Mehmet Coşkundeniz Duygusal zekanın evlilikte önemi
HABERİ PAYLAŞ

Duygusal zekanın evlilikte önemi

Bütün evlilikler “Bir yastıkta kocamak” için başlıyor. Büyük heyecanlarla yaşanan ilk beraberlikler ve o ilklerin dayanılmaz cazibesi... Aşk duygusu yenileniyor, içinizde sevgi çoğalıyor ve karşı tarafa coşarak akıyor...

Artık yepyeni bir hayat var önünüzde... Güzel bir beraberlik ve mutlu bir yuva...

Evet, güzel ve mutlu bir yuvanın hayalini kim kurmaz ki?

Evlilik telaşı ile yeni bir yapılanmaya hazır hissediyorsunuz kendinizi. Nikah masasında söylenen “evet”ler hayatınızda yeni açılan sayfanın da ilk sözcükleri oluyor. Sonra gelenekler, birbirine aşık insanların duygu yoğunluğuna karışmaya başlıyor. Zorunluluklar, sorumluluklar birbiri ardına diziliyor. Hayatın akıp giden çarkına çelme takmaya uğraşırken, birbirinizi de kimi zaman anlayamaz olduğunuzu görüyorsunuz.

Haberin Devamı

Küçük tartışmalar başlıyor önceleri, büyük ve güçlü barışmalarla noktalanan. Bu manzara size yabancı, ortam biraz farklı derken büyüyor yeni bir gerginlik ansızın, kırıyor, incitiyor, aldırmaz görünüyor ve kızdırıyorsunuz.

Taraflar bir maçın galibi olmaya sanki dünden hevesli rakiplermiş gibi mücadeleye başlıyor. Kısacası, zaman içinde değişiyorsunuz. Bu değişimleri yumuşak geçişlerle evliliğinize taşımayı beceremiyorsunuz. İşte bu noktada duygusal zeka denilen sihirli değnek devreye girip, görevini üstleniyor. Duygusal zeka olarak adlandırdığımız, karşı tarafı anlayabilme, algılayabilme ve aynı zamanda da kişinin kendi duygularını ifade edebilme becerisi çok önemli.

Toplumumuzda kişileri duygusal ve mantıklı gibi iki gruba ayırıyoruz. Üstelik mantıklı olarak nitelendirilen kişilerden övgüyle, diğerlerinden de eleştiriyle söz ediyoruz.

Oysa ki, her alınan kararın altında duygular yatar. İnsan kendisine yapılan bir harekete cevap vermeden önce duygularına başvurur. Duygusundan aldığı mesajla düşüncesini geliştirir, sonunda da bu düşüncesini eyleme döker. Bu gerçeği göz önüne alırsak duygusal insan, mantıklı insan ayrımına girmemek gerektiğini görürüz. Ayrıca yetişme yöntemlerimizdeki yanlışlıklar da duygusal anlamda boşluklar yaratılmasına neden oluyor.

Haberin Devamı

“Erkekler ağlamaz” diye büyütülen erkek çocukları, “kızlar öyle her yerde gülüp, konuşmaz” diye telkinde bulunulan kız çocukları ileri yaşlarda kendi duygusal dünyalarına yabancılık duyuyor. Bu anlamda bakıldığında yetişkin olduklarında ve evlendiklerinde birbirlerinin duygularını anlamamaları da çok şaşırtıcı değil. Bir evlilikte duygusal zekanın varlığı, uyumu o evliliği son derece olumlu etkilemekte.

Empati; bir kişinin diğer bir kişinin yerine bir an için geçerek, onun gibi hissetme ve onun gibi algılama becerisidir.

Yani bir başkasının gözleriyle dünyaya bakmak ve bir başkasının duygularıyla bir an için yaşamaktır. Eşinin üzüldüğü her hangi bir olayı saçma bulan eş, eğer duygusal zekasını işin içine sokarsa, söz konusu olan üzüntünün hiç de saçma olmadığını fark eder.

Kırıcı, yıpratıcı bir çok konuşmanın ve davranışın da bu şekilde önüne geçilmesi mümkün olacaktır.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder