Giriş
CHP bu seçime, hem çok iyi hazırlanmış, hem de hiç olmadığı kadar asılıyor. Emekliye iki maaş ikramiyeyi halk öyle benimsedi ki, yöneticiler “Yahu bizim gençler için de çok iyi vaatlerimiz var, sadece bu değil” demeye başladı.
Asgari ücretin 1500 TL olması Davutoğlu’nu o kadar rahatsız etti ki TÜSİAD üyesi patronları gece yarısı toplantıya çağırıp “Buna karşı çıkın” diye yardım istedi.
RTE de işçileri üye olmak zorunda bıraktıkları Türk Metal Sendikası’nı çağırmış, işçiler niye direnişte diye hesap sormuş. Güvenlik için işbirliği Bunların hepsine çare, CHP’nin bildirgesinde var!
Ama gerçekleştirebilmek için önce oy almak lazım. İstanbul İl Başkanlığı’na geldiğinden beri projeci kimliğini konuşturan ve özellikle seçim güvenliği için örgütleme yapan Murat Karayalçın 10 milyon seçmenin 27 bin 864 sandıkta oy kullanacağını söylüyor.
Karayalçın her sandıkta bir temsilci, bir yedek üye, bir gözlemcinin ve sandıkların bulunduğu 1834 okulda olası aksilikler için bir avukatın görevlendirildiğini anlatıyor.
Her okulda da yine bir görevli en son tutanağı alıp götürecek. Seçim güvenliği için diğer partilerle ve sivil toplum örgütleriyle de işbirliği için çalışmalar yapılmış.
En güzeli ise özel bir yazılımla geliştirilen alarm butonu.
Her lafa girerek karizmasını çiziyor!
Seçime çok az bir zaman kala kampanyalar iki kişinin birbirine sataşması şeklinde geçiyor: RTE ve Demirtaş! Biri cumhurbaşkanı. Olması gereken en son yer, seçim kampanyası.
Anayasaya göre tarafsız olması gerekirken fütursuzca iktidar partisinin kampanyasını yapıyor.
Diğeri, halen parlamentoda olmasına rağmen bağımsız adaylarla girip sonradan grup kurmuş oldukları için sandık kurullarında temsilci bulundurma hakkı bile olmayan, devlet yardımı alamayan, yüzde 10 barajını aşıp aşamayacağı netleşmemiş, yani en zor koşullarda var olma mücadelesi veren, en küçük partinin eşbaşkanı.
RTE’ye sataşıyor, öteki cevap veriyor. Danışmanlarının RTE’nin eteğinden çekmesi, “Yapma başkan, sıkletine uymuyor” filan demesi gerekmez mi? Siyasi taktik açısından yanlış değil mi?
Demirtaş ayağına gelmiş pası kaçırmıyor, her seferinde gole çeviriyor. “Açılıştan sorumlu müdür, yufka açmaya çağırın, gelir, elinizde oklavayla bekleyin, siz ne yapacağınızı bilirsiniz” dediği adam, bizim “Sen kimsin ya!!” diye dünyaya kafa tutan, vatandaş tokatlayan, cebindeki sigarayı alıp kıran, baktı mı oturtan, gölgesiyle korkutan dünya lideri değil mi?
Civanıma yazık oldu, Başkan olacağım diye karizmayı çizdiriyor, üstelik ne saz çalabiliyor, ne halay çekebiliyor. Meydanlarda atıp tutan Demirtaş’a laf yetiştirmek ekranda gazeteci azarlamak kadar kolay da olmuyor. Bu hallere mi düşecekti diye ağzımız açık seyrediyoruz!
Sıfır silinemeyecek
Genelde seçim hilesi, sıfırların silinmesi biçiminde oluyormuş. Yani A partisi o sandıkta 150 oy aldıysa bunu 15 oy diye geçiriyor tutanağa.
Genel merkezde Erdal Aksünger ve ekibinin geliştirdiği yazılımla hangi sandıktan daha önce kaç oy çıktığı sisteme yükleniyor ve sandıkta çok büyük bir fark varsa alarm veriyor.
Oyların güvende olacağını bilmek önemli. Bundan önceki seçimde 1 milyon 300 bin seçmen sandığa gitmemiş. Murat Karayalçın’a göre bunların büyük kısmı CHP’ye oy verecek olan ama biraz da oylar çalınıyor diye boş veren kitle.
Bu AKP ile CHP arasındaki oy farkı! Herkes sandığa gitsin, oyunu kullansın. Oylarınıza sahip çıkmak için canla başla çalışılıyor!
CHP’nin hazırladığı “AKP İktidarı ve Rejimin Otoriterleşmesi” çalışmasına yer kalmadı, yarın yazacağım.
