Siz rüşveti yiyin derdi bize düşsün

Öyle anlaşılıyor ki; Amerika’da tutuklu olan Rıza Sarraf, iş hayatıyla, siyasi ilişkileri ve rüşvetlerle uzun yıllar Türkiye’de yolsuzluk sembolü olacak. Ortada Bakanlar Egemen Bağış, Zafer Çağlayan ve Muammer Güler’e giden milyonlarca dolar rüşvet, 750 bin euroluk saat, çikolata kutuları dolusu para, takım elbiseler, özel uçakla Umre gezileri var. Bakanlar sefasını sürdü, cefasını Türkiye çekiyor.

Başıma gelene bakın

Rıza Sarraf’ın ABD’de tutuklanması sonrası kefaletle serbest yargılanma talebine Savcı Preet Bharara karşı çıktı. Sarraf’ın avukatları ise serbest kalması için verdikleri dilekçede benim 26 Aralık 2013 tarihinde Al Monitör isimli internet sitesinden Tülin Daloğlu’na verdiğim röportajı delil olarak kullanmış.

Bu ortaya çıkar çıkmaz özellikle iftira ve yalanı yaşam biçimi haline getirmiş Fethullah Gülen cemaatinin tetikçi gazetecileri ve twitter’daki trolleri, “Sen Rıza’yı kurtaracak röportaj verdin” diye rezilce bir yalana başvurdular. Tersi olsa şaşırırdım zaten.

Çünkü yıllardan beri insanlara iftira atarak var oldular. Aslında buna da şükür! Çünkü AKP ile ortaklık yaptıkları dönemde devletin içindeki etkili polis, savcı, hakimleri ve gazetecileri ile iftira attıkları insanları hedef gösterip tutukluyorlardı. Önce bir tetikçi adınızın önüne “Ergenekon’a yakınlığı ile bilinen…” diye yazar, sonra adınız polis raporuna girer, telefonlarınız dinlenir ve kendinizi Silivri’de bulurdunuz.

Röportaj Sarraf’ı kurtarmaz

Oysa o röportaj yolsuzlukları, cemaatin devlet içindeki çetesini ve cemaatçi istihbaratçıların Dink cinayetindeki sorumluluklarını anlatır. Rıza Sarraf’ın adı geçmez ve işine de yaramaz. Kullanırken de ne benim ne de Al Monitör’ün iznini aldılar. Anlayacağınız Bakanlar, aileleri, çocukları rüşveti yedi, payıma hakaret ve iftira düştü.

Yalnız bana mı? Aslında tüm Türkiye’ye. Daha önce de yazmıştım, Türkiye yargısı Rıza Sarraf ve ondan rüşvet alan siyasetçileri yargılayamadığı için dünyaya rezil oluyor. Soruşturma Savcısı Preet Bharara, son dilekçesinde, 17 Aralık savcısı değiştirilince soruşturmanın kapatıldığını, bunun da Sarraf’ın üst düzey yetkililerle rüşvet ilişkisine delil olduğunu yazdı.

Hatta savcının değişmesinden sonra Sarraf hakkında verilen takipsizlik kararına uluslararası hukuk alanında saygı olmadığını belirtti. Okuyunca Türkiye adına üzülüyorsunuz. Oysa savcı değişse bile tarafsız bir soruşturmayla Sarraf dosyası takipsizlikle kapatılmayabilirdi. Ama olmadı hatta üç bakanın Yüce Divan’da yargılanması TBMM’deki AKP’lilerin oylarıyla önlendi. Yani rüşveti onlar yedi, derdi Türkiye çekiyor.