Almanya’daki Erdoğan takıntısı

Almanya’da, olup biten olumsuzlukları başkalarına fatura etmek gibi tarihî hastalık var. İkinci Dünya Savaşı döneminde de yaşanan ekonomik sıkıntıların bedeli Yahudilere ödetilmiş; görülmemiş bir soykırımın önü açılmıştı.

Son yıllara kadar Almanya tarihin bu utanç verici dönemiyle hesaplaşmak için önemli adımlar attı, özürler dilendi, tazminatlar verildi, soykırım anıtları dikildi.

Fakat görüyorum ki belli kişileri hatta dinî ve etnik grupları şeytanlaştırma hastalığı bugün hortlamış durumda.

Hızla yükselen aşırı sağ partiler geçmişteki acılardan ders çıkarmadan yangına körükle gidiyor. Toplumda öbeklenmiş olan yabancı düşmanlığı, bu politikacıların nefret söylemiyle dalga dalga yayılıyor.

Türkler ve Müslümanlar, Almanya’daki ırkçı grupların bir numaralı hedefi durumunda...

Solingen şehrinde kafatasçı grupların saldırısıyla evleri yakılan ve orada feci şekilde can veren insanların trajedisi hâlâ sıcak.

Son dönemde Türklere ait birçok cami ve iş yeri benzer gruplar tarafından hedef alındı. Alman hükümeti ve yargı kurumları önlem almakta etkisiz...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Almanya’daki Türkiye karşıtlarının birinci hedefi hâline geldi.

Alman basını, kurumları ve siyasetçilerindeki Erdoğan karşıtlığı o kadar hastalıklı bir seviyeye ulaştı ki, ne olsa Erdoğan’dan bilecek duruma geldiler. Almanya’nın Dünya Şampiyonası’ndan elenmesinin faturasını da Erdoğan’a çıkarmaya kadar vardırdılar işi! Bir insanın, olaylar arasında bu kadar saçma bir ilişki kurabilmesi için herhalde akli dengesini yitirmiş olması gerekir.

Yeşiller Partisi’nin Türkiye kökenli eski Eşbaşkanı Cem Özdemir Alman formasıyla mücadele eden futbolcular Mesut Özil ve İlkay Gündoğan’ın Erdoğan ile görüştükleri için Alman takımının dengesinin bozulduğunu iddia etti.

Ben, asıl dengesi bozulanın Cem Özdemir olduğu görüşündeyim. Özdemir gibi Türkiye kökenli bir liderin anavatanı olan ülkeye bu kadar nefret duyması gerçekten dramatik.

Demokrasi ve insan hakları konusunda Avrupa’da referans ülke olarak kendisini konumlandıran İsveç’te de benzer bir skandal yaşanıyor. Türkiye kökenli futbolcu Jimmy Durmaz’ın Dünya Kupası’nda kritik maçta hata yapmasının faturası bu ülkede yaşayan Türklere ve diğer yabancılara kesildi.

Bütün bu gelişmeler Avrupa’nın yeni bir Ortaçağ karanlığına sürüklenmekte olduğunu gösteriyor.