Tufan'a gülümser misiniz?

Sarıyer’de bir park... Otizmli Tufan, arkadaşlarıyla parkta vakit geçirmeye, hava almaya çıkmış. Kamera, parktaki insanları çekiyor... Herkes meraklı ve acıyan gözlerle Tufan’a bakıyor. Sonra o insanlara “Bu mektup size” diyerek birer mektup ulaştırılıyor. Herkes şaşkın ama açıp okuyor.. Şöyle yazıyor mektupta: “Merhaba... Bu mektubu hoşgörünüze sığınarak gönderdim. Bize üzgün üzgün baktığınızı gördüm. Bu duruma alışkınız aslında. Sizi suçlayamam ama lütfen bir an için kendinizi bizim yerimize koyun. Çocuğumu gören herkes ya yolunu değiştiriyor ya da üzgün bakışlarla izliyor… İsmi Tufan... 14 yaşında. Arkadaşlarıyla bugün parka geldi. Gezmeyi çok seviyor. Eminim tanısanız, siz de onu çok seversiniz. Tufan farklı hissetmek istemiyor, hatta yanından geçerken ona gülümserseniz çok mutlu olacağından eminim. Çünkü ona kimse gülümsemiyor. Gerçi, artık kimse kimseye gülümsemiyor. Oysa bir gülümseme dünyayı değiştirebilir..”

BUNU YAPMAYALIM

O andan sonra, kimse gözyaşlarını tutamıyor; Tufan’a el sallıyor, yanına gidip selam veriyor, gülümsüyorlar. Tufan’ın mutluluğunu görmeniz lazım. Yapabilse havalara uçacak. EÇADEM (Engelli Çocuk ve Ailelerine Destek Merkezi) bundan daha iyi anlatamazdı engelli ailelerin yaşadığı sıkıntıyı, yalnızlığı ve çaresizliği. Hepimizin farkında olarak ya da olmayarak yaptığı hatayı yüzümüze vuruyorlar, çok kibarca ‘yapmayın bunu’ diyorlar. Gözlerim dola dola izledim, herkesin izlemesini de çok isterim. “Tufan’a gülümser misiniz?” diye internette aramanız yeterli.

Mikonos’a özel uçakla künefe getirtmek

Ünlü işadamı Ekim Alptekin, Yunanistan’ın Mikonos adasında tatil yaparken; eşi ve arkadaşlarının canı künefe çekti diye, özel uçağıyla adaya künefe getirtmiş. Bu haber adada yayılınca da adı ‘müthiş Türk’e çıkmış. Haberi magazinde gören duyan da hemen ‘görgüsüzlük’, ‘şımarıklık’ diye yaygaraya başladı tabii. Haber asparagas mı değil mi bilmiyorum ama inşaatçı olan, aynı zamanda havacılık ve savunma şirketleri olan Ekim Bey, parasını harcarken bize mi soracak acaba? Ayrıca parası varken keyfine harcamayacak da ne yapacak? Canı künefe çektiğinde yiyemeyecekse, o parayı ne yapacak? Olaya bir de böyle bakın. Zenginin malı züğürdün çenesi yoruyor gerçekten de. Bakın yoruldum resmen!

HAFTANIN ALKIŞ ALANLARI

* ‘Nefes Nefese’ romanı ile İtalya’ın en prestijli roman ödüllerinden ‘Premio Roma’yı kazanan yazar Ayşe Kulin…

* Uzun zamandır ilk kez bir eleştiriye çemkirmeyen, ‘gider’ yapmayan; tersine ‘kilolu’ diye basılan fotoğraflarına kendi hesabında fotoşopla göbek ekleyen Cem Yılmaz…

* “İçim şişti tüketim çılgınlığından” diyerek durduk yere hortlayan ‘24 Haziran Dünya Ablalar Günü’ne isyan eden ve hepimizin hislerine tercüman olan Esra Erol…

* Bir sigara markasının global reklam yüzü olması karşılığında kendisine teklif ettiği 2.5 milyon TL’ye ‘hayır’ diyen Tülin Şahin… Tek merakım ise şu: Sigara ve tütün reklamı yapılması yasakken, nasıl bu teklifi alabiliyor Tülin Şahin? Bizi aydınlatırsa sevinirim.

Sana kaderinin bir oyunu mu bu

‘Rising Star Türkiye’ isimli müzik yarışması, yakında TV8’de başlıyor... Jüri üyeleri arasında ise Mustafa Sandal’la birlikte, İrem Derici de olacak. Bu haberin ilginç tarafı şu: İrem Derici’nin 5 sene önce yarışmacı olarak ‘O Ses Türkiye’ye katılmış olması, o yarışmadaki jüri üyesi Mustafa Sandal’ın da ‘ışık görmediği’ İrem Derici’ye dönmemesi! Oysa İrem Derici, bu 5 yıl içinde ünlü bir popçu haline geldi, şarkıları da herkesin dilinde. Üstüne bir de, Mustafa Sandal’ın yan koltuğunda jüri üyesi olarak oturacak. Şimdi bu Sandal’a kaderinin bir oyunu değil de nedir? Yoksa Acun Ilıcalı’nın şık bir golü müdür? Acaba Mustafa Sandal; İrem Derici yanında otururken “Ben bu işten anlamıyorum galiba” diye düşünür mü? Yoksa hiçbir şey omamış gibi mi davranır?

En pahalı kahve 'Kopi Luwak'ı buldun mu içeceksin

Bir kahve müptelası olarak şu meşhur kahve Kopi Luwak'ı tattım sonunda! Hani şu dünyanın en pahalı ve en az üretilen kahvesinden bahsediyorum. Neden pahalı ve az? Çünkü Kopi Luwak, Endonezya'da yetişen bir kahve türü... ‘Civet’ denilen; sansara benzeyen, bazılarının da misk kedisi olarak adlandırdığı bir hayvanın dışkısındaki kahve çekirdekleri toplanıyor, yıkanıyor, kavruluyor ve içiliyor. Zira bu ağzının tadını bilen hayvanlar, en güzel ve en sağlıklı çekirdekleri seçiyor. ‘Civet’in hazım operasyonları sayesinde kahvenin bazı enzimleri zenginleşiyor. Hayvanın anüsündeki bir yağ sayesinde de kahveye özel bir aroma ekleniyormuş. İşte bu da, bu kahveyi dünyanın en lezzetli ve pahalı kahvesi haline getiriyor. Sonuçta ‘boktan bir kahve’ diyerek dalga geçebilirsiniz, haklısınız da...

Ama içtikten sonra, artık daha netim: Gerçekten tadı ve kokusuyla çok lezzetli ve eşsiz bir kahve. Biraz çikolata aroması da var sanki içinde. Metabolizmaya iyi geldiği de biliniyor. Fincanı 100 dolara kadar çıkabilen bu özel kahveyi her zaman bulmak zor. O yüzden ikram edildi mi içeceksin. Ben de öyle yaptım