Işınsu Kestelli 'KEDİ' otizmi anlatacak
HABERİ PAYLAŞ

'KEDİ' otizmi anlatacak

Otizm, nöro-gelişimsel bir farklılık. Ömürlük, varsa geçmez, yoksa sonradan var olmaz. Otizmlilerin her biri, tıpkı tipik gelişim gösterenler gibi farklı zekâ düzeyine sahip. Yaygın kanıların aksine, hepsi üstün zekâlı değil ya da hepsinde mental retardasyon yok. Zekâ, eşlik eden hastalıklar, duyusal işleme farklılıkları gibi nedenlerle, tek tip bir otizmli portresi de bulunmuyor. Dış görünüşleri de birbirinden farklı.

Ancak tüm otizmlilerin ortak özelliği iletişim ve sosyalleşme alanlarında sıkıntı yaşamaları. Bunları Serap Dikmen Ahmetoğlu’ndan öğrendim. Oğlu otizm tanısı aldıktan sonra, çocuğunun gelişimi ile ilgili yoğun çabasına yakından tanıklık ettim. Otizm konusunda her bilgiye, her yayına, her habere ulaşmak için ter döken Serap, zaman içinde hak savunuculuğu yapan bir aktiviste dönüştü. Kendisinin sık sık alıntıladığı bir cümle var, aslında tam da onu yaptı: “Çocuğuma dünyayı anlatacaktım, şimdi çocuğumu dünyaya anlatıyorum.”

Haberin Devamı

Bütün bu sürecin sonunda, “Birlikte başaracağız” mottosuyla yeni bir yola girdi. Hikâyesini bizzat ondan dinleyelim: “Otizm farkındalığı konusunda ne yazık ki tanı aşamasında sıkışıp kaldık. Çocuğunuz göz kontağı kurmuyorsa, adı seslenildiğinde bakmıyorsa, oyuncaklarla amacına uygun oynamıyorsa mutlaka bir uzmana danışın. Bunun ardından gelen ikinci cümle, tek çare yoğun eğitim. Toplum için bundan daha ötesi yok.

Ama bizler konunun çok ötelerde olduğunu biliyoruz, yaşıyoruz. Çocukluk çağında devlet tarafından karşılanan aylık 8 saat özel eğitim, hem içerik hem de ders sayısının azlığı nedeniyle eleştiri konusu. Özel eğitim alanını, neşter vurulması gereken en öncelikli konu olarak görüyoruz. Yaşa göre uygun destekleme sistemleri geliştirilmiyor. Örneğin, ergen otizmliler için yoğun bir psikoterapi ihtiyacı var. Kaynaştırma sistemi de iyileştirilmeye muhtaç. Lise bittikten sonra otizmli gençlerin çoğunlukla eve kapandığını görüyoruz.

Üniversiteye gidebilenler ise özelliklerine uygun engelli desteğine ulaşamıyor. Otizmli gençlere istihdam alanı da sağlayamıyoruz. Otizm çocukluktan ibaret değil, bu çocuklar büyüyor, bunun farkına varalım artık. Yaşlı ve bakıma muhtaç olan yalnız bırakılmış otizmliler nerede peki; bakım evinde mi? Şu anda bakım evlerinde yaşananlar içler acısı. Bu durum, ailelerin kendilerinden sonra çocuklarına ne olacağı konusundaki endişelerini artırıyor.

Haberin Devamı

Sözün özü, otizmlilerin eşit yurttaşlar olarak insan haklarına yakışır bir yaşam sürdürebilmesi için alınması gereken çok uzun bir yolumuz var. Bu yolu sivil toplum örgütü yoluyla daha güçlü yürüyebileceğimiz düşüncesiyle, arkadaşlarımla dernekleşmeye karar verdik. Otizm hak savunusunda artık biz de varız: KEDİ Otizm Derneği.” Derneğin adını duyanlar şaşırıyormuş önce, ‘KEDİ’ ile otizm arasında ilgi kuramıyorlarmış. Oysa bu ‘KEDİ’, bildiğimiz kedilerden değil. Bir açılımı var: “Kabul, Eşitlik, Dahil olma, İstihdam.” Serap bu durumdan memnun; bu şaşkınlık akılda kalıcılığı da sağlıyormuş.

Proje üretecekleri alanları da bir çırpıda sayabiliyormuş bu sayede. Otizmin KEDİ ile yan yana gelişinin, otizmlilerin yaşamın her alanında uğradığı ayrımcılığın fark edilmesine katkı sağlayacağına inanıyor. Öncelikle de toplumun engelliliğe bakış açısının ve otizm konusunda doğru bilinen yanlışların kalkması gerektiğini vurguluyor. Bir de hayali var. İzmir’i otizm dostu bir kent haline getirmek.

Haberin Devamı

Bunun için İzmir’deki kamu kurumları, belediyeler, iş dünyası kuruluşları ile ortak projeler üretmek için bir araya geleceklerini söylüyor ve ekliyor: “Ama önce siyasi partilerin il başkanlıklarından randevu alacağız. Çünkü ülkenin acilen bu konuda sürdürülebilir bir politika üretip uygulaması gerekiyor. Acilen.” Serap’ı bugüne kadar verdiği mücadele için kutluyorum. Yeni çıktığı yolda da önemli bir fark yaratacağıni biliyor ve başarılar diliyorum.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder