Terör örgütleri konfederasyonu

Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş ile önceki akşam Ankara’da iftarda bir araya gelip siyasi gelişmeleri ve sınır ötesindeki durumu konuştuk. Kurtulmuş’a IŞİD’in Türkiye için oluşturduğu tehdidin boyutlarını sordum. “Evet, kesinlikle büyük bir risk var” yanıtını verdi. Suriye’de oluşan tabloyu “terör örgütlerinin konfederasyonu” benzetmesiyle özetledi.

[[HAFTAYA]]

Kurtulmuş’un bu tarifine katılmamak mümkün değil. Çünkü Suriye, bugün Lübnan ve Afganistan’dan bile kötü durumda. IŞİD, El Nusra, El Kaide ve bunlara bağlı irili ufaklı gruplar bir taraftan, PYDYPG diğer taraftan çatışmalara katılıyor. Suriye ordusu bu durumdan yararlanıyor ve Beşar Esad’ın ömrünü uzatmaya çalışıyor. 6 milyon dolayında Suriye vatandaşı evini terk etti. Yaklaşık 2 milyonu Türkiye’de. Kurtulmuş çok önemli bir gelişmeye daha dikkati çekti. Sınırımızdan itibaren Halep’e kadar olan bölgede savaş büyürse Türkiye sınırına milyonlarca kişi daha yığılabilir.

Bugüne kadar gelenleri geri çevirmedik; ancak daha fazla kabul edecek halimiz de kalmadı. Şimdiden bu dalganın getirdiği mali yük 6 milyar dolara ulaştı. Bu nedenle Türkiye’nin “Bıçak kemiğe dayandı, yaşananlara daha fazla seyirci kalamayız” açıklaması haklı ve meşru bir çıkıştır. Başbakan Ahmet Davutoğlu, önceki gece Kanal 7 televizyonunda Ahmet Acet’in sorularını yanıtlarken “Bir maceraya girmeye niyetimiz yok ancak oldu bittilere izin vermeyiz” derken bu konudaki kararlılığı vurguladı. Bu aşamada Türkiye’nin, özellikle Amerika Birleşik Devletleri ile diyaloğu ve işbirliği çok önemli.

Washington ve Ankara bölgenin geleceği konusunda bütünüyle aynı görüşte değil, fakat ortak yaklaştıkları çok konu var. Bu benzerlik üzerinden bazı adımlar atılacağına dair işaretler var. Rusya ve İran’ın da destek verebileceği bir planın zorlanması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Beşar Esad sonrasındaki Suriye’de, kalıcı barış ve işbirliği için farklı düşünen ülkelerin de katkısına ihtiyaç olacak.

***

Numan Kurtulmuş’a, ekonomi çevrelerinin AK Parti-CHP koalisyon seçeneğine destek verdiğini hatırlattım ve bu yaklaşımı ne kadar önemsediklerini sordum. Kurtulmuş, “iş dünyası ve piyasaların görüşünü dikkate aldıklarını ama sadece ekonomi çevrelerinin beklentisiyle siyasetin çatılamayacağını” söyledi. Koalisyon yapmak için samimi gayret göstereceklerini, ancak bu süreci bir “at pazarlığı” olarak görmediklerinin altını çizdi. Kurtulmuş, “Türkiye’yi hükümetsiz bırakmayız”, “Eksik kalan siyasi ve hukuki reformlar devam etmeli”, “Çözüm süreci sürmeli” mesajlarını verdi. Siyasette bloklaştıran ve kamplaştıran bir söylemin hâkim olduğunu, bu nedenle dilde de restorasyon gerektiğini ifade etti. Peki, MHP ile bir koalisyon olursa çözüm süreci askıya mı alınacak? Kurtulmuş, ismi ve çerçevesi değişse bile Türkiye’nin bu yoldan geri dönmeyeceği görüşünde.