Yazgülü Aldoğan Masum değiliz hiç birimiz
HABERİ PAYLAŞ

Masum değiliz hiç birimiz

Fatih Akın’ın ‘The Cut-Kesik’ filmini seyrettim. Elbette acıtıyor! Ama sanatçı daha önce İstanbul üzerine bir güzelleme yaparken iyiydi de Ermenileri nasıl kestiğimizi gösterdi diye kötü mü olsun? Fatih Akın bu filmi yaparken Türkler’den de çok tepki alacağını göze alarak sanatçı bağımsızlığıyla ne söylemek istediyse söylemiş. Gerçi film siyah ve beyaz değil. Yani baştan sona Türkler kötü değil. Herkes kötü, içlerinde iyiler var. En az da Ermeniler kötü. Aslında filmi seyrederken “Tarih tekerrürden ibarettir” diye düşündüm sık sık.

Haberin Devamı

[[HAFTAYA]]

Bu coğrafyada acılar hiç dinmemiş. O filmde Ermenilerin yaşadığı zulmü şimdi Suriyeli, Iraklı Yezidiler, Aleviler, Kürtler yaşamıyor mu? Tıpkı o dönemde Ermenilerin öldürüldüğü, dünyanın dört bir tarafına savrulmak zorunda kaldığı gibi şimdi de Irak, Suriye’nin mazlum insanları yollara dökülmediler mi? Tek farkı şimdi yoksulluk daha az. Vahşilik boyutu artmış!

Artık kafa keserken videoya alıyorlar!

Ermeni tehciri

Filmde Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma yılları... Güneydoğu’daki Ermeniler sürülüyor, öldürülüyor, göç yollarında telef oluyor. Mardinli bir Ermeni demirci ustasının peşinden gidiyoruz. Herkes bir biçimde ölürken o her seferinde sağ kalmayı başarıyor. Başrol oyuncusunun sağ kalması lazım da, keşke biraz daha iyi oynasaydı, o acıyı yeterince yansıttığını söyleyemeyeceğim. Hele bütün o çekilenlere karşın yıllar sonra hâlâ genç bir delikanlı olarak kalmış olması, affedilemez bir hata!

Mardin, Halep, Küba ve Amerika’da kaybolan ailesinin peşinde geçen yolculuk bir tür macera filmine dönüşüyor. Başındaki Ermeni mezalimi siyasi dozu giderek kayboluyor. Filmin Batılı eleştirmenlerden çok iyi not almadığını biliyoruz. Türk eleştirmenler ya siyaseten göklere çıkarır, ya siyaseten yerin dibine batırır. Sinema olarak bakarsak, Fatih Akın bu kadar büyük prodüksiyona daha iyi bir iş çıkarabilirdi.

Siyasi olarak bakarsak da böyle bir filmi özellikle Türk asıllı bir sanatçının yapması iyi olmuş.

Bir “Geceyarısı Ekspresi” değil ama çuvaldızı biraz da kendimize batıralım!

Haberin Devamı

İSTANBUL'A TURİST YAĞAR!

İstanbul’dan bir Papa geçti, aklımızda israfa karşı tavırları, ısrarla sade araçlara binmesi (bizimkinin sarayı gündemdeyken, sana söylüyorum kızım sen anla gelinim gibi!) ve durup durup Patrik’le öpüşmesi kaldı

! Ben diyorum ki bu aşk sahneleri turizmi uçurur, İstanbul’a Katolik, Ermeni, her mezhepten turist yağar! Rusya’yı ekonomik kriz vurdu, ya gelmezlerse diye korkuyorduk.

Putin geldi. Ruslar da gelir mi? Uluslararası ilişkilerde sevgi, aşk, dostluk ihtiyaçlara dayanır, menfaat olmadan kimse kimseyi öpmez. Bir dönem birbirlerini afaroz etmiş iki kilise, bugün kucak kucağa poz veriyorsa mutlaka bir nedeni vardır.

Nitekim Papa gitmeden önce “Bu coğrafyada Hıristiyanların olmaması düşünülemez!” derken acaba neyi kastediyordu? Bizim “Müslümanlar” olarak bu sevgi kelebeklerinden asıl almamız gereken ders, farklı mezheplerin birbirine olan düşmanlıklarının bu asırda ne kadar geçersiz olduğudur.

Sünni, Şii’yi keserken “Allah Allah” diye bağırıyor, Şii de ölürken şehadet getiriyor!

Haberin Devamı

Bu ayıp müslümanlara yeter.

IŞİD'İN HEDEFİ TÜRKİYE Mİ?

Papa Francis’in dikkat çektiği bir tehlike de “İslam düşmanlığı” islamofobi’nin IŞİD’in değirmenine su taşıdığıydı. Dahası, IŞİD için Irak ve Suriye kolay lokmaydı. Asıl hedefleri Türkiye, hilafetin geldiği yer olan İstanbul. Uyanık olmakta yarar var.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder