğü içinde EVET kampanyası yapmış bir “aydınlar” grubu bu.
Cemaat kumpaslarıyla askerler, gazeteciler, yazarlar içeri atılır, saçma sapan iddialarla suçlanır, Silivri’de süründürülürken “bazı hukuk hataları yapılıyor olabilir, önemli olan vesayetin kırılması” diye savunmuş olanlar bunlar.
Onun için son çıkışları doğru bile olsa, benden uzak dursunlar! Çoğunu çok iyi tanıdığım halde karşılaşınca selam bile vermiyorum, “profesyonel aydınlar”!
Festivallerin biri bitip biri başlıyor
Hayat siyah, simsiyah değil. Güzel şeyler de oluyor: Pazar günü İstanbul’da Veli Efendi Hipodromu’nda Atatürk’ün anısına 89. Gazi Koşusu yapılacak.
O atmosferi yaşamak isterdim hep, izleyeceğim. Devlet Opera ve Balesi’nin Opera Festivali’nde, Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde Mozart’dan ‘Saraydan Kız Kaçırma’yı izleyip keyif aldık.
İKSV’nin düzenlediği Müzik Festivali harika konserlerle sürüyor, Aya İrini’nin atmosferinde piyanonun sesi bile başka çıkıyor. Cumartesi gecesi ise Jazz Festivali başlayacak.
Birbirinden ünlü sanatçılar elçilik rezidanslarından parklara kadar değişik mekanlarda sahne alacak. Sadece tuzu kuruların izlediği etkinlikler değil, Jazz Festivali’nin bazı gösterileri açık alanlarda ücretsiz de izlenebilecek.
15 milyonluk kentte Eyüp Sultan’da oruç da açılacak, Kanyon’da öğle vakti lokantalarda oturacak yer de bulunamayacak. Bunlar güzellikler, keşke daha
büyük kalabalıklar da paylaşabilse...
