Sadık Gültekin’le Doğru Tercih Goebbels İstanbul’a geldi mi?
HABERİ PAYLAŞ

Goebbels İstanbul’a geldi mi?

Yapay zekayı fazla abartıyoruz; kullandığım iki yapay zekanın “Goebbels İstanbul’a geldi mi” sorusuna verdiği yanıt “Yaptığım araştırmalar, Goebbels’in İstanbul’u ziyaret ettiğine dair herhangi bir bilgiyi ortaya koymamıştır” şeklinde oldu. Yapay zekanın verdiği bu hatalı yanıt, aslında çok büyük bir zafiyetin göstergesiydi; dolayısıyla yapay zeka konusunda temkinli olmakta yarar var!

Oysa Nazi İmparatorluğu’nun iki numaralı adamı Dr. Joseph Goebbels, 13 Nisan 1939 günü İstanbul’a geldi. Dr. Goebbels’i İstanbul Vali Vekili Hüdai Bey ve bir grup Nazi karşıladı. Bu ziyaret, propaganda niteliği taşıyordu. Nazi taraftarlarının içinde, sadece İstanbul’da olan Almanlar değil Türkler de vardı. Goebbels İstanbul ziyaretinde Beyoğlu’ndaki Alman Kulübü Teutonia’da bir konferans verdi.

Haberin Devamı

Dr. Goebbels, İstanbul’da Ayasofya’yı, müzeleri ve Kapalıçarşı’yı ziyaret etti hatta bu kısa ziyaretinde Safiye Ayla’yı da dinlemeye gitti. Bu ziyaretten birkaç yıl önce Alman Tanıtma Bakanı Dr. Goebbels’in Nümberg’de yapılan bir Nazi kongresinde “Nazi ilkeleri Polonya’da, Avusturya’da, Bulgaristan’da, Sırbistan’da ve Türkiye’de başarıyla gelişiyor” demesi, Türk basınında şiddetli bir kavgaya neden olmuştu. Hükümetin de dikkatle izlediği bu kavga, doruk noktasına ulaştığı zaman Atatürk taraflara “Bıraksınlar bu kavgayı!” diye haber gönderdi. Basındaki tartışma çok çirkinleşti, Atatürk tartışmayı dikkatle izliyordu. Tartışmanın her geçen gün çirkinleşmesi, yazarların rejim ve devrim konularında ileri geri yazışmaları, Atatürk’ü sinirlendirdi.

Ulus Başyazarı Falih Rıfkı Atay’ı çağırarak bu konuda bir yazı yazmasını istedi. 26 Ekim 1937’de Ulus’ta yayımlanan yazı, Atatürk’ün Atay’a birtakım notlar verdiği görünümündeydi. Aynı gün Falih Rıfkı Atay, Ulus gazetesinde Atatürk’ün direktifine uyarak bir başyazı yayımladı ve kavganın lüzumsuzluğu üzerinde durdu. Atay, “Türkiye, ne sağ ne solda, fakat daima kendi yolunda olacaktır” hükmünde bir yazı yayımladı… 1926 ile 1944 yılları arasında, İstanbul’da çıkan “Türkische Post” isimli Alman gazetesi Türkiye’yi “Almanya için sadık bir dost, silah arkadaşı, kaderleri ile amaçları aynı olan iki ülke” olarak niteleyerek kendi tarafına çekmek için propaganda yayınları yapıyordu. Türkiye ile ilgili olumlu algı, 1930’lu yıllarda Nazilerin işbaşına gelmesiyle başladı.

Haberin Devamı

Türkiye ve Almanya’ya dayatılan adaletsiz Sevr ve Versay Antlaşmaları onları kader ortağı haline getirdi. Türkiye, Atatürk liderliğinde başlatılan Milli Mücadele ile Sevr Antlaşması’nı geçersiz kıldı. Bu başarı, Almanya’ya örnek oldu. Hitler, 50. doğum yılı kutlamalarında TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve Siirt mebusu Mahmut Soydan’a, Atatürk’e hayran olduğunu ve Türkiye’yi örnek aldığını söyledi. İlk kez bu görüşmede hayranlığını ifade eden Hitler, “Asrın en büyük adamı Atatürk idi. Büyük bir kahraman ve dahi idi.

Türkiye’ye ve Türk milletine karşı hürmet ve muhabbetim çok büyüktür. Zira haksızlığa karşı isyan ederek silaha sarılmak ve muvaffak olmak hususunda bize ilk numuneyi veren Türkiye olmuştur. Almanya ve Türkiye aynı zamanda ve aynı derecede çökmüşlerdi. Türkiye mukaddes bir hamleyle kurtuldu.

Haberin Devamı

Bu sonuç, Almanya’nın kurtuluşu için başlattığımız milli hareketin mutlu bir sonuç vereceği hakkında bize derin kanaat vermiştir. Türkiye’de doğan ve parlayan yıldız bize yolu gösteriyordu” dedi. Bu tarihten sonra da Almanya’ya birçok kez Türk yetkililer ve basın mensupları çağrıldı, etki altına alınmaya çalışıldı. Nazi Almanyası ile Türkiye arasında o dönemde fazlası ile bir yakınlaşma vardı. İşte, bu yakınlaşma neticesinde Dr. Goebbels, 1939 yılında İstanbul’a geldi. Bu önemli ayrıntıyı yapay zeka ne yazık ki bilemedi!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder