Verda Özer Bunları yapmazsak toplumsal belleğimiz yok olacak
HABERİ PAYLAŞ

Bunları yapmazsak toplumsal belleğimiz yok olacak

Sizce ‘millet’ nedir? Bir toprak parçası üstünde yaşayan insanlar mı? Hayır, ona ‘topluluk’ deniyor. Bir topluluğun millet olabilmesi için ise Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ‘ortak bir hatıra mirası’ gerekiyor. Yani insanların düşünce, ruh ve kültür açısından birbirine bağlı olması. “Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olurlar” diyor Atatürk. Çünkü ortak benlik denilen o bağ yok olduğunda, bir millet de ortadan kalkıyor. Peki o zaman nedir o ortak benlik? Bundan kasıt hem sanat eserleri, işlenmiş motifler, kilimlerdeki desenler, kıyafetlerdeki aksesuarlar, kullanılan renkler, yemekler, mimari gibi somut eserler. Hem de binlerce yıldır nesilden nesile aktarılan-atalarımızdan devraldığımız kadim bilgiler, gelenekler-görenekler, örfler-adetler, motifler, ananeler…

Haberin Devamı

Yani soyut belleğimiz. Kısacası kültür-sanat bir milletin ruhu diyebiliriz.

SÜRDÜRÜLEBİLİR SANAT

O zaman sormamız gereken şu: Sanatı nasıl sürdürebiliriz? ‘Sürdürülebilir sanat’ nedir? Son zamanlarda moda olduğu gibi geri dönüştürülmüş malzemelerden eserler üretmek midir? Yoksa çok daha ötesi midir? Dünyada kutlanan 15 Nisan Dünya Sanat Günü vesilesiyle sorguladığım bu soruya, girişimci ve sanat tutkunu Sertaç Taşdelen ‘eko-sistem’ diye cevap veriyor. Sanatın devam edebilmesi için devlet desteğinden müzeler gibi kurumlara, sanatçıyı koruyan vakıf-derneklerden sivil topluma, sistemin tüm parçalarının hep birlikte destek olması gerektiğini söylüyor. “Tıpkı tarım yapılabilmesi için toprağından gübresine, çok geniş bir ağın var olması gibi” diyor. Özellikle de finans ayağına vurgu yapıyor. 2 yıl önce başlattığı Sertaç Taşdelen Sanat Girişimi adı altında yarattığı çağdaş sanat koleksiyonu / fonu ile genç sanatçıların eserlerini ofisinde ve evinde hiçbir ticari beklenti olmadan sergilediğini anlatıyor.

Bunları yapmazsak toplumsal belleğimiz yok olacak

ERİŞİLEBİLİR FİNANS

Sertaç Taşdelen. “Sanatın devamlılığı, asıl olarak genç sanatçıları desteklemekten geçiyor. Sanatı sadece bir yatırım ve prestij objesi olarak görmemekten, salt sanatsal değeri olduğu için satın almaktan geçiyor. Sadece büyük ailelerin finanse ettiği müzelerde var olmasından çıkarıp, sade vatandaşın erişebilmesini sağlamaktan, yeni-genç sanatçıların eserlerine ulaşabilmekten geçiyor. Ben de koleksiyonumu bu felsefeyle oluşturdum” diyor. Nasıl ki insanlar beğendikleri bir çantayı alıp onu bir daha satmıyorlarsa, makul fiyata genç bir sanatçının eserini de alabileceklerini ve tüm kurumların da sosyal sorumluluk olarak genç sanatçıyı desteklemeleri gerektiğini vurguluyor. Kısacası sanatçının ve onun eserini alanın, demokratik bir zeminde buluşmasını savunuyor.

Haberin Devamı

SADECE SANAT BULUŞTURABİLİR

Bir ‘sanat girişimcisi’ olan Bihter Ayyıldız’a göre ise sanatın sürmesi, sanatın topluma ulaşması yani erişilebilir olmasından geçiyor. Fransa’da sanat tarihi okumuş olan Bihter, 4 yıl önce sürdürülebilir yaşam trendlerini merkezine alan dijital bir içerik mecrası oluşturmuş: Plume Mag. Sanatın var olabilmesini gündeminde tutan bu mecra aynı zamanda canlı bir topluluk ve ‘Green Up Toplantıları’ adıyla bir dizi panel düzenliyor. “Sürdürülebilirlik kavramını kültür-sanattan bağımsız olarak ele alamayız. Çünkü bir toplumun devamlılığını sağlayan, kültürde-sanatta buluşmasıdır. Neden mi? Çünkü farklı kesimleri, sosyal-kültürel-ekonomik sınıfları ancak sanat buluşturabiliyor. Bir milletin en sert fay hatları bile sanatsal bir ortamda yumuşuyor. Birbirine ‘düşman’ görünen iki kesim bir sanat eseri etrafında uyumlanıyor” diyor. Tam da bu yüzden sanatın galerilerden ve pahalı müzelerden çıkarılıp, kamuya açılması gerektiğini savunuyor. Bir şehirde meydanlarda eserlerin sergilenmesinden, müzelerin ‘halka açık günlerini’ arttırmalarına, kamusal alanlarda sanatın ücretsiz sergilenmesine kadar bir dizi çözüm öneriyor.

Haberin Devamı

Bunları yapmazsak toplumsal belleğimiz yok olacak

FARKINDALIK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

“Sanatın dijital ortamda sergilenmesi de engellilerin, yaşlıların, hastaların ulaşabilmesi yani erişilebilirliği açısından yaşamsal önemde. Mesela İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Beyoğlu’nun tarihi binalarını web’de arşivleyerek gösterime sundu. Sanatın erişilebilir olması, kamuoyunda farkındalık oluşması açısından da çok önemli. Yoksa Anadolu’da binlerce yıllık tarihi fresklerin, kalıntıların içinde insanlar yaşayıp çamaşır asmaya devam edecek! Ya da ülkemizden binlerce yıllık sanat eserleri yurtdışına kaçırıldığında toplum tepki vermeyecek, hesap sormayacak!” diyerek çok keskin noktalara değiniyor. Ezcümle; Türk toplumu olarak var olmaya devam etmek için her şeyden önce ruhumuzu korumamız gerekiyor. Geç olmadan bu gözle sanata bakalım derim.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder