Şirin Sever Aşk çağı bitti kabul edelim
HABERİ PAYLAŞ

Aşk çağı bitti kabul edelim

Kadir Doğulu sağolsun, ağır kuraklık yaşayan magazin gündemine can suyu verdi resmen. Duymayan kalmamıştır herhalde, Alaçatı’daki ünlü bir gece kulubünde bir kadınla sarmaş dolaş görüntüleri çıktı ortaya. Ardından da sayısız iddia sıralandı. İddiaları bilmem, bu işlere girmeyi de hiç sevmem ama olaya hiç şaşırmadım diyebilirim. Zira daha önce de Doğulu’nun alkolün dozunu fazla kaçırıp sağa sola sarktığını, kendini bilmez bir halde çapkınlık yapmaya çalıştığını biliyorum.

O yüzden, benim için asıl mesele bu değil. Asıl mesele ne biliyor musunuz? ‘Bu kadınlar bile aldatılıyorsa biz ne yapalım?’ diyenler!! Hatta çok tatlı bir paylaşım gördüm dün; “Neslihan Atagül, Shakira, Hadise ve ben mutfak masasında sabaha kadar neden başaramadığımızı konuşuyoruz” diyordu bir duvar yazısı. Hem güldüm, hem takıldım yazılana. Başaramayan bu kadınlar değil ki, bunu ne zaman anlayacağız? Bir erkeğin karısını/sevgilisini aldatması, evliliği ya da ilişkiyi adabıyla yürütmek istememesi neden kadının başarısızlığı olsun ki?

Haberin Devamı

Bu sadece ve sadece o erkeğin başarısızlığı, halt etmesi, aç gözlülüğü, kişiliksizliği! Adam istikrarlı olmayı, dürüst olmayı başaramıyor işte! Kadın yaptıysa, aynı şey onun için de geçerli elbette. Başarısızlık niye karşı tarafa yazılsın ki, adamı deli etmeyin! Karısına aşkından ölen biten, ona olan aşkını her fırsatta paylaşan bir adam bile bunu yaptıysa; ya olmayan şeyi satmaya çalışmıştır bize ya da o kadar durabilmiştir.

Çünkü sonsuz aşk diye bir şey yok, yıllar boyu sadakat diye bir şey yok. Kabul edelim; aşk çağı bitti! Kimse artık bir kişide durmak, birine bağlanmak, birine kendini adamak falan istemiyor çünkü seçenek çok! Devir, o gün kimle uyanırsam devri artık. Başınıza gelirse, kendinizi çok yıpratmayın, suçu da kendinizde aramayın diye söylüyorum. Cümleten geçmiş olsun.

‘Dünyada Karşılaşmış Gibi’

Rüya bir kadro var sahnede... Alican Yücesoy, Fatih Artman, Serkan Keskin, Öner Erkan, Okan Yalabık, Settar Tanrıöğen, Defne Kayalar. Her biri sahneye çıktıkça; mimiklerini, bakışlarını, doğal oyunculuğu izleyip mest oluyorsunuz. Yönetmen, Berkun Oya. İzleyenler anladı; ‘Dünyada Karşılaşmış Gibi’den bahsediyorum. 2018’den beri övgülere/ ödüllere boğulan ve kapalı gişe oynayan oyunu yer bulamadığım için izleyememiştim. Geçen akşam Volkswagen Arena’da yakaladım ve izledim sonunda. Konuya gelirsek…

Haberin Devamı

Karakolda, sıradan bir gece. Polis memurları da sıradan, suçlular da, şikayetçiler de. Her birinin ayrı kaybı, ayrı acısı, ayrı öfkesi var. Yani sıradışı bir şey yok, atomu parçalamıyorlar ama Oya’nın incelikli kalemi, sahnedeki yıldızlar karması, tüm oyunun bir cam kutunun içinde oynanması, her şeyi kulaklıktan dinlemek, ikinci yarıda sahnenin arkasındaki başka bir salona geçip, ilk perdede sadece kapısını gördüğümüz sorgu odasında olan bitene bu kez şahit olmak, olayı başka yere taşıyor. ‘Olaylara iki taraflı bak’ diyor yazar sanki.

Çünkü o sorgu odasında aşka bakışımız, hayata bakışımız, takıntılarımız, bağlılıklar, bağımlılıklar sorgulanıyor biraz. Oyuncular muazzam; hele Serkan Keskin’in biraz sonra birine dalacak gibi duran öfkesi camın arkasından bile ulaşıyor seyirciye. Oyun başlamadan, kulaklıkta Ferdi Tayfur’un sesi var; bir nevi oyuna hazırlık... ‘Sanma ki yaşıyorum/ sanma ki çok mutluyum/ tek tesellim hayallerim/ kendi kendimi arıyorum’ diyor şarkıda.

Haberin Devamı

Oyunda da yeri olan bu şarkı, ‘aslında kimse çok mutlu değil, herkes kendini arıyor’ diye ipucu veriyor. Mekandan çıkınca da uzun süre dilinize takılıyor bu şarkı, benden uyarması! Günümüz tiyatrosunun etkileyiciliğini gösteren, şahane bir çalışma. İzlemeyenlere, yer bulabilirseniz izleyin derim, hem de şiddetle.

Dikkat, türbülansa giriyoruz!

Daha önce müsilaj diye bir şey duymuş muydunuz? Geçen yıl hepimiz duyduk, öğrendik. ‘Deniz salyası’ demekmiş, denizleri kaplayınca idrak ettik. Bu kez ‘oraj’ uyarısı yapıyor uzmanlar. Gök gürültülü fırtına demekmiş. Dün gece silecekleri kıracak kadar şiddetli yağmurdan, normal havaya beşer dakikalık aralarla geçtiğim için bizzat yaşadım ne olduğunu. Bir anda deliren bir hava. Beş dakika sonra her şey normal.

Hatta yollar kupkuru. Az ileride tekrar deli gibi yağmur. ‘Biz ne yaşıyoruz şu an’ dedim durdum. Az önce de gazetede okudum; 10 ilde ‘sarı alarm’ verilmiş. Sıcaklıklar 5 ile 8 derece arasında düşecekmiş, fırtına uyarısı yapılıyor. Aralık ocak ayını bahar gibi geçirdik, şimdi kışı yaşıyoruz. Küresel ısınma ve iklim değişikliği tam da bu! Gloob isimli sitede okudum; iklim değişikliğinden uçaklar da nasibini alacakmış.

2019’da Nature dergisinde yayımlanan araştırmaya göre; İngiltere’deki bilim insanları konuyu araştırmış ve uçuşlarda yaşanan türbülansların üç kat artacağını tespit etmişler. Haberde, daha önce şiddetli türbülanslar nedeniyle uçaklarda yaşanan ciddi yaralanmalardan da bahsedilmiş. Teknik açıklamaları merak edenler, hesaba girip baksın, benim yerim dar. Şimdi kemerlerinizi bağlayın ve koltuğunuzu dik duruma getirin. Belli ki başımıza daha gelecekler var.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder