Sen kimsin de bize şerefsiz diyorsun?

MHP, 8 Haziran’dan beri yaşadığı travmayı atlatamadı: HDP’nin TBMM’ye kendisi kadar milletvekili ile girip eşit olmasına çıldırıyor! O aşağılık kompleksiyle de seçimden sonra herkese saldırıp hakaret ediyor, her yolu tıkıyor, nefret saçan söylemleriyle sürekli gündemde. Partinin yöneticileri, liderlerinin çevresinde kilitlenmiş aynı kafada esip yağıyor ama seçmenleri hiç de öyle düşünmüyor.

Tabii çantamda 3 bin kişilik bir çetele yok; MHP’ye kim oy verdi, toplu konutta mı oturuyor, Ulus’ta mı; viski mi içiyor, şıra mı bilemiyorum. Benim bildiklerim sıradan halk; taksi şoförü, küçük esnaf, dar gelirli insanlar... Ne gelen şehit cenazelerine “Vatan feda olsun” diyorlar, ne de seçime gidilsin telaşındalar! O nedenle Bahçeli’nin “şerefsizler” tweeti ve Semih Yalçın’ın “Kasımda seçim kaydıyla azınlık hükümetini destekleriz” beyanı aynı güne de rastlayınca kırmızı görmüş boğaya döndüm, bu kez de ben çıldırdım!


Sana veren şerefli, vermeyen...

Bir kere bu nasıl bir antidemokratik bakış açısı ki seçime girme hakkı olan bir partiye oy verenlere “Şerefsiz” diyorsun? Ayrıca nasıl sapkın bir mantık ki onları “yalıda oturup viski içen” diye tanımlıyorsun? Yalıda oturan pek çok tanıdığım insan var, eminim ki onlar AKP’ye oy verdi. Yalıda oturmuyorum, viski içmedim ama HDP’ye oy verdim, sen ne hakla bana şerefsiz diyorsun? AKP-CHP görüşmelerinin bitip liderlerinin buluşmasına bir gün kala çıkıp da seçim hükümetini destekleriz dersen “şerefsiz” kim olur? Evlilik hazırlıkları yapılıyor, nişan takılmış, komşunun kızı gizli gizli konuşup oğlanı ayartıyor, nikaha gidilirken de açıklama yapıyor, onu alma beni al, beni al, beni al!

‘Stepne’ deyince kızıyorlar

Yanlış filan değil, doğru anladık canım. Tıpkı TBMM’ye başkan seçiminde yaptığınız gibi, tıpkı koalisyon tartışmalarında yaptığınız gibi, tıpkı saraya divan üyelerini gönderdiğiniz gibi, RTE ile, AKP ile ballı güllü devam, hiç bir sıkıntınız yok. Her gerektiğinde de desteklersiniz, hep yaptığınız gibi. Sizin seçmeniniz ise şerefsiz değil, saf. Bu ayakları yiyor!

Terörü ve kanı durdurun, hemen!

Seçim oldu, geçim olamadı. Seçimi beğenmeyip savaş çıkarttılar! 50 insanımız öldü. Şu anda tek önceliğimiz, tek derdimiz, tek dileğimiz akan kanın durmasıdır! Analar ağlamayacak mı demiştiniz? Oğlu Doğu, Güneydoğu’da görev yapan asker ve polis anaları gece uyumayıp hüngür hüngür ağlıyor. Doğu’da, Güneydoğu’da görev yapan asker ve polisimizin aileleri adeta hapis yaşıyor, korkudan sokağa çıkamıyor.

İşten eve, evden işe giden kocaları sivil dolaşıyor. Karakolda nöbet tutan asker çocuklarımız, kapıda ne zaman bomba patlayacak diye bekliyor. Bizimkilere sorarsan “Devlet Gücünü Gösterdi”! Kandil’e her bomba attığında burada birini şehit ediyorlar, bunu hâlâ anlamadınız mı? Kandil’e bomba atmanın sınırlarımız içindeki terör saldırılarını önlemekte hiç bir yararı yok.

Milletvekili seçilmemiş, maaş bile alamayan 8 bakanıyla müstafi hükümet, iktidardan gitmemek için yapışmış otururken savaş çıkarmasını bildiği kadar barışı geri getirmeyi de bilse iyi olacak. Yoksa olası bir erken seçimde beklediği oyları rüyasında görecek. Demirtaş’ın Brüksel’de PKK’nın Avrupalı yöneticileriyle görüşmesinden somut bir şey çıksa da korkum, bunların engellemesi. O kadar şirazeden çıktılar. Cenazeden oy devşirme hesabı yapıyorlar.

Yaptıkları her şey fos çıktı

Elin memleketine demokrasi getirmeye kalktılar, felaket yaşanıyor; milyonlarca göçmen oldu, yüzbinlerce insan öldü. Diktatör dedikleri adam hâlâ başkan olarak orada oturuyor. Güya onu devirmek için muhalefeti desteklediler, azgın terörist çıktılar, kafa kesiyorlar. Bari biz muhalefet yetiştirelim dediler. Eğit, donat, yolla yaptılar. Eğitilen ilk 54 kişiden 5’i öldü, 16’sı yaralandı, 31’i sınırı geçer geçmez El Nusra’nın eline düştü. Kestiler mi ne yaptılar bilmiyorum ama donatıları almışlardır kesin. Geriye 2 kişi kalınca biraz daha eğitiyorlarmış! Bırakın dağınık kalsın, siz karıştıkça daha beter oluyor Ortadoğu!