Hakan Çelik Demokrasi kahramanlarına saygı
HABERİ PAYLAŞ

Demokrasi kahramanlarına saygı

Önce “Cemaat” adını kullandılar, sonra bu kavramın belli kesimlerde oluşturduğu hassasiyet üzerine kendilerini “Hizmet” olarak tanımladılar, yurt dışında ise daha çok “Gülen Hareketi” olarak bilindiler. Kökleri neredeyse 50 yıl öncesine uzanan bu yapılanma önceleri dini hassasiyetler üzerine inşa edilmiş bir sosyal dayanışma hareketi olarak konumlandı.

Yıllar geçtikçe dershane ve eğitim kurumlardın gelen yardımların da etkisiyle yapı giderek büyüdü ve güçlendi. Zaman içinde yandaş iş adamlarından toplanan paralar ve bu yapının mensuplarından maneviyat baskısıyla yani bir tür zorlamayla alınan paralarla dev bir yapı ortaya çıktı.

Haberin Devamı

“Türkçe Olimpiyatları” gibi geniş kitlelerin ilgisini çekebilecek etkinliklerle farklı kitleleri etkilemeye yoluna gittiler. Okullar ve eğitim kurumlarına odaklandıkları için de devletin belli bir dönem her türlü desteğinden istifade ettiler. MİT Tırları, Hakan Fidan’a yönelik tutuklama girişimi ve 17- 25 Aralık hadiseleriyle kendilerini “Cemaat” yada “Hizmet” olarak tanıtan Fethullahçı yapının gerçek hedefinin “devleti ele geçirmek” olduğu ortaya çıktı.

Örgüt bunu başarabilmek için her türlü yalan, sahte belge, tehdit, şantaj yöntemini kullandı. Hedef tahtasına oturtulan en önemli isim Cumhurbaşkanı recep Tayyip Erdoğan oldu. Erdoğan’ın etkisizleştirilmesi halinde asker, iş dünyası, medya ve diğer kesimlerin direnç göstermeyeceklerini düşünüyorlardı.

Bu yapının gerçek yüzünü gören ve Türkiye’yi harekete geçirmek üzere mücadele veren Erdoğan bu savaşını uzun süre tek başına yaptı. Birçokları sürecin başında Erdoğan’ın tehlikeyi abarttığı görüşündeydi. Erdoğan kendi partisi içinde bile çoğunlukla yalnızdı.

Kendisini gerçek anlamda anlayanların sayısı iki elin parmaklarını geçmiyordu. Tehlikenin gerçek yüzünün geniş kitleler tarafından görülmesi için Türkiye’nin ağır bedel ödediği korkunç olayların yaşanması gerekti.

YERALTI ÖRGÜTLENMESİ

Uluslararası arenada çok iyi örgütlenen Fethullahçı yapı, Türkiye’deki ağabeyler ve ablalarla harekete geçirdiği kesimlerle sürekli hükümet ve devlet aleyhinde yayınlar yaptı. Gizli dinlemelerle elde edilen ses kayıtlarıyla bir algı operasyonu yürütüldü.

Haberin Devamı

Bütün bu sürecin sonunda nereye gelindiğini hepimiz biliyoruz: Bir anda kendimizi 15 Temmuz gecesinde bulduk. Türkiye’de darbeler döneminin kapandığına gerçekten inanmıştık. Herhangi bir yapının devleti ele geçirmesinin bu kadar kolay olmayacağını düşünüyorduk.

Çarpıtılmış dini duygularla ve saptırılmış maneviyat hayalleriyle insanların beynini yıkayan Fethullah Gülen görülmemiş hırsla devletin kurumlarını bütünüyle ele geçirmek üzere akıl almaz planını uygulamaya soktu. Sonra hepimiz neler olduğunu çok iyi biliyoruz. Beyni yıkanmış bir güruh ve vatan hainlerinin el birliğiyle Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık gecelerinden birine sahne oldu.

Benim de yayıncısı olduğum CNN Türk televizyonu ve diğer yayın kuruluşları helikopterlerle basıldı. Aralarında TrT ve Özel Kuvvetler’in de bulunduğu en kritik kurumlar saldırıya uğradı. İstanbul’da Boğaz Köprüsü’nde çok sayıda şehidimiz oldu.

Haberin Devamı

Her kesimden, her yaştan insanların ortaya koyduğu direniş ve vatanseverlik ise gerçek anlamda tarihe geçti. Akıl tutulması yaşandı Türkiye’de yaşanan bu trajediye “kontrollü darbe” veya “tiyatro” benzetmesi yapanlar da oldu.

İşin üzücü yanı Türkiye’de bu acıları yaşayan ve tanık olan insanların ve kimi siyasetçilerin de bu görüşe katılmasıdır. POSTA Gazetesi’nde Nedim Şener Cuma günü çıkan “Batuhan’ın motosikleti” başlıklı yazısında 15 Temmuz gecesi yaşanan büyük acılardan birini anlattı.

Bu yazıyı bulup okumanızı öneririm. Geride Batuhan gibi kahraman, vatansever şehitlerimiz var. Çok sayıda gazimiz de 15 Temmuz’un sembolleri arasına girdi. Sanayi Bakanı Mustafa Varank’ın ağabeyi Prof. Dr. İlhan Varank, kahraman askerler, tanınmış reklamcı Erol Olçok da bugün aramızda değil. Onu da oğluyla birlikte şehit ettiler. Bu gerçekler ortada dururken hala “kontrollü darbe” gibi çirkin bir yakıştırma yapılabiliyor olmasını utanç verici buluyorum.

