Mehmet Ali Birand Türkiye bu gidişi ciddiye almalı ve niyetini anlatmalı
HABERİ PAYLAŞ

Türkiye bu gidişi ciddiye almalı ve niyetini anlatmalı

Türkiye değişiyor veya dönüşüyor. Ne olursa olsun, ortada bir şeyler var. Hiçbir şey olmadığını söylemek, başkalarının zekasıyla alay etmek anlamına gelir.

Türkiye’nin bugünkü dış politikası, bundan 10 yıl önce uyguladığı politikalardan çok farklı.

Acaba bu değişim ideolojik gerekçelerden mi kaynaklanıyor, yoksa günün koşulları mı Türkiye’yi değişime zorluyor?

Eskiden Türk dış politikası tek düzeydi.

[[HAFTAYA]]

Özellikle soğuk savaş döneminin getirdiği koşullar, Türkiye’nin dış politikasını Washington’a göre ayarlamasını gerektiriyordu. İki kutuplu dünyada, içinde bulunduğumuz ittifakın lideri ne derse genelde herkes tarafından kabul edilirdi.

Haberin Devamı

Türkiye için ABD ve Avrupa’nın kesin öncelikleri vardı.

Amerika patrondu. Silah onda, kredinin musluğu onda, genel uluslararası ilişkiler de ona sorulurdu.

Avrupa ihracatımızın en önemli pazarıydı. Bundan dolayı da Avrupa’ya yakın durulur, tam üyelik bir ideal olarak görülürdü.

Orta Doğu, elini uzatanı yakan bir ateşti. Bundan dolayı da, uzak kalmak işimize gelirdi. Arapların sırtı sıvazlanır, Filistinlilere biraz yardım yollanır, İsrail’e ise kısık bir sesle “Siz de fazla ileri gitmeyin ki, ilişkimizi sürdürebilelim” demekle yetinilirdi.

Orta Asya Cumhuriyetleri’ni bir yana bırakın, “Moskova’yı kızdırırız” diye, Azerbaycan’la dahi yakın ilişki kurulamazdı.

Özetle, Türkiye ekonomisiyle, askeri gücü ve dış politikasıyla batıya bağlıydı.

Bugün ise hem Türkiye hem de uluslararası koşullar değişti.

- Türkiye’nin kaptan köşküne Tayyip Erdoğan oturdu. AK Parti liderinin genel yaklaşımı, başkalarına benzemiyordu. Hem ideolojik hem de pragmatik yanı olan bu tutum, Türkiye’nin dış politikasının değişiminde çok önemli bir rol oynamıştır. Özellikle İran ve Filistin konularına yaklaşımında hem ideolojik hem de pragmatik yanı açıkça görülüyor.

- Batı dünyası, Türkiye’nin kendilerine danışmadan politika yapmasını, hele İran ve İsrail gibi çok önem verdikleri konularda tam tersine davranmasını kabul edemiyor. Alıştıkları eski düzenin değişmesini “eksen kayması” olarak niteliyorlar.

Haberin Devamı

- Türk ekonomisi giderek büyüyor. Sadece batı pazarı ona yetmiyor. Başka piyasalara, farklı yatırım kaynaklarına uzanmasını gerektiriyor. Bundan dolayı da, dış politikasında bazı ince ayarlar yaparak çıkarını kolluyor.

Eğer gerçek bir eksen kayması yoksa gidin anlatın

Dışımızdaki dünyadan gelen kuşku ve kaygı dolu eleştirileri ciddiye almamız gerekiyor. Eğer Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin gerçekten bir eksen kayması hazırlığı yoksa, kendilerini anlatmakta çok daha duyarlı davranmaları kaçınılmazdır.

Sadece kızacak ve bu yaklaşımları komplo teorilerine bağlayacak olursak, soru işaretlerini arttırmaktan başka bir şey yapamayız.

Kuşku ve kaygılar giderilemez, yanlış anlamaların önü alınamazsa, AK Parti iktidarının ayağını kaydırmak isteyen güçler yavaş yavaş organize olmaya başlarlar. Pusuya yatar ve beklerler.

Sonunda faturayı da sadece AK Parti değil, bütün Türkiye öder.

Harvard, Davutoğlu’nu merakla bekliyor

Şimdiye kadar hiçbir Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu kadar merak edilmemiştir. Hiçbiri katıldığı toplantılarda rağbet görmemiştir.

Haberin Devamı

Davutoğlu, Türkiye’yi dönüştüren ikilinin (Erdoğan ile birlikte görülüyor) beyni, dış politikadaki yaklaşım farkını Başbakan’a kabul ettiren kişi olarak niteleniyor.

Türkiye’nin nereye gideceğini anlamaya çalışanlar da, doğal olarak Davutoğlu’nu izliyorlar.

İşte en son örneği; 28-29 Eylül’de Boston’da, Harvard Üniversitesi Kennedy School’da yapacağı konuşma için dinleyici kapasitesi şimdiden doldu. Üniversitede bu buluşmayı örgütleyenlerle konuştum. “Şimdiye kadar davet etmemize rağmen gelmeyen nice önemli isimler bu defa geleceklerini bildirmeye başladılar. Randevu listesi de inanılmaz derece uzadı” yanıtını aldım.

Harvard’daki bu konuşma ve temaslar son derece önemli. Dileriz Davutoğlu çok uzun konuşmaz da, soru-cevap bölümlerine daha fazla zaman ayırır. Bu fırsatı kaçırmamasında yarar var. Onu bekleyen soruların başında da, İsrail ve İran ile ilgili olanların bulunduğunu herhalde kolaylıkla tahmin edebilirsiniz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder