Tuğçe Erçetin Özgür tercihlerimiz umut olduğunda
HABERİ PAYLAŞ

Özgür tercihlerimiz umut olduğunda

Şanslıydım ki seçimlerimi hep kendi başıma yapma imkanım oldu. Kendi kararlarımı verebildim, hepsi de kolay değildi elbet. İyi veya kötü sonuçlar elde ettim ama hep benim tercihlerimdi. Olur tabii, bazen iyi çıkar karşımıza bazen de kötü. Ama neşemi bozmayan ve özgür hissettiren bir şey var, "benim kendi" seçimlerimin olması. Güzel şey. Hepimiz söylediğimiz ve yaptığımız şeyleri bazı tercihlere dayalı olarak gerçekleştiririz. Etkisi sadece bize olmaz. Çünkü bizler bir şeyleri tanımlayarak inşa ediyoruz, bir araya gelip bütünü oluşturuyoruz. Hislerimiz, değerlerimiz, inançlarımız ve farklı algılarımız var; dedim ya, hepsi bize ait. İşte tüm bunlarla beraber insanız, sen de ben de böyle insan oluyoruz. Fakat hep vicdanlı olamayabiliriz, bencil de kalabiliriz çoğu zaman. İşte tercihlerimiz sebebiyle bunların sonucunun da sorumluluğunu almalıyız. Peki değerlerimiz sebebiyle bencil olarak kendimizi suçlayabilir miyiz? Yani, sonuçta bizi biz yapan değerler o yöndeyse... Sanırım evet. "İyi" ve "kötü" herkese göre değişir, ama iyiliğe giderken bir başkasını alçaltacak, kendini üstünleştirecek herhangi bir ifademiz veya eylemimiz hep bencilce tercih olacaktır bence. Çünkü böyle yapmamız tercihlerimizle ilgili, kulağa bencilce geliyorsa eğer, bazı şeyleri yapmamak lazım. Yapsak da kabul etmeli, kabul hatayı da düzeltir.

Haberin Devamı

Her ne kadar bugün Türkiye'ye baktığımızda her şey çoğu kişi için özgürce yaşanamıyor ve hakları ihlal edilebiliyorsa da mutlaka birileri bunu daha çok hissediyor. Mesela Cemevleri için uzun zamandır yasal statü istendi, çoğu kişi kendi dilinde çocuklarına isim veremedi ve bazen konuşamadı, kiminin kilisesine saldırı gerçekleşti, kimilerinin de kapıları işaretlendi, cinsel yönelimleri sebebiyle sokakta elele dolaşamayan oldu, ülkesinde savaş ve tecavüz olduğu için kaçanlar ya "tekinsiz" ya da "vatan haini" görülmeye başlandı... Sonuç olarak, bütün bu yaşananlar ve yaşatılamayanlar birilerini etkiledi ve birilerini "kötü sonucun bir parçası olarak" ezmeyi amaçladı. Tüm bu kısıtlamalar ve fiziksel şiddet içinde kendinden olmayana bazı hakların verilmemesi, kendinden değilse "o kadar da eşit değiliz" diye söylenmesi üstünlük işte. Ve birçok kişi de bundan sorumlu, çünkü kendinden olmayanı dışlamayı tercih etti bir çoğumuz. Peki böyle daha mı iyi?

Haberin Devamı

Bu özgür tercihlerimiz aksi yönde değişse daha güzel olmaz mı, en azından denesek? Mesela nefret yerine sevgiyi, hiç başaramıyorsak saygıyı tercih etsek. Saygı şart. Yok saymak yerine dinlesek. Yasaklamak yerine kabul etsek. Yanlışı reddetmek yerine doğru için çözüm arasak. Suçlamak yerine kendi eleştirimizi versek. Tanımıyorsak konuşsak. İşte bunların sonucu iyiye gidebilir, o zaman tercihlerimizin sorumluluğunu da daha rahat alırız sanırım. Birilerinden veya bir şeylerden etkilenerek yanlışı seçsek bile, bu hatalardan kurtulmaya çalışmak yaptıklarımız/söylediklerimiz için daha fazla huzur getirir, daha fazla mutluluk ve daha fazla eşitlik. En başta övünerek söyledim ya kendi tercihlerimi, ama ben de hep "iyi" şeyler seçmedim, hatalarım oldu. Büyük ihtimalle de incittiklerim, istemeden de zarar verdiklerim olmuştur. Bunun çığ gibi büyümemesi lazım. Çünkü önyargılar yeterince zarar büyüttü bizlere, birbirimizi tanımaya bile izin vermedi ve tercihimiz çoğunlukla mesafe oldu. Kendimiz için neyin iyi olduğunu düşünüyorsak başkalarının da buna hakkı olduğunu bilmek gerek. Bunu bildikten sonra "iyi" tercihlerimiz olacaktır ve onlar da hepimiz için umut olacak.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder