Verda Özer Yardımları sürekli kılmak boynumuzun borcu
HABERİ PAYLAŞ

Yardımları sürekli kılmak boynumuzun borcu

O kadar güzel bir milletiz ki her felakette anında kenetlenip varımızı yoğumuzu mağdur olanlara veriyoruz. Büyük bir fedakarlıkla, hiç düşünmeden harekete geçip, elimizden gelen en büyük yardımı hızla gönderiyoruz. Ne var ki bu cömert hayırseverliğimizde büyük bir sorun var.

1’incisi, yardımımız ilk aşamada hızlı ve büyük miktarda olsa da -normal yaşantılarımıza dönme refleksiyleaynı hızla azalıyor ve o felaketin etkileri devam ederken bir noktada sonlanıyor. 2’nci sorun ise; zaman zaman yardımlar yerine ulaşmayabiliyor ya da ulaştığında işlevini yitirmiş oluyor.

Haberin Devamı

İSİMSİZ KAHRAMANLAR

Bu durum, bir iş insanı için önemli olmayabilir. Ama asgari ücretle geçinen biri için yardım etmek, onun ve ailesinin hayatında ciddi bir fedakarlık anlamına geliyor.

Belki de çoluğunun çocuğunun o ay hiç et yemeyecek olması demek. Ki bu depremde böyle hissedip davranan çok sayıda insan yani isimsiz kahraman gördük. Peki o halde bu ve bundan sonraki krizlerde, afetlerde, felaketlerde bu kıymetli hayırseverliği nasıl güvence altına alabiliriz? Bir diğer deyişle; yardımı nasıl “sürdürülebilir” kılarız?

Yardımları sürekli kılmak boynumuzun borcu

KİTLESEL SORUNA KİTLESEL ÇÖZÜM

Bir kere “yardım” dediğiniz şey bir kereliğine olmaz. Olmamalı. Bir meseleye yönelik bir yardım/hayırseverlik o mesele çözülene dek, yani mesele olmaktan çıkana kadar devam etmeli. “Biz buna ‘etki odaklı hayırseverlik’ diyoruz. Yani o hayrın ulaşması gereken etkiye ulaşması için, sürdürülebilir bir yardım modeli öneriyoruz” diyor görüştüğüm Aylin Gezgüç.

Yardımları sürekli kılmak boynumuzun borcu

Tam da bu niyetle yola çıkarak kurduğu ve hâlâ başkanı olduğu Etki Çemberleri Vakfı’nın bu yardım modelini uyguladığını anlatıyor. “Pandemi, orman yangınları, müsilaj, depremler… Son 3 sene karşılaştığımız devasa krizlerin hepsi, kitlesel ölümlere yol açan devasa felaketler. Dünyanın bize verdiği mesaj net: ‘Ey insanoğlu, bugüne kadar uyguladığın pratikleri, alışkanlıkları artık değiştir!’ diyor bize” diye sözlerine devam ediyor. Yani artık yeryüzünde bizden başka kimse yokmuş gibi davranmayı bırakıp, bizim dışımızdaki insanları ve tüm canlıları düşünerek bir çözüm bulmamız, yardım sistemini bu anlayış üzerine kurmamız gerekiyor.

Haberin Devamı

KAPSAYICI VE ESNEK YARDIM

2’ncisi; her mesele için uyguladığımız yardım modeli kişilere bağlı değil, kurumsallaşmış olmalı ki uzun vadeli, kalıcı olabilsin. Nesilden nesile aktarılabilsin. 3’üncüsü; kapsayıcı olmalı. Tek dert o meseleyi çözmek olduğu için, siyaset-üstü kalarak herkesi kapsamalı ve o meselenin hem etkilediği hem de o meseleden etkilenen herkesi içine almalı.

Yerelde muhtardan imama, bakkaldan kooperatife; genelde ise iş dünyasından sivil topluma, sanatçılardan mimarlara, o meseleyle doğrudan ya da dolaylı ilgili tüm paydaşları çözüme dahil etmeli ki amacına ulaşsın. Yani tek kriter, ortak amaç ve değerler birliği olmalı.

4’üncüsü de yardım modeli esnek olmalı. Yani meseleye göre paydaşlar değişmeli. Mesela konu depremse başka, yangınsa başka aktörler bu hayırseverlik ağında yer almalı. Son olarak; o yardım modelinin aktörleri, mesele çözülene kadar süreci takipte kalmalı.

Haberin Devamı

Yardımları sürekli kılmak boynumuzun borcu

AFET BÖLGESİNE KALICI ÇÖZÜM

“Biz tam da bunu yapmaya gayret ediyoruz. İş dünyası ve sivil toplum başta olmak üzere farklı aktörleri bir araya getirerek işbirlikleri kuruyor, düzenlediğimiz çalıştaylarda bulduğumuz çözüm modelini de sahada uyguluyoruz” diyor Aylin Gezgüç.

Depremden hemen sonra Etki Çemberleri Vakfı’nın düzenlediği ve belediyelerden akademiye, iş dünyasından sivil topluma, alanında lider olan 50 kişinin katıldığı 2 çalıştayla böyle bir yardım modeli kurguladıklarını anlatıyor. Amaçları ise hem deprem sonrası afet bölgesinde neler yapılabileceğini, hem de bundan sonra Marmara dahil deprem riski yüksek alanlarda nasıl bir hazırlık yapılması gerektiğini tartışmak olmuş.

Üzerinde anlaştıkları model şu: Bölgede kurulan çadır-kent ve konteynır-kentlerin bir kereliğe mahsus olmaması, hem orada yaşayanların hem de o alanların (toprağıyla, havasıyla, suyuyla) sürdürülebilir olması için; tarım ve hayvancılık yapılması, böylelikle orada 1-2 yıl yaşayanların kendi yaşamlarını döndürerek, kendi kendilerine yeten ve de o alana kalıcı fayda bırakan bir yaşam oluşturmaları.

Yani o bölgede insanla doğaya bütün olarak katkı sağlayan, sürdürülebilir bir model. Etki Çemberleri Vakfı, bunu bir an önce hayata geçirmek için şu günlerde sponsor ve ilgili paydaşlar arıyor. Bilginize.

ADALETSİZLİK

Hepimizin, bu milletin her ferdinin en başta bahsettiğim, asgari ücretle geçinmesine rağmen ekmeğinin yarısını depremzedelerle paylaşanlara bir gönül borcu var. Çünkü bu topraklar o güzel insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor. Onları harekete geçiren o saf, halisane, tertemiz niyete hepimizin sahip çıkması gerekiyor.

Gönderdikleri yardımın yerine ulaşması ve işe yaraması, yardımın sürekli kılınması her birimizin asli görevi. Zira o biricik yardımın boşa gitmesi, hem mağdurlar hem isimsiz kahramanlar için en büyük adaletsizlik.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder