Yasak

Bugün siyaset yok.

Referandumu etkileyici yazı yazmak yok.

Şimdiye kadar insanları yönlendirdiğimiz yeter.

Nasıl ama? Seçmen, medyanın lafını sanki çok dinliyor.

Yine de biz yasağa uyalım.

Geliniz, beraberce otuz yıl önceye dönelim.

Otuz yıl önce bugün...

12 Eylül 1980.

Tek kanal, siyah-beyaz televizyon.

İhtilal Bildirisi, sık sık tekrarlanıyor. Marşlar çalıyor. Hasan Mutlucan, türküler söylüyor.

Halk’a bakıyorsunuz... Memnun.

Gazeteler?.. Memnun.

Yüksek Yargı, Bürokrasi, Üniversite?.. Memnun.

- Eh, hoş geldi safa geldi.

Tam 3 yıl, kimsede çıt yok.

1983’te çatlak sesler ancak başlıyor.

Siyasi yasaklar 7 yıl sürdü.

1987’de referandum.

Halk’a sorulan soru

çok ayıp bir soru:

- Siyasi yasakları, kaldıralım mı, kaldırmayalım mı?

Bunları, gençler okusun diye yazıyorum. Zira bugün 30 yaşında olanlar, 12 Eylül Darbesi’nde

yeni doğmuşlardı.

Yasaklanan liderlere bakar mısınız?

Demirel, Ecevit, Erbakan, Türkeş.

Geri döndüler.

Demirel tekrar Başbakan oldu, daha sonra da Cumhurbaşkanı.

Ecevit, tekrar Başbakan oldu.

Erbakan? O da Başbakan oldu.

Yasaklı Deniz Baykal? O da geri döndü, CHP’ye Genel Başkan oldu.

Demokrasi böyle bir şey.

Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi diye sormayın...

Çoban Sülü işte orada... Biyografisine bakın.

Bugün sandığa giderken, bu sandığın kıymetini bilelim. Kötü bile işlese demokrasiye şükredelim.

Hükümetler, seçimle gelip seçimle gidecektir. Yapamayan yine gidecek, öbürü gelecektir. Yapamazsa o da gidecektir, daha öbürü gelecektir.