Kerem Akça Karlovy Vary yarışması idare etmekle kaldı
HABERİ PAYLAŞ

Karlovy Vary yarışması idare etmekle kaldı

1-9 Temmuz 2022 arasında düzenlenen 56. Karlovy Vary Film Festivali’nin 12 filmlik Kristal Küre ana yarışmasında vasat “Summer With Hope” zafere ulaştı. Heyecanlandırmayan seçki sadece bilinen yönetmenlerin yaptıklarını ve kariyerlerindeki eğilimlerini gözlemleme açısından bir ilginçlik barındırıyordu.

Karlovy Vary yarışması idare etmekle kaldı

BUOZYTE, GLAIZER VE TRUEBA’DAN ELİ YÜZÜ DÜZGÜN FİLMLER

Ana yarışmada özellikle bildik isimlerin öne çıktığı söylenebilir. Kristina Buozyte, Ofir Raul Glaizer ve Jonas Trueba’nın beklenen sinema anlayışlarıyla gayet düzgün işler ortaya koyduğunu gördük. İlkinin “Vesper” ile Litvanya’nın İngilizce kurmaca “Rüzgarlı Vadi”sine (“Nausicaa Valley of the Wind”, 1984) imza attığına tanıklık etmek mümkündü. Miyazaki’ye cevap olarak gelme iddiasının altını doldurmak da kolay iş değil!

Haberin Devamı

2012’de “Kaybolan Dalgalar” (“Vanishing Waves”) adlı kült bilimkurgunun ardından Buozyte’nin seriye dönüşmeye aday bir bilimkurgu ezberi ortaya koyma hedefi var. Senaristi Bruno Samper’ı da burada ortak yönetmen olarak yanına alıyor. Bu doğrultuda ekosistemin yıkılmasıyla çevreci bir tür sineması ürünü çıkıyor karşımıza. Bu dokunun aslında el emeği göz nuru gözüken görsel efektlere Litvanyalı görüntü yönetmeni Abrukauskas’ın katılmasıyla ayrı bir havaya büründürüldüğü söylenebilir.

Karlovy Vary yarışması idare etmekle kaldı

İYİ YAPILMIŞ BİR KIYAMET SONRASI BİLİMKURGU FİLMİ

“Bedenimi Kaybettim”in (“J’ai Perdu Mon Corps”, 2019) egzantrik bestecisi Dan Levy de tınılarıyla 114 dakikalık ağır tempolu seyir sürecinin yükseldiği anlarda imzasını hissettiriyor. Filmin ciddi bir şekilde adının da katkısıyla fantastik çocuk macerası ile steampunk bilimkurgu arasında gidip gelme hali dikkat çekici.

Kıyamet sonrası bilimkurgu filmi olarak bu melez damardan kendine özgü bir sahicilik çıkarıyor. 2.35:1 formatında teknik açıdan bir beceri izliyoruz. Buozyte hipnotize edicilik açısından yüksek bir iddia ortaya koymuyor. Büyüleyici bir yönetmen de değil. Ama yine de tür sinemasında gayet derli toplu ve iyi yapılmış bir çalışma ortaya koyuyor.

Karlovy Vary yarışması idare etmekle kaldı

İSRAİL’DEN ‘JULES VE JIM’E BİSEKSÜEL VE MASALSI CEVAP

Haberin Devamı

“America”da Chicago’dan ülkesine dönen bir İsrailli yüzme öğretmeninin eski dostlarla bir araya gelmesi üç epizotlu bir yapıyla anlatılıyor. Glaizer ilk uzunu “The Cakemaker”da (2017) orta halli bir filme imza atmıştı. Orada bir kek dükkanının etrafındaki kuir ilişkileri ele almıştı. Burada ise aslında Wes anderson usulü biseksüel bir üçlü ilişkisine imza atıyor. Adeta İsrail’den “Jules ve Jim”e (“Jules et Jim”, 1962) özgürlükçü cevap olarak gelen bir yapıt bu…

Bu durumda çiçek dükkanı sahibi siyahi Iris’in işlevi de heterosekeül bir tutku nesnesi olarak seks hayatında manidar bir şekle sokuluyor. Bu durumun yanında 2.35:1’de ciddi bir sinemasal dokunuş izliyoruz aslında Adının tersi istikamette giden masalsı bir yapıta dönüşmesi zekice canlanıyor. Ama filmin 127 dakikalık süresinden biraz ilk bölümün yarısı atılabilirmiş hissi de bize yansıyor.

Karlovy Vary yarışması idare etmekle kaldı

GERÇEKÇİLİĞİ KULLANMAYI BİLEN BİR YÖNETMEN

“August Virgin”le (2019) festivalden ödülle dönen Trubea’nın filmi “You Have to Come and See It Here” (“Tenéis Que Venir a Verla”) 30’lu yaşlarındakileri android kuşağının içinde müthiş bir sükunet ile yorumluyor. Yine toplumdan bir kesiti yansıtmakta becerikli kareler koyuyor ortaya. İspanya’nın Linklater’ı veya Rohmer’i 2021’de “Boyhood”a (2014) cevap olarak gelen “Who’s Stopping Us” kadar iddialı değil bu kez.

Haberin Devamı

Ama sürekli çalıştığı görüntü yönetmeni Santiago Racaj’ın katkısıyla düzgün yapılmış bir filme imza atmış. Dar formatta 64 dakika dozunda kullanılıyor. Özellikle büyümenin 10 yaş sonrasına dair ince tespitler akıyor. İspanya toplumuna gerçekçi ve dozunda bir bakış izliyoruz. Bu da yeterli olabilir bazen…

Karlovy Vary yarışması idare etmekle kaldı

‘COLLECTIVE’E BULGARİSTAN’DAN MEKANİK AĞIR TEMPOLU CEVAP!