En az konuştuğumuz şeylerden biri de Türkiye’nin yaşadığı ekonomik kayıplar. Gümrük ve Ticaret eski Bakanı Bülent Tüfenkçi FETÖ darbe kalkışmasının bedelinin 20 milyar dolar civarında olduğunu söylemişti. Türkiye’nin bozulan uluslararası görünümü, azalan turist sayısı ve ticaret verilerinin yanına bir de Rusya ile yaşananlar eklenirse toplam kayıp bu rakamların çok daha üzerinde. Dünyadan destek alamadık Bu kadar büyük bir mücadeleyi veren bir ülkenin ve halkın kucaklanması, desteklenmesi gerekirdi. Maalesef öyle olmadı. Batı kategorik olarak Türkiye’yi yalnız bıraktı. Bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda ülke lideri dışında Ankara’yı arayan olmadı. Ne o gece ne de sonrasında.

NATO ve ABD gelişmeleri görüp bir süre izledikten sonra harekete geçebildi. Amerika’da bazı etkili çevrelerde ve kimi yayın organlarında darbe girişimi hakkında kafa karıştıran, zihinleri bulandıran yayınlar yapıldı. En büyük anti demokratik eylem seçilmiş hükümeti devirmektir. FETÖ terör örgütünün yapmaya çalıştığı buydu.

Demokrasiyi yıkmaya çalışan insanlara gözyummak ve örtülü destek olanlar tarihin önünde nasıl hesap verecekler? Avrupa değerleri açısından bakıldığında da tankların önünde duran bir Türk milleti var. Bu milletin yanında durmak gerekirdi.

Avrupa ve Amerika darbecilere hesap sormak yerine ülkelerini savunan insanları cezalandırma yoluna gitti. Avrupa’nın mülteciler krizi karşısında nasıl sertleştiğini, hukuku askıya alma noktasına bile geldiğini gördük. En temel insan hakkı olan yaşama hakkı insanların elinden alındı.

Eğer 15 Temmuz gibi bir olay Fransa’da veya Almanya’da olsaydı acaba devlet kendisini korumak için hangi önlemleri alırdı? Fransız ve Belçika polisinin ölçek olarak küçük terör eylemleri karşısında ne kadar sertleştiğini biliyoruz. Amerika Birleşik Devletleri nasıl geliştiği bugün bile tartışılan 11 Eylül saldırısından sonra gidip Afganistan ve ırak’ı dümdüz etti.

DEVLETTE TEMİZLİK

15 Temmuz’un ardından devlet kendi kurumlarından itibaren çok ciddi bir temizliğe girişti. Bu süreçte Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar (yeni kabinede Savunma Bakanı) İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan’ın büyük gayreti var.

Dönemin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da çok çalıştı. Defalarca ABD’ye giderek Fethullah Gülen gerçeğini Amerikalı muhataplarına anlattı.

MİT özellikle yurt dışı operasyonlarıyla Türkiye’den kaçanların peşinde. Bugüne kadar aralarında Kosova ve Ukrayna’nın da bulunduğu Avrupa ülkelerinden, Azerbaycan’dan ve Afrika’dan çok sayıda FETÖ’cü yakalanarak Türkiye’ye getirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan gittiği bütün ülkelerde temaslarının öncelikli konuları arasına FETÖ ile mücadeleyi almış durumda.

Bir yandan Avrupa diğer taraftan Amerika’da bulunan FETÖ’nün kilit isimleriyle ilgili kritik bir süreç yürütülüyor. Terör örgütünün dünyada en yaygın örgütlendiği ülkeler arasında Güney Afrika da var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakında bu ülkeye yapılması beklenen ziyaretinde de ana konulardan biri bu olacak. Türkiye çok net, hiç bir taviz göstermeden kaçakların ve ülkelerine ihanet edenlerin iade edilmesini istiyor.

SON SÖZ

Ülkemizi hedef alan hain ihanet şebekesine karşı mücadelede hukukun üstünlüğünden ayrılmadan topyekün mücadeleye devam etmek zorundayız. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu mücadeleye en başından bu yana liderlik ediyor. Başbakan Binali Yıldırım da önemli bir kararlılık ortaya koydu, örgütün tasfiyesi ve ihanet edenlerden mahkemeler önünde hesap sorulması için bütün mekanizmaları seferber etti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de o gece kahramanca bir direniş ortaya koyduğunu düşünüyorum. Keşke bazı siyasetçiler o geceki tutumlarını sonra da devam ettirebilselerdi. Türkiye’nin darbelerle yıkılamayacak kadar güçlü bir ülke olduğunu bütün dünyaya gösterdik. İnanıyorum, bundan sonra da, demokrasi ve hukuk kazanacak, darbeciler kaybetmeye mahkum olacak.

BUGÜN CNN TÜRK'TEYİM

CNN Türk’te bu sabah 10.00’da “Hafta Sonu” programımda 15 Temmuz’la ilgili konuklarım olacak. Akşam da Başak Şengül’ün moderatörlüğünde 21.00’den itibaren konuklarla 15 Temmuz’u konuşacağız.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder