Ekonomi Cep ekonomisine duygusal dokunuş

Cep ekonomisine duygusal dokunuş

Paylaş
Cep ekonomisine duygusal dokunuş

Son dönemde açıklanan veriler harcamaların hızla arttığını gözler önüne seriyor. Kredi kartı kullanımı ve hacmi rekordan rekora koşuyor. Alışveriş çılgınlığının önüne geçilemiyor. Büyüme verilerinde bile hanehalkı harcamalarının ağırlığının hayli fazla olduğunu görüyoruz. Çoğu ihtiyaçtan dolayı yapılan harcamaların önemli bir bölümünün de ‘isteklerden’ kaynaklandığını söylemek mümkün.

Haberin Devamı

DENGELERİ ALTÜST EDİYOR

Yani duygulara, o anki ruh haline göre plansız harcamalar yapılıyor. Bu da bireylerin bütçe dengesini altüst ediyor. Peki engel tanımayan gereksiz harcamaların önüne nasıl geçilebilir? Bu işi yoluna koymaya yarayacak psikolojik taktikler var mı? Otokontrol nasıl sağlanır? Nereden başlamalı? Tüm bu konuların ayrıntılarını Psikolojik Danışman Dr. Feyza Çelen’le konuştuk.

BORÇ SARMALININ SONU HÜSRAN

Harcama kontrolü için etkili bir psikolojik telkin var mı?

Kendimizi her konuda ikna edebilmemiz önemli bir beceri. İrademizin varlığını ancak bir şeylerden vazgeçerken, ‘hayır’ derken, bekleme evrelerinde daha çok hissederiz. Harcama kontrolü, bu becerimiz ne kadar gelişmişse o kadar mümkün. Dönem itibarıyla durmak, düşünmek ve yeni bir yol alabilmek gerekiyor. En ciddi sorunun bir borcu öderken başka bir kredi ile kapatmak, birkaç kredi kartı ile ayı döndürmeye çalışmak olduğunu hatırlatmak isterim. Alınan borçların, zamanında ödenememesi ile ilgili durumların olumsuz sonuçlarını görüyoruz.

Haberin Devamı

ANAHTAR SORULAR

Harcama yaparken zihin listemizdeki ihtiyaçlar için kendimize sorular soralım:

Gerçekten ihtiyacım var mı?

Bu aldığım ürün ne kadar gerekli?

Elimdeki başka bir ürün, bu ihtiyacımı karşılayabilir mi?

Alışverişlerim bir başkasına özenti veya gösteriş gibi durumlar içeriyor mu?

Bu ürünü bugün almasam ne kaybetmiş olurum?

Başa çıkamayacağım bir durum var mı?

ÖNCE KENDİMİZİ KEŞFEDELİM

Peki harcama yaparken kontrolsüz düşüncelerimizi nasıl bastırabiliriz?

Düşünceyi bastırmaktan ziyade düşüncelerimizi şekillendirmek çok daha önemli. Kendimizi tanıyıp sevmek birçok davranışımızı daha iyi yönetmemizi sağlar. Kontrolümüzü en çok kaybettiğimiz alanlardan biri de taksitli alışverişlerimiz. Taksitli alışverişte aylık ödenecek tutarın gözümüze küçük parçalar halinde görünmesi ciddi bir illüzyon. Toplamda ne ödeyeceğimizi bilmek kısmına daha çok odaklanmamız şart. Özellikle taksit, ertele gibi seçenekler kişiye aylık mutluluklar gibi gelse de o kadar da cazip imkanlar sunmuyor. Bunun farkında olmak gerek.

Haberin Devamı

TAHAMMÜL YOK PLANLAR KISA VADELİ

Tasarrufları artırmak adına motivasyonlarımız neler olmalı?

Şimdilerde uzun vadeli birikim ve yatırım yapmak imkansız görünüyor. Motivasyon becerimiz, sonunda gelecek ödülü beklemek için yeterli değil. Kısa zamanda daha çabuk para kazanmak ya da ufak tefek birikimleri çoğaltmak adına kumar, bahis ve bilinçsiz borsa hareketlerinin ciddi anlamda bekar gençleri ve yeni evlileri sarstığını söyleyebilirim.

BÜYÜKANNE BİRİKİMİ ŞART

Gereksiz tüketmeyi, çılgın alışverişleri, umursamaz tatilleri, ‘aman bu da arada ödenir gider diye düşündüm’leri geride bırakmamız gerekiyor. Eskiden çalışmayan büyükannelerimiz dahi her ay artırdıkları paralarla bir altın alıp kenara koyarlardı. Evde büyük bir alım olacaksa ya da kaza, hastalık gibi durumlarda bu altınlar imdada yetişirdi. Sanki bu konuda biraz mazide kalan böyle davranışları geri kazanmak gerekiyor.

‘BATTI BALIK YAN GİDER’ ANLAYIŞI

Sürekli harcama isteğine karşı zihnimizde nasıl bir düşünce geliştirmeliyiz?

Haberin Devamı

Sürekli harcama isteği, belli başlı ruhsal semptomlarla eşgüdümlü çalışır. Bu zaten sağlıklı bir davranış değil. Zamanı, ilişkileri, duyguları, var olanı sınırsızca tüketmek, harcamak kendi olmayan bir bireyin çığlıklarıdır. ‘Battı balık yan gider’ zihniyeti, kendi olmaktan vazgeçmek kavramıdır. ‘Bir daha mı geleceğiz dünyaya?’ şeklinde sıralanan cümleler, anlamını yitirmeye başlamış bir hayat algısı sunar. Böyle söylemlerden oluşan iç seslerimizin, aslında manevi bir doyuma gereksinimi vardır. Birçok kişi, harcama yaparken “o an adeta büyülenmiş gibi oluyorum, başka hiç bir şeyi düşünemiyorum, sanki bir daha onu bulamayacakmışım gibi bir his oluyor içimde” diye tarif ediyor bu durumu. Bu yüzden, gördüğümüz ilk anda alışveriş yapmamak, en azından bir gün üstüne düşündükten sonra yeniden karar verebilmek, online alışverişlerde daha önce eklenen ürün sepetinin uyarı kısmını kapatmak önleyici olarak sayılabilir.

ALMAK İÇİN SÜREKLİ BAHANE ÜRETMEYİN

Benzer ürünleri almamak için davranışımızı nasıl değiştirebiliriz?

Haberin Devamı

En çok kıyafet alımlarında yaşanır bu durum ve bunun birçok sebebi olabilir. “Her zaman denk gelmiyor” açıklaması, alışverişin bahanesi olabiliyor. Kişinin takıntıları, beden özelliklerine her şeyin uymaması hemen sayabileceğim nedenler arasında. Böyle durumları engelleyebilmek için, asıl sorunu görebilmek ve görünümde büyük bir değişim yaratmak ya da ufak tefek takı-aksesuar gibi detaylı geçişler sayesinde daha farklı bir görünüş sağlanabilir. Var olan gerçek şu ki; tüm giysilerin içinde, kendinizi ve çevrenizi doyuran bir kimliğiniz varsa aslen bunlar sorun olmaz. Var olan bir beyaz eşya sorunsuz çalışmaya devam ederken, yeni bir modelin hedeflenmesi, evdeki diğer eşyaların, perdelerin, halıların sürekli değiştirilmesi arzusu evde bir şeylerin yolunda gitmemesi ile eşdeğerdir. Yenilik isteği, ‘her şey benim istediğim gibi olsun’ dayatması, ‘başka bir yere taşınırsak sorunlarımız da düzelir’ yanılgısı, ‘onda var bende de olsun’ özentisi kişisel tatminimizi ve ilişki bütünlüğünü yakalayamadığımız zamanlarda kapımızı çalan sinyallerdir.