Sosyal gerçekçiliğin evrildiği dönemlerde yaşıyoruz. Ama “Provincial Hospital”da gözlemci belgeselciliğin didaktik mesaj kaygısına dönüştüğüne tanıklık edebiliyoruz. Çok sevilen ilk film “3/4”ün (2017) yönetmeni Bulgar Ilian Metev’in ortak yönetmenliğiyle bize yansıyanlar aslında “Collective”e pandemi döneminden bir rakip.

Ciddi bir bürokrasi eleştirisi var. Ama filmin süresi o kadar uzun ki plan sekanslar da anlamsız birer iticilik ile yükleniyorlar. Bu durum anti-sinema noktasında bir kopyala-yapıştır minimalizm/gerçekçilik algısı getiriyor. Mekanik ağır tempoyu belki de “Bay Lazarescu’nun Ölümü” (2005) kıvamında tekrar etme gerçekleşiyor.

Karlovy Vary yarışması idare etmekle kaldı

FEMİNİST GENÇLİK FİLMİ YAPARKEN KOPYALA-YAPIŞTIR MİNİMALİZM UÇURUMUNA SÜRÜKLENMEK

Aslında “Summer with Hope”da benzer bir durum var. 2017 tarihli “Ava”nın yönetmeni Sadaf Faroughi aslında “Geçen Yaz”a (2021) cevap olarak gelen bir retro gençlik filmi peşinde. Ancak ‘genel plan’a yüklenen kadrajlar o kadar hesaplı ki ciddi anlamda olup bitenin inandırıcılığına kapılmak mümkün olmuyor. Sadece bir ‘umut’ kalabiliyor yanımıza!

12 film arasında 7 tane kadın hikayesi var. Bunlar arasında Japonya’dan çıkan ilk film “A Far Shore” en düzgünleri arasında. Oradaki ciddi bir şekilde hikaye kurgusuyla oynarken adını da sona doğru yerleştiren şiirsellik tesir ediyor. Ana karakterin erkek şiddetine uğraması ve sonraki aşamada da seks işçisi olmak durumunda kalması aslında asap bozucu bir melodram getiriyor. Japon Wong Kar-Wai dokunuşunun serbestliği cezbedici!

Karlovy Vary yarışması idare etmekle kaldı

ÇEK SİNEMASI VASATIN ALTI TEMSİLLERDE CANLANDI

Ama filmin ele aldığı konuların fazla sömürüye açık olması bir yerden sonra basmakalıp geliyor. Yine de şiir dizelerinden oluşan bölümlerinin incelikli hali bize işleyebiliyor aslında. Cinsellik kullanımında aslında “Borders of Love”dan daha anlamlı. Orada ciddi bir farklı fantezi yaşamak isteyenler arasında gidip gelen bir cinsel ilişki romantik komedisi akıyor. Ama Çekya’da film piyasasını sorgulatıyor.

“The Word” de o damardan yine tarihi gitse de sonlardaki resimleri yerleştirme dışında boz gevezeliğin ötesine geçemiyor denebilir. Alman yapımı “Ordinaries” en azından bir zamansal eskilik üzerine kurulu yapısıyla biraz olsun saygı duyulası ‘müzikal’e yaklaşımı var. Retro dokusu Wes Anderson havası yaşatıyor. Ama bunu 120 dakikaya yayamıyor. Genel toplamda süreyi uzattıkça uzatıp hantallaşma problemine eşlik ediyor.

Karlovy Vary yarışması idare etmekle kaldı

KALİTESİZLİĞİ GEÇMEYE YUNAN YENİ DALGASI’NIN KLASİKLİĞİ BİLE YETEBİLİYOR

“Silence 6-9” bu toplam içerisinde distopik Yunan Yeni Dalgası etkisi olarak en bekleneni. Ama çok ilk film olduğu için çarpık açıların, önü boşluklu çerçevelerden yüzde yüz sonuç alamayan bir film. Ama adını da düşününce bizim yerli ilk film “Bina”ya (2019) kardeş olarak gelen bir çalışma izliyoruz.

“Fucking Bornholm” da Dogma geleneğinde yeni şey yok dedirten öylesine bir komedi. Aslında filmin “Borders of Love”la akrabalık kurması biraz ‘otosansür mü var erotizmde?’ sorusunu sorduruyor.

Bliadze imzalı “Room of My Own”da Gürcistan’da cinsel kimlik mevzusuna dair ilginç katmanlar açan bir film. Queer bir aşkın mecburi filizlenmesine ataerkil bir toplumda bakıp hüzünlendirse de “America” kadar oturaklı bir yaklaşımı yok.

 Karlovy Vary yarışması idare etmekle kaldı

KEREM AKÇA’NIN KARLOVY VARY 2022 YARIŞMASI YILDIZ TABLOSU:

1-Vesper 6.5
2-America 6.5
3-You Have to Come and See It 6
4-A Far Shore 5.8
5-Silence 6-9 5.5
6-Ordinaries 4.5
7-Summer with Hope 4.3
8-A Room of My Own 4.3
9-Borders of Love 4.1
10-Fucking Bornholm 4
11-Provincial Hospital 3.5
12-The Word 3.2

Sıradaki haber yükleniyor...
holder